Dünyanın İlk NFT Bienali ve Kripto Sanatı

NFT'ler, bir blockchain altyapısı üzerinde benzersiz kod ile güvenli bir sahiplik kaydı sağlayan veri birimleridir. Değiştirilemez belirteçleri temsil eden NFT'ler, genellikle bir blok zincirinde yaşayan bir görüntü veya video gibi bir dijital varlıkla ilişkilendirilir.

Pandemi dönemiyle birlikte NFT'lerin popülaritesinde meteorik bir artış oldu. NFT'ler ilk etapta yatırımcılarına hızlı servet sağlama potansiyelleriyle özel sermaye kazancı ile ilişkilendirildi. Ancak NFT'lerin yaygın kullanımıyla, dijital sanatçıların eşi benzeri görülmemiş bir tanınırlık ve beğeni kazanmasını sağlayabileceğini göz ardı edemeyeceğimiz konusunda bir farkındalık oluşmaya başladı.

Aslında ilk NFT denemelerinden bu yana, tüm NFT’lerin bir yandan da emsalsiz bir dijital sanat formu oldukları gerçeğinin göz ardı edildiği kısmen doğru.. 

Bugünlerde NFT'lere olan ilgi patlaması nedeniyle, insanlar dijital sanatın ne olduğunu gündeme getirmeye başladı: Ve nihayet büyük bir çoğunluğun sanatın bu halinin yenilikçi, son derece yaratıcı ve estetik beğeniyi hak ettiğinin farkına vardığını söyleyebiliriz. 

NFT'ler sanatı neyin değerli kıldığına dair kitlesel bir tartışmayı ateşledi. Eskiden sanat mülkiyeti, hem parası hem de erişimi olan seçkin bir gruba ayrılmışken, NFT'ler herkesin orijinal esere sahip olmasını mümkün kıldı. Üstelik yalnızca sanat eserine sahip olmayı daha erişilebilir kılmakla kalmadı, aynı zamanda sanat yapmayı da kolaylaştırdı. NFT'ler, alıcıların dijital sanat eseri satın almaları için yeni bir teşvik yarattı çünkü sahibi aslında sanat eserinin kendisine ait olduğunu kolaylıkla gösterebiliyordu.

NFT pazar yerleri, içerik oluşturucular ve alıcılar arasında doğrudan satışa izin verir ve tokenleştirme, içerik oluşturucuların gelecekteki satışlardan telif ücreti kazanmasını sağlar. Başka bir deyişle, bir NFT satın alan bireysel bir alıcı, yaratıcının kariyeri ve geçim kaynağı üzerinde önemli bir olumlu etkiye sahip olabilir.

Buna karşılık yaratıcılar, destekçileriyle daha yakın ilişkiler geliştirebilir, daha yaratıcı özgürlüğün tadını çıkarabilir ve daha özgün işler üretebilir.

Bunlar, bir NFT'nin değerli olmasının yalnızca birkaç nedenidir. Bir NFT, fiziksel öğelere bağlı olanlar gibi gerçek dünyadaki bir amaca hizmet edebilir. Bir etkinliğe veya topluluk alanına tırnak içinde bir bilet veya izin girişi işlevi görebilir. Sanatı veya sanatın arkasındaki yaratıcıyı beğenebiliriz. Bireysel bir token ne kadar ulvi bir amaca hizmet ederse etsin, NFT'lerle etkileşim kurmak, kültürümüzün yaratıcı manzarasının dönüşümünü desteklemek anlamına gelir. Yaratarak, toplayarak veya yatırım yaparak NFT pazarına katılmak, sanatın ne olabileceği, ne olması gerektiği ve kimlerin ondan yararlanabileceği konularında söz sahibi olma çabasını gösterir.

Kripto dünyasında sanatsal yapılanmayı bir kenara alırsak, dünyanın ilk NFT’si Quantumm 2014’te  Kevin McCoy tarafından basılmıştı. O günden bu güne, NFT dijital dünyada doğup göz açıp kapayıncaya kadar çağdaş sanat sahnelerinde söz sahibi olmaya başladı. 

Hatta öyle ki, İstanbul bu günlerde dünyanın ilk NFT Bienali’ne ev sahipliği yapıyor.

Sanat, Teknoloji ve Arasındaki Köprü

Bienal, konvansiyonel sanat dünyası ile NFT ekosistemi arasında etkileşimli ilişkiler kurmayı ve fiziksel olaylar aracılığıyla metaevren ile fiziksel dünya arasındaki bağları güçlendirmeyi amaçlıyor. 

Üç noktalı bir soru işaretiyle “Tuhaf Bir Kehanetin Katarsisi”, ölçü ötesi bir mutluluk hayal etmemizi ve neyin tanıdık neyin bilinmez olduğunun yeni bir portresini düşünmemizi istiyor. Bizleri belki de yeni düzende gerçek evimiz olarak adlandıracağımız soyut bir dijital evrende lirik bir insan yaratmaya davet ediyor.

Dünyanın en ikonik sanat başkentlerinde yüzü aşkın NFT sanat eserinin sergilendiği bienal, İstanbul’da Zorlu PSM’nin galeri alanı dahil, Berlin, Amsterdam, Londra, Brüksel, Bogota, Los Angeles ve Tokyo'nun da içinde bulunduğu 9 farklı noktada fiziksel ve metaverse üzerindeki etkinliklere 15 Ocak’a kadar sanat ve teknoloji arasında bir köprü olmaya devam edecek.

Ziyaretçilerin ekranlar ve projeksiyonlar aracılığıyla katılımcı olarak yer alabilecekleri bienalde, medya sanat performanslarından, hibrit söyleşilere, VR/AR deneyimlerden immersive sergilere kadar pek çok etkinlik bulunuyor.

Etkinlik ile birlikte akıllarda bir soru beliriyor: 

“Önümüzde hangi gelecek var? ”

(Bu yazı Gamfed Türkiye Gönüllülerinden Beray Çinçin’in katkılarıyla yazılmıştır.)

Twitter

Instagram

Linkedln

Popüler İçerikler

Cezaevinde 37 Kiloya Düşen Nihal Candan İçin Tahliye Kararı Verildi
Dünyanın En Güzel 100 Kadını Listesine Türkiye'den 3 Ünlü Oyuncu da Girdi!
İlk Buluşmada Alman Usulü Hesap Ödediği İçin Buluştuğu Kişinin Cimriliğinden Dem Vuran Kadın Tartışma Yarattı