Zaman değişiyor, müzik değişiyor; bizler de yaşlanıyoruz, çağa ayak uydurmak, 'gençleri anlamak' zorlaşıyor. Haberiniz var mıdır, yok mudur bilemem ama gençlerin yeni gözdesi ve dünyayı saran yeni çılgınlığın adı: K-Pop!
Hiçbir şey anlamadınız, melül melül ekrana mı bakıyorsunuz? Yalnız değilsiniz. Haydi hep beraber bu K-Pop'un ne olduğunu öğrenelim de, yarın öbür gün çoluğun çocuğun maskarası olmayalım.
Ben de şahsen bu bilgileri genç bir K-Popper olan Sili Deniz Ay'ın yardımları ile edindim.
Öncelikle karakter ve disiplin diyebiliriz. Yani şöyle; batılı müzik gruplarındaki gibi birkaç kişi toplandıktan sonra eldeki malzeme ile ürünler ortaya koymak şeklinde işlemiyor; en iyisi ve tam istenen hedeflenip, o hedefe ulaşılana kadar grup defalarca değişebiliyor.
K-pop gruplarının belli üye sayısı yok örneğin. 2’den tutun 12’ye kadar çıkabilen üye sayısı ile her hayrana yönelik olan bu gruplar, en yetenekli adaylardan seçilmiş ve ağır bir eğitimden geçmiş kişilerden oluşuyor. Gruplardaki bazı üyeler sadece bir yıl eğitim ve staj yaparken, bazıları 4-5 yıl boyunca stajda kalabiliyor. Evet, staj yapıyorlar!
Bir grup içerisinde; maknae (yaş olarak en küçük olan), visual (grubun yüzü), vokal, dansçı, lider ve rapper pozisyonları bulunuyor.
Bir kişi dansçıyken vokal de olabilir veya Maknae iken dansçı da olabilir. Bunun bir kuralı yok.
Bir Backstreet Boys elbette kalbimizi fethetmiş olabilir ama dürüst olmak gerekirse, müzikal anlamda pek de başarılı değillerdi. K-Pop'ta ise işler farklı! Farklı ses renkleri ve vokal tarzları olan üyeler seçiliyor. Tok sesler, tiz notalar derken K-Pop'çulara baya orijinal bir müzik ziyafeti sunuyorlar.
Söz konusu K-Pop olunca sahnede playback, kayıtlarda da autotune gibi şeyler im-kan-sız! Sahnede veya çıktıkları her şovda, her zaman müzik olmadan bile o harika sesleri ile K-Ooperları hiçbir zaman yüz üstü bırakmıyorlarmış! 😊
K-pop grupları şarkı söylemekle beraber aynı zamanda dans da ediyorlar. Günlerinin neredeyse en az 4 saatini pratik yaparak geçirirdikleri söyleniyor. Bazı gruplar kendi dans koreografilerini kendileri oluşturuyor. Ki bu dansların çok zorlayıcı olduğunu tahmin edebilirsiniz. Aynı zamanda bir grup kaç kişi olursa olsun herkes kesinlikle hep senkronize olmak zorunda.
Her grubun fanlarının farklı bir ismi var. Hatta bazı grupların her üyesinin fanlarının farklı bir ismi bile var. Fanlar K-Pop için çok önemli ve gruplar da hiçbir zaman fanlarını unutmuyor. Bütün fanların mektuplarına bakmaktan veya fanların için küçük hediyelere, imza günlerine, özel tanışma günlerine kadar birçok etkinlik ile asla unutmadıklarını göstermek bir yana, bazen sadece fanlar için özel canlı yayın da yapıyorlar.
Milyonlarca izleyen genç... Bu ilgi ve alakaya layık olmaya çalışan sanatçılar... İşte size K-Pop.
EXO isimli grubun albüm tanıtım etkinliğinden bir kare, ve sadece bir sokağın görüntüsü bu!
Tam bir konser bile değil, ayrıca görüntünün dışında kalan sokaklar da ağzına kadar dolu. Yaa yaa...
Şarkılar ritmik, şarkı sözleri de -günümüzde ana akım müzik piyasasında sürekli duyduğumuz müstehcen ve yüzeysel sözlerin tam tersi olarak - oldukça duygusal, şirin ve hikaye anlatan nitelikte. Bir şarkıyı öğrendiğiniz zaman, hikayesinin içine giriyorsunuz. İster istemez bu müzikle bir bağ kuruyorsunuz.
Çünkü şarkılar çoğunlukla yarı İngilizce ve yarı Korece... Araya karışan Korece sözcüklerin anlamını merak ederken bir bakmışsınız, inceden dil öğreniyorsunuz!
Klipleri, konserleri ve hatta fotoğrafları; hepsi öyle özenli ki, tüm üyeler kendileri olabilmeyi başarabilmiş ve sıra dışı şeyler giymişken, aynı zamanda da muazzam bir ahenk içindeler. Sanki bir yönetmenin elinden çıkmış film sahneler gibi!
Her daim genç gözüken bu sanatçılar, batılı müzisyenleri bu açıdan da solluyorlar. Zira gençler kaba saba tavırlı, yırtıcı görünümlü ve kibirli sanatçılardan bıktı!
BTS!! Önyargıyla yaklaşmadan bir dinleyin
BTS dinleyin, pişman olmayacaksınız.
Şimdi kimse gelip buraya bu ergen şeyi,imam hatipliler dinler bunu,bunlar eşcinsel falan demesin,evet bende dinliyorum ve çoğu Türk müziğinden kaliteli.Şu AT GÖZLÜĞÜNÜ çıkartın bence,insanları zevklerine görede yargılamayın lütfen...