Dünyayı Cehenneme Çevirmeden Evvel Vazgeçmeniz Gereken 14 Gerzomat Alışkanlık

Onedio'dan günün tavsiyesi: Siz fark etmeseniz bile benliğinizin bir parçası olmuş ve çevrenizdeki insanlara hayatı zindan eden özellikleriniz olabilir. Bunlar kolay kolay dile getirilmezler. Zaten getirilse bile muhtemelen üzerinize alınmaz ve 'Yoo, yok öyle bir şey' dersiniz. Zaten bilirsiniz, insanlar size takıktır. 

Her neyse. Burada yakın bir dostunuz ya da sizi kırmamak için kırk takla atan hassas sevgiliniz yok. Peşinen söylüyoruz: Bunları yapıyorsanız bir an önce bırakmanız gerekiyor. 

1. "Açın gözünüzü" tadında cümlelerle insanları sürekli hakikate davet etmek.

Birazcık bilgiye, üç kuruş farkındalığa mazhar olduğunuzda kendinizi Morpheus ilan edip insanlara 'Matrix seni esir etti.' tadında cümleler kurmaktan vazgeçin. Siz de biliyorsunuz ki, insanları sorgulamaya sevk etmek ayrı, 'Ben hakikati gördüm ve size de göstereyim' kafasında gezinmek ayrı şeyler.

2. Hizmet alıp para vermek istememek.

Bu fikre nereden kapıldınız bilmiyoruz ama, elle tutamadığınız her şeyin bedava olması gibi bir durum yok. İnsanların küçümsenemeyecek derecede zihinsel / fiziksel eforla size bir şekilde ulaştırdığı hizmetlerin parasını ödemekle yükümlüsünüz.

3. Dünyayı kendi mihverinde dönüyor sanmak.

Farklı hayatların, farklı dertlerin, farklı perspektiflerin, farklı önceliklerin olması gibi basit gerçekliklerle bir türlü yüzleşmek istemiyor gibi görünüyorsunuz. O yüzden size hayatta fayda sağlayabilecek, yararlı bir ipucu: Varlar. 

4. Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmak.

İnsanların uğruna hayatlarını adadığı branşlar, meslekler ve tutkular üzerine kulaktan dolma bilgilerle gidip tek cümlelik ödünç yargılarla baskın çıkmayı beklemeyin. Oturduğunuz yerden, rahatınızı bozmadan hiçbir konuda mahir olamayacağınız gerçeğine kendinizi hazırlayın.

5. Bir şeyleri yapmamakla övünmek.

Çaya şeker atmamak, Starbucks'a gitmemek, o film serisini hiç izlememek, Facebook hesabı açmamak gibi sadece bir şeyler yapmamaktan ibaret eylemlerle övünmek ve bunları bir başarıymış gibi sunmaktan acilen vazgeçin. Dışarıdan bir aptal gibi görünerek kendinize haksızlık etmeyin.

6. Sadece iyi bir insan olduğu için takdir edilmeyi beklemek.

Yaptığınız işte iyi olmadığınız sürece bir yerlere gelmeyi beklemeyin. İyi ilişkilerin, iyi dostlukların sizi ancak bir yere kadar götürebileceğinin farkında olun. Hızlı ve kesinli bilgi: Bir şeyi çok istiyor olmanız ve onu hak ettiğinizi düşünmeniz; onu elde etmeniz için yeterli değil.

7. Kişisel beğeninin geçerli bir eleştiri tipi olduğunu zannetmek.

Beğenilerinizin genel geçer yargılar haline gelmesini beklemekten vazgeçin. 'Bu film boktan, şu adam uyuz, bu mekana kılım, şu yemek iğrenç' gibi ifadelerin yalnızca size özgü olduğunu ve gerekli detaylarla birlikte aktarılmadığı sürece kimse için bir şey ifade etmeyeceğini bilin.

8. İnsanları değiştirmeye çalışmak.

İnsanların birlikte gelişmek ve ilerlemek, karşılıklı alışverişte bulunmak gibi sebeplerle ilişkiler kurduğu gerçeğini istismar etmeyin. Birine samimi biçimde yön verip ufkunu açmak yerine onu oyun hamuru gibi şekillendirmeye çalışıp, başaramayınca çamur yapmayın.

9. Karşındakinin hiçbir şey bilmediği ön kabulüyle tartışmak, konuşmak.

Konu ne olursa olsun, bilgilerinizi her seferinde tane tane ortaya dökmenize lüzum olmadığını bilin. Her seferinde karşınızdakine az önce 150 yıllık kriyojenik bir uykudan uyanmış muamelesi çekmeyin. Sizin bildiğiniz şeyleri onlar da biliyor olabilir. Önce sorun. Bilmiyorsa aktarın. Oturduğunuz yerden Platon'culuk oynamayın.

10. Tutarsız bir insan olmak.

Almayı beklediklerinizi vermeden yaşamayı bırakın. Empati istiyorsanız, önce empati yapın. Özgürlüğünüze karışılmasını istemiyorsanız, işe başkalarının tercihlerine salça olmamakla başlayın. İnsanların ayarlarıyla oynamayı bırakın.

