Dünyada En Çok Okunan Romanlardan Biri Olan 'İki Şehrin Hikayesi'nden 18 Anlamlı Alıntı

İki Şehrin Hikayesi, Charles Dickens'ın 1859 yılında gazetelerde yayınlanmak üzere yazdığı, konusu Fransız Devrimi esnasında ve öncesinde Paris ve Londra'da geçen romandır. 200 milyonun üzerindeki satışı ile tüm zamanların en meşhur edebiyat eserleri arasında yer alan kitap aynı zamanda en çok okunan kitaplardan da birisidir. 

İki Şehrin Hikayesi romanından derlediğimiz en anlamlı alıntılar sizlerle...

#1

'Elinizden geleni yapın. Hayatı bazen boşa harcıyor olsak dahi, uğraşmaya değer.'

#2

'Söylediklerin, göz zevki olmayan birinin yaptığım bir tablo ya da müzik kulağı olmayan birinin yaptığım bir beste hakkında fikir beyan etmesinden daha fazla sıkmıyor canımı.'

#3

'Uçamayan bir kuş sürüsü gösterseler ve tüylerini yolmanı isteseler en güzel tüylüsünden başlamaz mıydın?'

#4

'En iyi zamanlardı; en kötü zamanlardı. Bilgelik çağıydı; ahmaklık çağıydı. İnanç dönemiydi; şüphecilik dönemiydi. Aydınlığın mevsimiydi; karanlığın mevsimiydi. Umut baharıydı; umutsuzluk kışıydı. Öncemizde her şeyimiz vardı; öncemizde hiçbir şeyimiz yoktu. Hepimiz doğrudan cennete gidiyorduk; hepimiz doğrudan cehenneme gidiyorduk. Kısacası o dönem de bugünkü gibiydi; öyle ki, dönemin en gürültücü yetkililerinden kimileri, hem iyisi hem de kötüsü için 'en' ile başlayan karşılaştırmalarda ısrarcıydılar.'

#5

'Evet biliyorum ki, az zaman kaldı. Geliyor. Şimdi yolda. Bunu hissedebiliyorum. Hiç durmuyor. Geriye de gitmiyor. Sürekli ilerliyor. Şu içinde bulunduğumuz dünyaya bak. Her şey aynı mı kalacak sanıyorsun? Bu gerçekten de çok komik.'

#6

'Bense hayatta olduğumu unutmak istiyorum. Dünyada olmak bana bir fayda sağlamıyor, benim de dünyaya pek faydalı olduğum söylenemez.'

#7

'Varolmamış düş ürünü hastalıklara güzel ilaçlar yaparak bol paralar kazanmış doktorlar, Senyör'ün odalarındaki soylu hastalarına gülümsüyorlardı.'

#8

'İnsan denen varlığın bir diğeri için gizem ve sırlarla dolu olduğu, yadsınamayacak bir gerçek. Geceleyin büyük bir şehre girdiğimde, bir düşünce kaplar içimi. Yan yana kümelenmiş karanlık her ev, kendi sırrını barındırır içinde. Her evin her odasında ayrı bir sır vardır. Ve oradaki yüz binlerce göğüste çarpan yürekler, en yakınındaki için bile bir sırdır!'

#9

'Tüm bunların sahibi ben olsaydım, binlerce zavallı insana bağışlardım. Belki o zaman gelecek nesiller daha az acı çekerlerdi.'

#10

'Bizi hep soyarlar zaten. Vergi alıp dururlar, ama vicdanları hiç sızlamaz. Hiç para almadan yanlarında çalışmak zorundayız. Buğdayımızı onların değirmeninde döveriz, zaten azıcık olan buğdayımızı da besledikleri kuşlara vermemiz emredilir bize. Öyle kötü durumdayız ki, yaşamasak daha iyi. Babam bu dünyaya çocuk getirmenin yanlış olduğunu söylerdi, haklıymış...'

