Dünyanın En Büyük 25 Derbisi ve Aralarındaki Rekabetin Muhtemelen Bilmediğiniz Öyküleri

Futbol, dünyanın en çok sevilen, en çok izlenen, en çok konuşulan sporu. Birçoğumuz tuttuğumuz takımın zaferleri ile coşuyor; mağlubiyetleri ile kahroluyoruz. Bu durumu canlı tutan ise hiç şüphesiz büyük rekabetler. 

İşte bu yüzden, bize çok farklı duyguları aynı anda tattırabilen, tüm dünyadan en önemli 25 derbiyi ve aralarındaki rekabetin öyküsünü sizler için bir araya getirdik.  

Not: 'Derbi' sözcüğü dar anlamda aynı şehrin takımları arasındaki mücadele anlamında değil; geniş anlamda bölgesel maçları ve büyük maçları da kapsayacak şekilde kullanılmıştır. 

25. Asker, Polise Karşı: Steaua Bükreş - Dinamo Bükreş

Romanya'nın en başarılı ve en çok taraftarı bulunan ve 'Romanya'nın Ezelî Derbisi' olarak bilinen Steaua Bükreş - Dinamo Bükreş derbisinin tarihi her iki külübün kurulduğu Romanya'nın komünist dönemine (1940'ların sonu) kadar uzanıyor. 

20 yılı aşkın bir süre Romanya Devlet Başkanlığı yapan Nikolay Çavuşesku, devrildiği tarihe kadar Romanya futbolu üzerindeki baskısı ve tehdit, şantaj, şike gibi uygulamalarıyla sürekli etkili oldu. Bu dönemde Çavuşesku’nun ve ordunun desteklediği Steaua, polisin ve muhaliflerin desteklediği Dinamo ile arasındaki farkı açtı.

Bu rekabetteki en unutulmaz olaylardan biri 1988 yılında 1-1 biten kupa finalinde ofsayt olarak iptal edilen golün Çavuşesku tarafından geçerli sayılarak maçın 2-1 Steaua lehine galibiyetle sonuçlanmasıydı.

İşi daha da ilginç kılan o dönemde Dinamo’nun başında yakından tanıdığımız Mircea Lucescu’nun bulunmasıydı. 

Luce, Beşiktaş’ın ligin ilk yarısını 11 puan önde kapatıp, şampiyonluğu kaybettiği 2003-2004 sezonunda “Türkiye’deki futbol düzeni Çavuşesku Romanya’sını hatırlatıyor”, demiş ve sezon sonunda Türkiye’den ayrılmıştı.

24. Halkın Takımı vs Ordunun Takımı: Spartak Moskova - CSKA Moskova

Rusya'daki mücadelede de ordunun belirgin bir rolü var. CSKA bir dönem ordunun takımı olarak bilinirdi. Bu durumun haklı sebepleri vardı çünkü; Rusya Savunma Bakanlığı, CSKA'nın hissedarlarındandı. 

Daha sonra bu hisseler Chelsea'nin sahibi Rus milyarder Roman Abramoviç tarafından satın alındı. Buna karşı Spartak ise 'halkın takımı' olarak bilinir. 

Her ikisi de Rusya'nın en başarılı takımlarıdır. Spartak (Sovyet Dönemi de dahil) en çok şampiyonluğu bulunan takımdır. Hemen ardından CSKA gelmektedir. Ancak Spartak son dönemde CSKA'nın güçlü finansmanından dolayı rekabette geride kalmıştır.

23. Bask Derbisi: Athletic Bilbao - Real Sociedad

tinypic.com

Baskça 'Euskal Derbia' olarak bilinen Bask derbisinde taraflar Real Sociedad ve Athletic Bilbao'dur. Derbi Bask Bölgesi'sindeki iki şehrin arasındaki rekabete dayanır. 

İki takım arasında ise oyuncu tercihleri açısından bariz bir fark bulunmaktadır. Real Madrid ve Barcelona ile birlikte İspanya'da ligden düşmeyen 3 takımdan biri olan Athletic Bilbao kuruluşundan itibaren Bask olmayan hiçbir oyuncuyu oynatmamıştır. 

