Dursun Ali Yaz ile Antik Çağdan Geleceğe Para Para Para!

Yazar Dursun Ali Yaz ile paranın tarihi üzerine keyfili bir sohbet gerçekleştirdim.

- Esprili bir soruyla başlamak isterim. Nedir bizim parayla olan bu derdimiz hocam?

Tarih boyunca insanların para dediği her şeyin hızla paraya dönüştüğünü görüyoruz. Fakat para ontolojinin değil metafiziğin konusudur. Dolayısıyla esprili de olsa sorunuz oldukça önemlidir. Zira paranın insanla sorunu yok insanın parayla sorunu var. Çünkü para insanı tanıyor ancak insan olarak bizler parayı hâlen yeterli düzeyde tanıyamadık.

- Peki o zaman para nedir desem?

Para denilen şey bizim gibi sıradan ölümlülerin ilgi alanına girmez aslında.  Bizler nakit peşinde koşar, parayı bulsak da onu tanımadığımız için değerini bilmeden yaşar gideriz. Örneğin Türkiye’deki toplam nakit parayı herkese eşit bölüştürsek kişi başına yaklaşık 3 bin lira düşüyor. Demek ki başka bir şeyden bahsetmemiz gerekiyor.

Biraz açmak gerekirse para; soyut, kavramsal ve psikolojik bir olgudur. Parayı gözle göremezsiniz, elle tutamazsınız, emir veremezsiniz, yasayla veya kılıçla etki altına alamazsınız. Hatta sadece para değil paraya bağlı enflasyon, kur, faiz gibi olgular da emir almaz. Yani düş desen çıkmaz, çık desen düşmez. Nakit ise somut bir nesnedir. Görebilir ve dokunabilirsiniz. Emir alır; cüzdanınıza, cebinize koyarsınız.

Bunlarla birlikte para sahiplidir çünkü nama yazılıdır. Gerçekten de aileniz, ilişkileriniz, sağlığınız, diplomalarınız paradır, başkası kullanamaz. Ancak nakit öyle değildir. Hamilinedir. Yolda bulsan senin olur. Dikkat ederseniz bu ayrıma göre nakit miras bırakılır fakat para bırakılmaz.

Paranın değeri kişiye, duruma, zamana göre değişir. Nakdin kıymeti ise üzerinde yazar. Değerini yani alım gücünü ise sadece enflasyon değiştirebilir. Dolayısıyla nakitle, parayı satın alamazsınız ama parayla nakde ulaşırsınız. Hani parayla mutluluk olmaz denir ya, onun gibi. Veya parayla ilaç alabilirsiniz ama sağlık alamazsınız derken aslında ilacı nakitle alırsın ama sağlığın kendisi paradır demek isteriz.

- Parayla alakalı en fazla önem verdiğiniz kavramlar nelerdir?

Değinmek istediğim pek çok kavram var fakat insanlık tarihini şekillendiren başlıca üç tane zihinsel icat olduğunu biliyoruz: Bunlar Para, Servet ve Devlet kavramlarıdır. Antik çağdan günümüze yaşamsal ihtiyaçları para, kölelikten krallığa uzanan toplumsal sınıfları servet, mağara adamından modern bireye dönüşen uygarlık tiyatrosunu ise devlet olgusuyla taçlandırdık. 

Yaklaşık 11.000 yıl önce tahılı evcilleştiren atalarımız, aile kurup köy ve kentler inşa etti. Grup, güruh, topluluk ve toplum şeklinde evrimleşen bu birlikteliğin çimentosuna para diyoruz. Yaklaşık 6.000 yıl önce üretim fazlasını stoklamaya başlayan insanlık, fakirlik ve zenginlikle tanıştı. Kulluktan lordluğa, serflikten burjuvaya uzanan bu sınıfsal statülerin kaynağına servet diyoruz. Yaklaşık 800 yıl önce savaş ve dogmalardan yorulan kitleler, feodal sisteme başkaldırdı. Yüzyıllar içinde imparatorluktan demokrasiye evrilen bu hukuksal aklın zirvesine ise devlet diyoruz. Makro anlamda bu üç kavramın birbiriyle ilişkisinin parayı anlamamız açısından oldukça önemli olduğunu düşünüyorum.

- Kısaca paranın tarihine değinir misiniz?

Para yokken insan vardı fakat insanlık tarihi parayla başladı. Uygarlık yolculuğumuzu şekillendiren paranın icadı yaklaşık 11.000 yıl öncesine dayanıyor. O günden beri kullandığımız sayız para türlerini Trampa Para, Mal Para, Tartı Para, Madeni Para, Kâğıt Para ve Sanal Para olmak üzere altı kategoriye ayırabiliriz. 

