Dünyanın en ilginç ve en 'mutlu' ülkelerinden biri olan Bhutan Krallığı ile tanışın! Himalaya Dağları'nda yer alan Bhutan, doğal güzellikleri ve duyulmamış özellikleriyle adeta gizli bir cevher. Diğer toplumlarla iletişim kurmakta oldukça geç kalmış bu ülkeye dair bilinenler de yeni yeni yayılıyor. Gelin Bhutan Krallığı hakkındaki bazı ilginç gerçekleri beraber keşfedelim! 👇
Bu, Bhutan'ın emdiği karbon dioksit miktarının ürettiğinden fazla olduğu anlamına geliyor. Aslında karbon salınımının az olduğu söylenemez ama ülkenin büyük kısmını kaplayan ormanların sayesinde bu sorun çözülmüş oluyor.
Yabancı medyanın Bhutan'a girmesine ilk kez 1974 yılında izin verildi. Yeni kralın taç giyme töreni böylece dünyayla paylaşılmış oldu.
Buna rağmen Bhutanlıların çok dikkatli ve yavaş araba kullandıkları söyleniyor; bu yüzden trafik ışıklarına ihtiyaçları olmuyormuş...
Monarşinin tek kişiye sağladığı gücü ve serveti düşününce vazgeçmesi zor bir pozisyon olsa da Bhutan Kralı, anayasal monarşiye geçilmesini desteklemiş ve kendisi daha sembolik bir konum almıştı.
Ekonomik büyüme ve gelişimde kişi başına düşen gelirden çok vatandaşların ne derece mutlu olduğu kriter olarak alınıyor. Bunun için de sürdürülebilir gelişim, kültürel değerlerin korunması, iyi bir yönetim ve sağlıklı bir çevre gibi olguların nasıl idare edildiği analiz ediliyor.
Hatta plastik poşetlerin kullanımının ilk yasaklanışı 1999 yılında gerçekleşmiş. Ne yazık ki yerine alternatif bulmakta zorlanan devlet bunu tekrar serbest bırakmış. Yine de bu konu 2005 ve 2009 yıllarında tekrar gündeme gelmiş ve 2015 yılında ise tamamen yasaklanması sağlanmıştı.
Dünyanın en tehlikeli havalimanı olarak bilinen Paro'ya inip kalkabilecek kadar yetenekli kabul edilen sadece 8 pilot bulunuyor. Bhutan'a ziyarete gitmek isterseniz maceranız daha uçaktayken başlıyor anlayacağınız.
İçme yasağı sadece kapalı alanlarla sınırlı değil; çoğu sokakta da sigara içilmesine izin verilmiyor. Yasağı çiğneyenleri de 3 ila 5 yıl arasında hapis cezası karşılıyor. Ayrıca sigaranın sadece içilmesi değil; üretilmesi, toplanması, satılması da yasaklı. Ülkede bir tek ithal sigaralar bulunuyor ve bunlar da aşırı derecede pahalı.
Devletin amacı ise dünyanın ilk sigara içilmeyen ülkesi olabilmek... Ne diyelim, umarım başarırlar!
Bhutan halkı gün ve aylardan çok yıla önem verdikleri için doğum günleri ikinci planda kalıyor. Üstelik yeni bir yıla girildiğinde tüm vatandaşların bir yaş yaşlandığı kabul ediliyor...
7 bin 570 metre yüksekliğinde olan bu dağa erişim 1987 yılından beri yasaklı. Bu yıldan önce zirveye ulaşmaya çalışan gruplar da haritaların yanlışlığından dolayı başarılı olamamışlar.
Takinler sadece ve sadece Bhutan'da yetişen keçi benzeri bir hayvan türü. Bambu, yaprak ve ot gibi bitkilerle beslenen takinler aynı zamanda bolca da tuz tüketiyor. İngilizler takinleri keşfedene kadar bu hayvanların mitolojik varlıklar olduğuna inanılıyormuş .
Her canlının ruhu olduğu öğretisini içeren Budizm'den kaynaklı olarak yaşama büyük bir saygı duyuluyor. Yine de bu insanlar et yemekten pek de geri durmuyorlar ancak ülkenin et ihtiyacı tamamen ithal olarak karşılanıyor. Bhutan sınırları içinde ise asla hayvan öldürülmüyor.
Aslında Doğu Asya mutfaklarında sıkça karşılanan bu durum Bhutan için de geçerli. Hatta burada acı biberler baharat ve tatlandırıcı olarak değil vücut için olmaz olmaz olan sebzeler olarak görülüyor.
