Ülkesini canı gibi seven Atatürk tabii ki onun iç güvenliğini de çok önemsiyordu...
Kaynak: Atatürk Ansiklopedisi
Ülkesini canı gibi seven Atatürk tabii ki onun iç güvenliğini de çok önemsiyordu...
Kaynak: Atatürk Ansiklopedisi
20 Mayıs 1919'da Polis birliğini teftiş eden Mirliva Mustafa Kemal, ilk defa polis ile ilgili bilinen şu sözlerini sarf eder: “Vazifeniz mühim ve mukaddestir. Asayişin idame ve istikrarının ihtimamı için çok fazla gayret göstermelisiniz”
Bunun yanında Ömer Vasıf (Bacıoğlu), Ragıp Efendi gibi polis muhafızlar Atatürk'ün en yakını olurlar. Ayrıca yine polis kökenli olan ve Türkiye'de tekvando sporunun kurucusu kabul edilen Nazım Canca da Çankaya Köşkü'nde Gazi'nin özel hizmetinde çalışır.
Paşa'nın özel eşyaları ve bir miktar para olan çanta yolda düşmüştür. Çantanın bulunması için görevlendirilen Komiser Muavini Osman Nuri Çağan otomobilin güzergahında yaptığı incelemeler sonucu çantaya hiç açılmadan ulaşır. Ve bu gayretleri neticesinden ödüllendirilir.
Fotoğrafını gördüğünüz Ahmet Şükrü Yumak, bir emniyet müdürü olarak İstiklal Madalyası sahibidir. Yumak gibi yüzlerce polisin yanı sıra binlerce kayıp veren teşkilat hem cephede hem de cephe gerisinde görevine hiç ara vermez.
Ancak ekonomik sıkıntılardan ötürü 1930'lara kadar sadece İstanbul okulu açık kalır. Bu yıldan sonra Avusturya'dan hocalar gelir, yeni düzenlemeler yapılır ve 1937'de Emniyet Teşkilat Kanunu yasalaşır. Böylece polise devlet bütçesinden ödenek ayrılır ve emniyet arşivi kurulur.
Eğitimden görünüşe her şey düşünülür elbette 1936'da üniformalarda köklü bir değişikliğe gidilir, kıyafetler sadeleştirilir. II. Meşrutiyet'ten beri kullanılan Avusturya modeli yerine Almaya polis üniformaları örnek alınır.
Sağdaki ilk kadın polis memuremiz Fatma Rabia Efeyurt ise 9 Şubat 1933'te görevinin başına geçer. 1937'ye kadar sivil kıyafetlerle çalışan kadın polisler, 1937'den itibaren üniforma giyerler.
Bir gün dönemin Dâhiliye Vekili Şükrü Kaya’ya polis aday adaylarını nasıl seçtiğini sorar Gazi. Şükrü Kaya mevcut durumu izah eder ve başka bir öneride bulunmaz. Bunun üzerine Atatürk yaverini çağırtarak şu emri verir: 'İtfaiye meydanında polis olabilecek vasıfta bir şahıs al getir.'
Tüfek getirildiğinde 'Tüfeği Harputlu Fikri'ye verin.' der. Fikri'ye 'tüfeği doldurmasını' emreder. Atatürk'ün kesin emri doğrultusunda tüfeği dolduran Fikri'ye, bu sefer 'Tavana ateş et!” emrini verir. Emri alan Fikri, hiç tereddüt etmeden tavana beş el ateş eder. Atatürk şaşkınlık içerisindeki Fikri'ye dışarı çıkmasını emreder.
Lakin Ragıp Efendi, etrafına bakındıktan sonra 'Emriniz baş üstüne Paşam ama sebebini öğrenebilir miyim?' der. Bunun üzerine Atatürk: 'Çıkabilirsin Ragıp Efendi.' diyerek onu odadan uzaklaştırır ve Şükrü Bey'e dönerek şöyle sorar: 'Şükrü Bey ilk gelen Harputlu Fikri'ye seni vurmasını söylesem vurur muydu?' Şükrü Kaya bu soruya hiç tereddüt etmeden cevap verir: Vururdu!
Uygulamalı bir ders veren Atatürk son olarak şöyle der İçişleri Bakanı'na: O halde kolları sıva Polis Kolejini, Polis Enstitüsünü aç. Bu müesseselere en iyi ve değerli hocaları temin et.'
ülkenin kurucu önderinin emrini bile sorgulayan, akıl mantık sahibi bir polis memuru.. şuan durum nasıl? kim büyük lider? kim beyin sahibi polis?
Sayın editör polis teşkilatının kurucusu kim onu da yazsaydın, Sultan Abdülmecid.
Sonunu tam olarak anlamadım, birisi açıklayabilir mi acaba :/ 🙄 polis kontrolsüz güç olmayacak mı demek istemiş ulu Önder, yoksa aldığınız polisler işe yaramıyor mu demek istemiş? Eğittiğiniz polislere bak mı demek istemiş? Sıradan bir adamı çevirip polis yapsan bundan iyi mi demiş? Kaç defa okudum ama bir anlam çıkartamadım 🤷🏻♀️