Para kavramıyla ilk kez tanıştığımız antik dönemde insan ve ürün sayısı azdı. Bu yüzden paranın somut versiyonuna gerek duyulmamıştı. İhtiyaçlar, değiş tokuşla temin edilirdi. Paranın fiziken olmasa da ruhen dolaşımda olduğu bu sisteme Trampa Para diyoruz. Nüfus sayısı ve ürün çeşidi arttıkça daha gerçekçi bir ödeme aracına ihtiyaç duyarak Mal Para formunu keşfettik. Tarihteki ilk mal para, Sümer arpasıydı. Bu sistem, iki farklı malın başka bir malı esas alarak el değiştirmesinden ibaretti. Trampa gibi geçim ekonomisi boyutunda ve tamamen zaruri ihtiyaçları karşılamaya yönelikti. Üçüncü kategoride ise değerli madenlerin tarih sahnesine çıktığı Tartı Para modelini bulacaksınız. Alışverişlerin ilk kez yaşamsal değeri olmayan kıymetli madenler aracılığıyla yapılması, insanlık tarihinde derin izler bıraktı. Altın, gümüş ve bakır gibi metalleri ortadan ikiye ayırıp tartmayı başaran atalarımız, finans kültürüne önemli katkılar sundu. 

Madeni Para başlığı altında sınıflanan dördüncü bölüm sikke başta olmak üzere; demir para, bozuk para veya altın para isimleriyle anılan tüm metal paraları kapsamaktadır. Uygarlık tarihinin ilk madeni paraları demir ve bronzdan, sonrakiler bakır ve gümüştendi. Bir yüzünde kral figürü diğer yüzünde dini metinler bulunan altın sikkeler ise imparatorlukların eseriydi. Dolayısıyla 2.500 yıllık madeni paraların felsefesine sırt çeviren hiçbir devlet, paranın geleceğine ilişkin sağlıklı tahminler yürütemedi. 

1.300 yıl önce Çin medeniyetinin hediye ettiği zekâ dolu armağanlarından birisi olan Kâğıt Para ise yüzlerce yıl görmezden gelindi. Ancak modern devlet ve sanayi devriminin etkisiyle 19. yüzyıla girince global düzeyde yayıldı. Yakın zamana kadar altın külçeler rezerv edilerek basılan banknotlar, dünya ekonomisinin görkemli dönüşümlerine tanıklık eden muazzam bir buluştu. Buhar devrimiyle patlayan üretim çılgınlığı, baş döndürücü icatlar ve korkunç kitlesel savaşların tamamı bu paralara resmedildi

Sanal Para ise çerçevesini belirlemekte en zorlanılan bölümdü.

Dijitalleşmenin başat aktörlerinden bilgisayar ve internet sayesinde yaygınlaşan sanal para, uluslararası finansal sistemin hamiliğini üstlendi. Uygarlık tarihi açısından kısa gözüken bu dönem, geniş bir kitleyi ilgilendiriyor. Çünkü sanal para miktarı, toplam emisyon hacminin % 90’ını geçmiş durumda. Küresel ekonomiyi hegemonyası altına alan bu tablo, finansal yapıyı hiç olmadığı kadar gizemli bir hâle getirdi. Trampadan banknota, fei kayasından kripto paralara, Sümer arpasından mutasyon piyasalara, deniz kabuklarından altın külçelere uzanan binlerce yıllık tecrübeleri alt üst eden bu evrimsel sıçramayı ise hayretler içinde okuyacaksınız. 

- Antik Çağdan Geleceğe Para isimli eserinizi nasıl tanımlarsınız?

Kitap sanıldığının aksine merkezinde para olan bir yapıt değil. Aslında bir uygarlık okumasıdır.  İnsanlığın 11 bin yıllık tarihini para penceresinden inceleyen ve bunu belgesel tadında sunmaya çalışan eserin başat özelliklerinden birisi de maya kitap veya aşı kitap olmasıdır. Hâliyle Jared Diamond ekolünün ülkemizdeki devamı niteliğindedir.

- Son olarak, yapıtınızdan bazı başlıklar öğrenebilir miyiz?

Antik Çağdan Geleceğe Para isimli eser, binlerce yıl öncesinden günümüze ulaşan paranın şimdilerde ışık hızına eriştiği muhteşem serüveni merak edenler için yazıldı. Mezopotamya’nın cömert topraklarında başlayan bu yolculuğu bitiren okuyucu, insanlık tarihinin en gözde medeniyetlerini de ziyaret etmiş olacak. Örneğin ilkel bir kabilenin trampa yöntemlerini okurken Lidya kralının sahte paralarıyla tanışacak, Firavunların servetine dokunup İstanbul sarraflarıyla dolap çevirecek veya felsefeden bilim devrimine, kahramanlar çağından demokrasiye geçmemizi sağlayan birçok tutkulu insanla da tanışacak. Ayrıca Çin banknotlarından Galata bankerlerine, Afrikalı tüccarlardan Orta Çağ burjuvasına, Rönesans’ın hamilerinden engizisyon kurbanlarına, Hollanda kolonilerinden Wall Street savunmasına veya dünya paylaşım savaşlarından Silikon Vadisi’ne uzanan bu seyahat eminim ki insanlık tarihine meraklı herkesin başınızı döndürecek.

Web

Instagram

Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio

Popüler İçerikler

Bahçeli’yi Eleştirdikten Sonra Ansızın Alaattin Çakıcı’yla Bir Araya Gelen Cübbeli Ahmet Görüşmeyi Anlattı
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı Paylaşımında Kendisini Es Geçen Tarkan'dan Norm Ender'e İnce Hareket!
Ahu Tuğba'nın Cenazesindeki Tavırlarıyla Olay Olan Meriç Erkan'ın Atatürk'le İlgili Sözleri Sinirleri Hoplattı