#11

'Ortalık cehennem gibiydi. Sinekler içleri kırmızıyla yıkanmış bardaklara yapışıyor, sonra içine düşüp ölüyorlardı, ama bazı sineklerin ölmesi diğerlerini hiç mi hiç etkilemiyordu. Onlar neşeli uçuşlarına devam ederken sonlarının diğer sineklere benzeyeceğini düşünmüyorlardı bile. Sinekler tıpkı saraydaki soylular gibiydi.'

#12

'Yüzünüzle gururlanmaya kalkmayın. Çünkü sonradan nasıl bir hale geleceğini bilemezsiniz.'

#13

'Aslında cenazeler Jerry'e çok ilginç gelirdi, bankanın önünden geçen cenazeler onu heyecanlandırırdı; o yüzden, bu cenaze de onun ilgisini çekmişti. Cenaze alayının ilk kişisine, 'Baksana dostum! Ne varmış?' diye sordu. 'Ne bileyim ben yahu?' dedi adam. Ardından da yuh çekmeye devam etti. Jerry bu kez ardından gelene sordu: 'Bu kimin cenazesi?' 'Bilmiyorum,' dedi adam, ama yuhalamaya devam etti.'

#14

'İnsanlar bazen karşısındakilere kalben uzak oldukları için anlamakta güçlük çekerler. Bazen her ne kadar karşımızdakine yakın olsak bile, duygularını bilmediğimiz olabilir.'

#15

'Her şeyi unutmayı, çalışmayı, hayata tutunmayı öyle çok isterdim ki! Ama tüm bunlar hayaldi, boş ve asla gerçek olmayacak hayaller. Yalnızca var oldukları zaman beni mutlu eden hayallerdi.'

#16

'Yaşayabilmek için her şey vardı önümüzde ve yaşayabilmek için önümüzde hiçbir şey yoktu.'

#17

'Senin zayıf tarafın şu: Cesaretini sürdürmek için kurbanlarını ve fırsatları görme ihtiyacı hissediyorsun. Oysa hep tetikte olmalısın. Zamanı gelince kaplan kesilip şeytan olmalısın. Ama o zamanı beklerken kaplan ve şeytanı içinde zincirli tutmalısın, kimseye göstermeden. Ve her zaman her şeye hazırlıklı olarak...'

#18

'Soğuğun, açlığın, cehaletin, pisliğin havasıydı bu. Mahalledekiler birbirlerine benziyordu. Gençlerin yüzü yaşlılarınkiyle aynıydı. Çocuklar acının ses verdiği birer cüce gibiydiler. Hem küçük hem büyük, herkeste aynı şey vardı 'Açlık'. Açlık her canlının alın yazısı gibiydi, tüm duyguyu, isteği bastırmıştı açlık illeti. Köhnemiş evler, ipte asılı paçavra giysiler bile şikayetçiydi açlıktan. Açlık, dumanı tütmeyen bacaların üstüne yuva yapmış, ekmeğin kırıntısı bile bulunmayan fırınları işgal etmişti. Çürümüş etlerden yapılan sucukları satan bakkalın adı da açlıktı.'

Popüler İçerikler

Çanakkale'de AK Partili Belediyenin Tepki Çeken Atatürk Afişi Kaldırıldı!
Narin Güran'ın Babası Arif Güran İlk Mahkeme Sonrası Konuştu: "Kızımı Nevzat Bahtiyar Katletti"
Fernando Muslera, Jose Mourinho'yu Hedef Aldı: "İstemiyorsa Gidebilir"
YORUMLAR
20.07.2016

eger sonuna benim kadar aglayıp bolca kufur ettiyseniz sizde bendensiniz

20.07.2016

değiliz :D ama ağladığımız doğrudur

21.07.2016

Charles Dickens iyidir..

23.07.2016

En sıkıcı kitapları bile başladıysam bitirmeliyim diye okumak gibi bir takıntım olmasına rağmen bu kitaba tahammül edememiştim. Yarım bıraktığım belki de tek kitap. Kitaptan alıntılan bu basit sözlerden haklılığımı tekrar hatırlamış oldum.

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