Bunun sebebi de Himalaya Dağları'nda yaşanan kudretli fırtınaların Bhutan'da dahi duyulması. Şiddetli sesler mitolojik bir anlam taşıyormuş eskiden.
Epey eski bir gelenek olan bu durumun kötü ruhları kovduğu da düşünülüyor. Hatta korkuluk yerine bile penis şekilli objelerin kullanıldığı zamanlar varmış.
Korunaklı bir coğrafyaya sahip olmasının yanı sıra hükümdarlarının etkili taktikleri ve diplomasisi sayesinde hiç başka bir gücün esiri olmamış Bhutan. Hindistan'ın İngiltere sömürgesi olduğu zamanlarda bile İngilizler bu topraklara ayak basamamış.
Yöneticiler halkı yozlaştıracağını düşündüğü için bu zamana kadar televizyonu sınırlarına sokmamıştı. 1999 yılında fikirleri değiştiğinde Bhutanlıların izlediği ilk şey Fransa'da yapılan Dünya Kupası finali olmuştu.
Bazı gelişmiş ülkelerde bile rastlanmayan bu durum Bhutan hükümeti tarafından halka sağlanıyor. Eğitim çoğunlukla manastırlarda verilse de okuma yazma oranını artırmak için çaba sarf ediliyor. Ayrıca bebek ölümlerinin azaltılması için de sağlık hizmetleri gelişmeye devam ediyor.
Bu davranışla size yemek veren kişiye karşı saygınızı ve minnettarlığınızı göstermiş oluyorsunuz.
Bu tarihe kadar eşcinsellik, yani anayasada kullanılan deyişiyle 'doğal olmayan cinsel aktiviteler' bir yıla kadar hapis cezası ile yargılanıyordu. 2019'dan beri artık eşcinsellik tamamen yasal kabul ediliyor.
Bhutan mitolojisinde ve efsanelerinde önemli rol oynayan okçuluk, milli değer olarak görülüyor.
Yeti'nin ve ona benzer bir yaratık olan 'Mitchum'un Bhutan topraklarında görüldüğüne dair tonlarca yazı ve araştırma bulabilirsiniz. Hatta Yeti'ye ait bir cesedin manastırda saklandığına dair söylentiler dolaşıyor.
Ailelerin ve işlerin başında kadınlar bulunuyor. Çiftliklerden dükkanlara kadar tüm işleri kadınlar yürütüyor ve evlilikten sonra erkekler kadınların evine taşınıyorlar. Sahip olunan mallar da çoğunlukla kadınlara miras bırakılıyor.
Hatta dördüncü kralları Jigme Singye Wangchuck dört kız kardeşle evliydi. Günümüzde bu durum azalmış olsa da yeniden evlenmeler ve boşanmalar hala çok yaygın.
Bunun sebebi de kralın mütevazı ve iyiliksever kişiliğiyle tanınması. 'Halkın Kralı' olarak bilinen Jigme Khesar, vatandaşlarıyla bizzat tanışıyor ve onların sorunlarını ya da ihtiyaçlarını dinliyor.
Acımasız suçların işlendiğine çok nadir rastlanan Bhutan'da bunun sebebi olarak şefkat ve sevgiyi temel alan Budizm öğretisinin yaygın olması gösteriliyor.
Erkeklerin 'gho' kadınların ise 'kira' denilen geleneksel kıyafetleri, okullar ve kamu alanları gibi resmi olan her yerde giymeleri mecburi. Hükümet bu şekilde milli değerlerinin ve kültürlerinin kaybolmasının engellendiğini düşünüyor.
Bu ilginç ülke hakkında siz neler düşünüyorsunuz? Yorumlarınızı bizimle paylaşmayı unutmayın! 👇
Buraya tayin isteyemiyor muyuz?!
Sevsem mi ? yersem mi? bilemedim. Doğaya olan saygıları hiyerarşik( krallığın temsili olması) bir yapının olmaması , bir çok ihtiyacın devlet tarafından ücretsiz verilmesi , kadınların toplumdaki saygınlığı tabi ki takdir edilesi durumlar Ama kendi topraklarındaki hayvanların öldürülmesine karşı çıkıp başka ülkelerden et ithal etmek biraz iki yüzlülük gibi geldi. Sanki ithal edilen etin üretildiği hayvanların canı yok. Çok kişiyle evlenme, bazı yasakların olması eksi yanlar olarak sayılabilir. Görülmesi gereken bir kültür ve doğa ama bizim gibi bir şehirden diğerine geçerken bile iki kere düşündüğümüz bir ülkede zaten görülmesi hayal ötesi.
arsa fiyatları ne durumda acaba