Yeryüzünde bulunan 350 bin civarındaki bitki türünün üçte ikisi, içinde bulunduğumuz 21. yüzyılda yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Bitkileri koruyarak insanlığı tehdit eden yoksulluğun önüne geçebilir miyiz? 2. Ulusal Botanik Kongresi’nde bu sorunun yanıtı aranacak.
Barındırdığı ekolojik zenginliği ile gen kaynaklarının merkezi konumundaki Anadolu coğrafyası da kentleşme, sanayileşme ve çeşitli kaynaklardan yönelen insan baskısıyla bu hızlı yok oluştan payını alıyor. İşte bu hızlı tükenişe dur demek için kolları sıvayan bilim insanları, bu yıl ikincisi düzenlenecek olan Ulusal Botanik Kongresi’nde biyolojik çeşitlilik kaybının önüne geçilebilmesinin yollarını arayacak.
Yusuf Yavuz'un haberine göre; yüzlerce uzmanın katılımıyla 25-28 Ağustos tarihleri arasında Afyonkarahisar’da gerçekleştirilecek olan kongrede, bitki ekolojisinden ağaçbilimine, orman botaniğinden ekoturizme, sucul botanikten etnobotaniğe uzanan geniş bir yelpazede bilimsel sunumlar yapılacak.
Nobel Bilim ve Araştırma Merkezi öncülüğünde, üniversitelerin işbirliği ile düzenlenen Ulusal Botanik Kongrelerinin ikincisi 25-28 Ağustos tarihleri arasında Afyonkarahisar’da gerçekleştirilecek. Kongre Başkanlığını Ege Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Münir Öztürk’ün üstlendiği ‘2. Ulusal Botanik Kongresi’nin koordinatörlüğünü Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Karataş, Düzenleme Kurulu Başkanlığını ise Süleyman Demirel Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Özçelik üstleniyor. Botanik, biyoloji ve ekoloji gibi alanlardan yüzlerce uzmanın katılacağı kapsamlı kongrenin organizasyonunda ayrıca Buğrahan Emsen, Belkıs Muca ve Ahmet Koca görev alıyor.
İkbal Termal Otel’de düzenlenen bu yılki kongrede ele alınacak başlıklar arasında, bitki koruma, bitki ekolojisi, aromatik bitkiler, biyoçeşitlilik, dendroloji (ağaçbilim), ekosistem ve küresel değişim, ekoturizm, etnobotanik, tıbbi bitkiler, floristik ve fitocoğrafya, koruma biyolojisi, moleküler bitki fizyolojisi, orman botaniği, sucul botanik ve paleobotanik gibi onlarca konu bulunuyor. Akademik tartışmaların yanı sıra, Türkiye’deki bitki bilimi konusunda faaliyet yürüten kamu ve özel kuruluşları bilimsel bir çatı altında bir araya getirmeyi hedefleyen kongrede ayrıca konuyla ilgili çalışmalarda kullanılan laboratuvar ekipman ve ürünleri de sergilenecek.
350 bin Türün Üçte İkisi Tehlike Altında
Kongre öncesinde yapılan açıklamada, yeryüzünde bulunan 350 bin bitki türünün üçte ikisinin, içinde bulunduğumuz 21. yüzyılda doğada yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğu vurgulanarak, “insan hayatının hemen her yönü bitkilere bağlıdır. Gelecekte sağlıklı ve daha iyi bir yaşam sürdürebilmek için bitkilere olan bağlılığımız giderek de artmaktadır. Zamanın geçmesi ile birlikte bitki çeşitliliği, habitat kaybının, bitki kaynaklarının yok edilmesinin, kirliliğin, iklim değişikliğinin, istilacı türlerin yayılmasının ve patojenler gibi diğer birçok faktörlerin etkisi ile dünya çapında tehdit altına girmektedir. Bitki çeşitliliği kaybının başarıyla durdurulması için hükümetler, hükümetler arası kuruluşlar, bilimsel ve çevresel koruma kurum ve kuruluşları tarafından dünya çapında büyük desteklere ihtiyaç vardır” ifadelerine yer verildi.
Gen kaynaklarının merkezi konumundaki Anadolu’nun, halen bu özelliğini korumakla birlikte, insan ve çevre odaklı düşünmeden ortaya konulan acımasız bir kentleşme sonucu gen kaynaklarının tahrip edilerek doğanın hızla kirletildiğine işaret edilen açıklamada ayrıca şu görüşlere yer verildi: “Sanayileşme ile başlayan hazır gıda tüketimi ve kullanımı (yiyecekler, meyve suyu tüketimi, şoklanmış gıda tüketimin artması vb.) bazı bilim insanlarınca kalkınmanın göstergesi olarak belirtilirken, bazıları ise toplumsal sorunların bunlar ile başladığını iddia etmektedirler. Diğer yandan artan nüfusun beslenmesi adına ıslah edilen, verimli ve dayanıklı tür/çeşitler beraberinde başka sorunları ortaya çıkarmaktadır.
Yoksulluğun Çaresi Bitkilerde
Çaresiz çevresel ve insani hastalıkların hızla artması ve buna karşılık çözüm olacağına inanılan gen aktarımlarıyla ıslah edilen çeşitler bile, bilim insanları ve tüketici kitlelerini de ikiye bölmüştür. Bir tarafta genetik çeşitlilik, uygun ekoloji ve halen kendine yeter düzeyde su kaynakları olan Türkiye’de bu kaynakların en etkin şekilde kullanılamaması tartışmaları, diğer yandan insan-çevre odaklı tehlikeleri öngören bilim insanlarının öngörüleri de göz ardı edilemez bir gerçektir. Toplumda kalıcı çözüm ve öneriler geliştirmeyi bekleyen yoksulluğun kaldırılması, buna yönelik bitki ıslah politikaları, bitki koruma yöntemleri, endüstriyel ve ekonomik bitkilerin önemi ve bitkisel üretim teknikleri gibi konular bu kongrenin ana başlıklar halinde belirtilen konularına ilaveten tartışacağı konuları arasında olacaktır.”
aslında haberi okumak bile gereksiz başlıktan nasıl bir haber olduğu belli oluyor botanikçiler çözüm arayacakmış da bilmem ne çözüm gayet basit sürekli ağaç dikeceksin ama gel bunu devlete anlat onlar gider anca bina diker ve evet bitkiler şu an daha fazla olsaydı tamam dinozorların gelmesini beklemezdik ama ozon bu kadar incelmezdi şimdi gel de bunu insanlara anlat daha doğrusu devlete ve evet çare bitkilerde