Dünyanın en zengin ve en başarılı iki futbol kulübünün mücadelesi, sportif mücadelenin çok ötesindedir. Sadece İspanya'nın en büyük iki şehrinin mücadelesi de değildir üstelik. Bir yanda İspanyol milliyetçiliğinin temsilcisi Real Madrid, diğer yanda Katalan kimliğinin temsilcisi Barcelona vardır.
Bu rekabetin ilk yılları sayılabilecek 1930'lu yıllarda Barcelona, Madrid merkezli baskıcı yönetime olan muhalefeti ile tanınmıştır. Franco diktatörlüğü yıllarında Barcelona kulübüne transfer olmak veya kulüp üyeliğine girmek rejime olan muhalefeti göstermenin de bir yolu olarak kabul edilmekteydi.
Bu dönemde Barcelona başkanı Josep Sunyol, Franco askerleri tarafından öldürülmüştür. Tarihçilere ve yazarlara göre El Clásico, 'İspanya İç Savaşı'nın başlangıcı' olarak belirtmiştir.
İspanya'da ilk sosyalist partinin Madrid'de kurulmuş olmasına rağmen, ülkenin modern tarihindeki tüm fikir akımları cumhuriyetçilik, federalizm, anarşizm, sendikalizm ve komünizm gibi Katalonya bölgesinin Barselona şehrinde gelişmiştir.
Miguel Primo de Rivera ve Francisco Franco'nun diktatörlük döneminde tüm etnik unsurlara karşı baskıcı bir politika izlenmiştir. Bu politika karşısında muhalefetin en büyük simgesi olan FC Barcelona ise 'més que un club' (Bir kulüpten daha fazlası) adıyla anılmaya başlanmıştır.
Günümüzde dahi birçokları tarafından Real Madrid, Franco'nun, muhafazakârlığın ve sağ siyasetin temsilcisi; Barcelona ise isyanın, direnişin ve sol siyasetin temsilcisi olarak kabul edilmektedir.
İki kulübün aralarındaki rekabette son 10 yıla kadar belirgin bir Real Madrid üstünlüğü varken, Barcelona (şampiyonluk sayısında hâlâ geride olmasına karşın) son 10 yılda hem İspanya hem Avrupa'da kazandığı başarılarla rekabette dengeyi sağlamıştır.
'El Clasico'nun günümüzdeki en önemli futbol olaylarının başında geldiğini kolaylıkla söyleyebiliriz.
Türkiye'de emekçi sınıfın takımı Beşiktaş'tır.
TRABZON - MERKEZ HAKEM KURULU
AdanaDemirSpor - Adanaspor derbisi içinde bir bonus rica edicem ltfn. :)