Kutuplarda veya kutuplara yakın yerde yaşayan insanların nasıl hayatlar sürdüğünü az çok görmüşsünüzdür. Peki bu insanlar ne yiyor? Buralara turistik gezi amacıyla gelen misafirler ne yiyor? Hem yerel lezzetlerin hem de dünyanın dört bir yanında bulunan ürünlerin bir araya gelmesiyle ortaya çıkarılan menüleri merak ediyorsanız içeriğimize buyurun. 👇
Bu karlı takımadalarda insandan çok kutup ayısı yaşıyor. Adalarda insan sayısı 2.500 iken 3.000 civarında kutup ayısı bulunuyor. Burayla ilgili birkaç ilginç bilgi vermek istiyoruz. Hava burada epey soğuk ve dışarısı karanlıktır. Kasım ve Şubat ayları arasında Güneş doğmuyor.
2008’de Spitsbergen adasında açılan Norveç Küresel Tohum Deposu’nda şu anda bir milyondan fazla mahsul örneği bulunuyor. Tarımsal geleceğimize hizmet eden bu depodaki numuneler, küresel tohum krizleri yaşanması durumunda insanoğlunun imdadına koşacak.
Bundan önce Svalbard’ı kısaca betimleyecek olursak, buranın insanı adanın şöhretinden sonuna kadar faydalanmakta kararlı. Adaların en merkezî ve kalabalık yerleşim yeri olan Longyearbyen’deki hemen hemen her işletme, kendi türünün dünyanın en kuzeyinde bulunan örneği.
Otantik arktik mutfağında neler olduğuna bakmak için süpermarket, yerel bir restoran ve lüks sayılabilecek bir restoranda neler sunulduğuna bakacağız. Süpermarketle başlayalım. Dünyanın en tepesinde tercih edilen Coop, tahmin edeceğinizden daha geniş bir ürün yelpazesine sahip.
Reyon reyon dolaşırken göze yerel lezzetlerden kurutulmuş ren geyiği eti ve fümelenmiş balina eti çarpıyor. Tuzlu ve biberli ren geyiği jambonu hiç de fena değil. Büyük ve cesur lezzetler beklemek lazım tabii. Streç filme sarılmış sosis gibi dursa da Noel Baba’nın meskenin yakınlarında böyle bir yiyeceğe erişebilmek heyecan verici.
Fotoğraftaki beyefendi, Svalbard’a gidip yemekleri tek tek tadan ve şu anda okuduğunuz çeviri içeriğin yazarı oluyor.
Garip bir tadı var diyorlar. Balık yiyormuşsunuz ama aynı zamanda biftek tadı alıyormuşsunuz gibi. Ayrıca yumuşak ve kolay çiğneniyormuş. Bir de çok tuzluymuş… Süpermarketin kasabının önerdiği Norveç peyniriyle birlikte yiyince inanılmaz lezzetli oluyormuş.
Sevgili yazarımıza afiyet olsun diyoruz.
İşin ilginç tarafı, Longyearbyen’deki restoranların çoğunda dünyanın dört bir yanında bulabileceğiniz türden pizza ve hamburgerlere rastlayabiliyorsunuz. Daha otantik şeyler bekleyenlerin durağı Mary Anne’s Polarigg oluyor.
Bunun nedeni, Svalbard’da Ağustos ile Eylül aylarında açan bir avuç minik bitki, çiçek ve mantar haricinde neredeyse hiçbir şeyin yetişmemesi. Bir de restoranların menüleri, ren geyiği, fok balığa, balina ve a takımadalarda yıl boyunca yuva yapan tek kuş türü olan kış tavuğunun etini içeren yemeklerle dolu.
Aslında adada avcılık oldukça kontrollü. Tüm sakinlerin kişisel tüketim amacıyla yılda bir ren geyiği öldürme hakkı varken, avcılar için bu sınır 25’e kadar çıkabiliyor. Kısacası Svalbard’da avlanan her şey Svalbard’da yeniyor.
Fok balığı eti ise mekânın spesiyaliymiş. Çalışanların dediğine göre buradaki fok balığı eti dünyanın geri kalanından daha farklı bir tada sahip. Bunun nedeni ise Norveç ve Grönland'da balıkla beslenirken burada kabuklu deniz canlılarını yemeleri. Bu yüzden de etleri biraz daha sert ve acı bir tada sahip olup balina etini andırıyormuş.
Buranın aşçıbaşısı menüyü her üç ayda bir değiştirerek müşteri çekmeye çalışıyormuş. Her türlü ren geyiği yeniyor ama. Mesela, dondurulmuş kremalı mantar üzerinde servis edilen fümelenmiş ren geyiği etli tatlı var. Aşçı mantarları bir ay önce bizzat toplamış. Kalan sebzeler ise Norveç’ten sipariş edilmiş. Gelmeleri de yaklaşık 1 ay sürmüş.
Fotoğrafları merak etmişsinizdir. Instagram hesaplarını şöyle buyurun.
Burada ne pişiyorsa, insanlar ne yiyorsa o diyor kısacası. Çeşitlilik az olabilir ama bu sayede aşçılar yaratıcılıklarını zorluyor. Svalbard’ın geleneksel yemekleri yalnızca takımadalarda bulunuyor. Başka yerlere ihraç etmek isteyen çıkmamış.
Mesela bir başka yemekte dürüm ren geyiği etine sarılmış etli bir meze var. Tabakta kurutulmuş deniz yosunları ve somon havyarı bulunurken yanında da rendelenmiş geyik bacak etiyle doldurulmuş ekmek ve tereyağı geliyor.
Bunun nedeni de buranın halkının balina eti yiyebilmesi için balina avlayan tek avcının hayvanları avlamak için dinamit kullanması, aşçının da bu yönteme olumsuz bakması. Sevgili yazarımız aşçıya Svalbard mutfağını üç kelimeyle tarif etmesini söylediğinde, “Zorlayıcı, sınırlayıcı ve özgürleştirici.” demiş.
Bu takımada ve restoranlarında servis edilen yemekler hakkında ne düşünüyorsunuz? Yorumlarda bizimle paylaşın.
Onedio sponsor olsa da gitsek, deneyimlerimizi bizde yazsak.
O ortalardaki balina eti 47 Kron - 73,83 TL'ye denk geliyor ki düşünün Norveç Parası aşırı değerli bir para birimi. Suyun şişesi 25 TL falan yani. Biz burada aynı paraya artık tavuk zor alıyoruz. Ayrıca o minnacık yerdeki restoranın bile kalitesine, hizmetine ve sunumuna bakar mısınız? Biz de bir çok şehrin en iyi restoranında bile şu ortamı göremezsiniz.
Youtube’da takip ettiğim bir kanal vardı, genç bir çift orada yaşıyordu. Dünya’nın en kuzeyindeki küçücük bir kasabada bile çok iyi yaşam standartlarını görünce insan epey bir şey sorguluyor