Ve bestelerinde hep Türkiye’nin hikâyesini anlattı:
Nazım Oratoryosu – Nâzım Hikmet’in dizelerini müziğe taşıdı.
Metin Altıok Ağıtı – Sivas Madımak Katliamı’nda hayatını kaybeden şair için yazdı.
İstanbul Senfonisi – Şehrin gürültüsü, kaosu, ihtişamı notalara döküldü.
Patara – Likya medeniyetinin başkenti, demokrasiye ilk ev sahipliği yapan yer için.
Troya Sonatı – Homeros’un destanlarını piyano tuşlarına taşıdı.
Mesopotamia Senfonisi – İnsanlığın ilk uygarlığına müzikal bir yolculuk.
Hezarfen – Uçma hayali kuran ilk Türk bilim insanı Hezarfen Ahmed Çelebi’ye ithaf.
Mevlâna – “Gel, ne olursan ol, yine gel” sözünü evrensel bir çağrıya dönüştüren eser.
Kendi deyimiyle:
“Benim için bestecilik, yaşadığım coğrafyanın hikâyelerini dünyaya anlatmanın en güçlü yolu.”
Mozart’ın ünlü “Alla Turca” (Türk Marşı) parçasını bambaşka bir şekilde yeniden yorumladı. Doğulu ritimler, caz esintileri, doğaçlama pasajlarla kendi damgasını vurdu. Bu yorum, klasik müzik dünyasında büyük ses getirdi.