Asma köprüler çok daha önceden vardı ancak 1800’lerde çıkan modern asma köprüler öncekilerden büyük ölçüde farklıydı. Yapımı daha ucuz, tamir edilmesi daha kolaydı ve sel olursa diye akıntı yeri bile düşünülmüştü. Eninde sonunda bu köprüler çok daha dayanıklı ve şehir trafiğini kaldırabilecek hale geldiler.
Bu köprülerin hikayesi ise şöyle: 19. Yüzyılın ortalarında mühendis John A. Roebling, Allegheny Portage Demiryolunda kırılabilir kenevir halatı kullanıldığını görüyor ve bunun üstüne çelik halatı bükebileceği ve üretebileceği bir yöntem buluyor. Bu yöntemle Roebling, herkes tarafından bilinen Brooklyn Köprüsünü tasarlıyor. Babasının ölümünün ardından, Roebling’in oğlu Washington baş mühendis pozisyonunda bu projeyi devam ettiriyor ancak dekompresyon hastalığına yakalandığından dolayı bir süre sonra bırakmak zorunda kalıyor. Washington’ın eşi, Emily, projenin sorumluluğunu üstlenerek bu projenin tamamlandığından emin oluyor.