'Uzun Çarşı 49 numara. Bugün artık bir efsaneye dönüşen, Gaziantep’in en eski lezzet mekanı İmam Çağdaş’ın 1887’den günümüze uzanan asırlık öyküsünün adresi. Bu adreste, baklavanın ve kebabın en iyisi üretiliyor. Bu mekanda üretilen lezzetler, sınır ötesi anlamlar taşıyor. Bir asrın ötesine geçen sürede mekanları da değişmemiş, titizlikleri de…
İmam Çağdaş’ın tarihi 1887 yılına uzanır. Halep’ten gelen Hacı Hüseyin Efendi (Çağdaş) kentin 34’üncü esnafı olarak Maarif’te bir dükkan açar. Daha sonra Gaziantep Kalesi’nin yerleşim alanı olarak ihtiyaca cevap vermemesi üzerine çevrede birçok han yapılır ve kentin ilk çarşısı olan Uzun Çarşı kentin merkezi olur. Hacı Hüseyin Efendi’de 1898 yılında Uzun Çarşı’ya taşınır. Hacı Hüseyin Efendi’den sonra işi devralan ve müesseseye ismini veren İmam Usta, vefat ettiği 1964 yılına kadar lezzet merkezi olma geleneğini sürdürür. İmam Usta’dan sonra da oğlu Talat Çağdaş bayrağı devralır. Bugün asırlık aile şirketini, babası İmam Usta’nın titizliği ile Talat Çağdaş ve oğlu Burhan Çağdaş birlikte yaşatıyor.
İşe yeni başlamış gibi taze bir heyecan ve lezzet üretmenin mutluluğu ile öğleye kadar önlüklerini giyip, baklavaya şerbet veriyor sonra da müşterileriyle yakından ilgileniyor, sohbet ediyorlar.
İmam Çağdaş’ın efsanevi lezzetlerini Gaziantep’e yolu düşüp de tatmayan hemen hemen yok gibidir. Kalaylı bakır çanak içindeki ayranı kaşıkla içip, kebap ve baklavanın en dayanılmaz lezzetini zihninize kazıdıktan sonra, o güne kadar bildiğiniz tüm lezzetleri yeniden gözden geçirirsiniz. Ve bu mekân sonraki zamanlarda hep aklınızda kalır, sizi hep kendine çeker.
Gaziantep’te bir fenomen haline gelen İmam Çağdaş’ın duvarında asılı olan ”Kebaplarımız koyun etindendir” levhası da bir başka farklılığı vurgulamak isteyen gurur ifadesi gibidir.
Aynı zamanda koca bir baklava imalathanesi olan bu mekandan, her gün üzerlerinde İstanbul, Ankara, İskenderun ve daha nice kentin adresleri yazılı olan üç kiloluk baklava tepsileri, otobüslerle, hala o lezzeti unutamayan müşterileri için yola çıkar. Yıllardır süregelen bir alışkanlık, ayrı bir hizmettir bu İmam Çağdaş için. Bu müşteriler arasında Cumhurbaşkanları, ünlü siyasetçiler, yabancı büyükelçiler, sanatçılar, yazarlar da vardır.
İmam Çağdaş’ın baklava lezzeti, sınır ötesine Almanya ve ABD’ye de ulaşır. Ancak dış talep, Gaziantep’ten yurt dışına sefer yapılmadığı için karşılanamaz. Küba lideri Fidel Castro bile milletvekillerinin gezisi sırasında Çağdaş’ın ürünlerinden tatma imkanı bulur.
Kültür Bakanlığı’nın isteği ile Kuveyt ve Bahreyn’de açılan fuarlara da katılır ve büyük ilgi görürler.
En eski aile şirketinin 1870 yılında kurulduğu ve bugün ancak 4. jenerasyona ulaştığı ülkemizde, İmam Çağdaş en eski 4-5 şirket arasına girerek başka bir unvanı da elinde tutuyor. İmam Çağdaş’ın varlığını bugünlere kadar sürdürebilmesinde kültüre uygun bir pazarda yer almasının şüphesiz önemli bir etkisi var. Ancak asıl sır İmam Usta’nın oğlu Talat Çağdaş’ın şu sözlerinde yatıyor olsa gerek !
Kebap ve baklava geleneğinde kaliteden ödün vermemek işin esasıdır. Babamın bir sözü vardı: ‘Bir insanın aklını, gözünü kandırabilirsin, ama ağzını asla’.”
uludag kebab doneri abarti bence
yalan dolan isler kendi adamlarini yuceltiyorlar turkiyeden en az 20-30 restoran girmeliydi
Uludağ kebapçısı hiç de öyle abartılacak bir kebap sunmuyor. İskender kebap denince benim favorim kesinlikle Sönmezdeki İskender kebapçıdır.