11. Sürekli aynı şeyleri tekrar etmek.

İnsan, gelişen bir varlık. Sürekli aynı şeyleri tekrar etmenin ise kimseye bir faydası yok. Düşüncelerinize güveniyor ve onlara değer veriyor olabilirsiniz ama, insanlara bunları defalarca dikte etmenize gerek yok. Muhtemelen birinci, en kötü ihtimalle ikinci seferde sizi anlayacaklardır.

12. Nerede nasıl davranacağını bilmemek.

Ceren 27 yaşında. Saçlarıyla arkasındakinin film keyfinin içine ettiği yetmezmiş gibi, bir de karanlık salonda İskenderiye Feneri misali parıldayan cep telefonuyla oynayarak insanların konsantrasyonunu bozuyor. Ceren nerede nasıl davranacağı üzerine pek kafa yormuyor. Ceren gamsız. Ceren gibi olma.

13. Kurallara uymamayı marifet saymak.

Evet, bugün bize dayatılan kuralların pek çoğu, zamanında uydurulmuş ve hayatlarımızı düzene sokmak bir yana, onu daha da yokuşa sürmeyi başaran gereksiz protokoller bütünü. Ama bu demek değil ki, her kural gereksiz, her birini çiğnemekse yiğitlik. Yapmayın.

14. Otobüste koltuğu 180 derece yatırmaya çalışmak.

Bunun izah edecek bir tarafı yok. Yapmayın. İzin alsanız da yapmayın. Bel kanseri olsanız bile yapmayın. Allah aşkına yapmayın.

Popüler İçerikler

Apar Topar Çıkarılmışlardı: Kızılcık Şerbeti'nde Giray ve Heves Ayrılığının Gerçek Nedeni Ortaya Çıktı
Yeni Sezonda TV Ekranları Fena Karıştı: 5 Dizinin Ertelendiği Sezonda 6 Dizi Şimdiden Final Yaptı!
"Bana Bilmediğim Bir Şey Söyle" Akımına Gelen Tıkanan Muhabbeti Açmalık Bilgiler
YORUMLAR
25.03.2017

"Evet, bugün bize dayatılan kuralların pek çoğu, zamanında uydurulmuş ve hayatlarımızı düzene sokmak bir yana, onu daha da yokuşa sürmeyi başaran gereksiz protokoller bütünü" Editörün kişisel fikri mi bu yoksa çeviri hatası mı? Kurallar ihtiyaçtan doğmuştur. İnsanlar boşlukları suistimal etmeyi, hak çiğnemeyi, bencilliği sevdikleri için kurallar sadece geçmişte değil bugün de düzeni sağlamak için varlar. Her ülkede kurallar bizde olduğu gibi hiçe saymadığı için modern dünyada halâ düzeni kurallar sağlamaya devam ediyor.

Selamlar, başlangıçta içeriğin şaka mahiyetinde yazıldığını düşündüm komikti nitekim içerik açıklamasında kullanılan cümleler ile madde #1 çok güzel bir tezatlık oluşturmaktaydı. Sonrasında ise editörün diğer içeriklerine bakarak bu içeriğin de inanılarak yazıldığına ve bir ironi örneği olmadığına üzülerek kendimi ikna etmek zorunda kaldım. Neden böylesine uzun bir yorum yazıyorum çünkü neden olmasın. Maalesef toplumun büyük çoğunluğunun etkisinde kaldığı egosantrik olma durumunun çok kıymetli onedio editörünü de esir aldığını düşünmekten kendimi alıkoyamıyorum. "Egosantrik ne şimdi" şeklinde tepkisini koyanlara ise çok uzaklara gitmeden madde #3'e bakmalarını önerebilirim.

Sıkıldım, madde #14'e atlayıp bitirmek istiyorum. Bahsi geçen konu beni ziyadesiyle rahatsız etmekte olup insanların tepkilerine anlam veremediğim meselelerden biridir. O koltuklar, ister uçakta olsun ister bir otobüste, alanında yetkin, öyle olduğunu ummak istiyorum, bir mühendis veya tasarım uzmanı tarafından dizayn edilmiş olup arkadaki insanın hareket alanını kısıtlamamak için sınırlandırılmıştır da. Hal böyle iken az biraz rahatlama isteğiyle koltuğunu geriye yatıran insanın koltuğunu arkadan dürterek, homurdanarak ve daha sözcüklere dökemeyeceğim çok farklı şekillerde tepki koymaya çalışan insanların varlığı beni üzüp şaşırtmakta. Eğer önündeki koltuğun arkaya doğru yatırılması kişiyi rahatsız ediyorsa saygılı bir üslubun günümüz dünyasında kalan son savunucularından biri olmayı seçip önündeki kişiyi rahatsız olduğu konusunda bilgilendirirse ortak bir paydada buluşma ihtimali düşünüyorum. Saygılar efendim, sevgiyle kalın.

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