İspanya vatandaşı olmayan ve Fransa Milli Takımı'nda oynayan Lizarazu gibi oyuncular ise Fransa'nın Bask Bölgesi'ndendir. Kulüp bu ırkçı politikası nedeniyle kimilerinin hayranlığını kazanırken, kimileri ise ciddi eleştiriler getirmektedir. 

Real Sociedad ise İspanyol ve diğer yabancı futbolcuları en başından beri kadrosundan bulundurmaktadır. 

Birçok derbinin aksine, maçlar tamamen dostluk içinde geçer, taraftarlar maçları birlikte izler ve eğlenirler.

22. "Le Classique": Paris Saint Germain - Marsilya (Olympique de Marseille)

Birçok derbinin aksine, coğrafî yakınlığın getirdiği bir rekabetin ürünü değildir. Fransa’nın siyasal merkezi ve başkenti olduğu kadar, ekonomi, kültür ve moda başkenti de olan Paris’in zengin sınıflarına karşı, liman kenti Marsilya’nın işçi sınıfının; kuzeye karşı güneyin mücadelesidir.

21. "Derbi Sevillano": Sevilla - Real Betis

İspanya'nın Endülüs Bölgesi'nin Seville şehrinin iki takımı Sevilla ve Real Betis, futbol dünyasında görülen iç bölünmelerden birinin sonucu. 

1905 yılında kurulan Sevilla'nın ardından 1907 yılında  'Sevilla Balompié' isimli şehrin ikinci takımı kurulur. Aynı yıl Sevilla'dan kopan bir grup Betis'i kurar. 

1914 yılında birleşen bu iki kulüp Real Betis Balompié adını alır. Rekabet 1915 yılında başlar ve o dönemden beri İspanya'nın en tutkulu derbilerinden biri olarak bilinir.

20. "Der Klassiker": Bayern Münih - Borussia Dortmund

Almanya'nın 'Clasico'su olarak bilinen mücadele görece yenidir. Esas olarak 90'lı yıllarda başlamıştır. Bundesliga'nın en başarılı bu iki takımının rekabeti tamamen sportif başarıya dayanır.

19. Manchester Derbisi: Manchester United - Manchester City

1881 yılında başlayan derbi son yıllara kadar United'ın ezici üstünlüğü ile geçti. Ancak Arap sermayesinin City'e girmesinden bu yana bu rekabet kızıştı ve bundan sonra daha da artacak gibi görünüyor.

18. Palmeiras - Corinthians

Brezilya'nın Sao Paulo kentinin rekabeti bir aile için ayrılığa dayanıyor. Corinthians'tan ayrılan bir grup üye Palmeiras'ı kuruyor ve ezelî rekabetin temeli atılıyor.

17. Orta Doğu ve Kuzey Afrika'nın En Şiddetli Mücadelesi: Al Ahly - Zamalek

Kahire Derbisi, sadece bu şehrin ve hatta Mısır'ın değil, tüm Orta Doğu ve Kuzey Afrika'nın en önemli spor olayı kabul ediliyor. Rekabet ise 1917 yılına kadar uzanıyor. 

Al Ahly İngiliz sömürgeciliğine karşı direnen, işgal öncesinin kırmızı renklerini giyen, kendilerini işgale direnen ve milliyetçi olarak görenlerin takımı. 

Zamalek ise beyaz giyen, yabancıların (İngiliz diyebiliriz) ve takım olarak kabul edildi. Aynı zamanda nefret edilen Kral Faruk'un ve dolayısıyla onun yerli ve yabancı müttefiklerinin kulübü oldu.

16. Fla - Flu Derbisi: Flamengo - Fluminense

Bir başka aile içi parçalanma daha: Rekabet 1911 yılında bir grup Fluminense'li futbolcunun Flamengo Spor Kulübü'nün futbol şubesini kurmasına uzanıyor.

15. Kuzey Londra Derbisi: Arsenal - Tottenham Hotspur

İlk karşılaşma 1887 tarihinde olmasına karşın Kuzey Londra Derbisi'nin ezelî bir hâle dönüşmesi 1970'li yıllara dayanıyor. 

Bu dönemdeki bazı maçlar ve Tottenham taraftarlarına yönelik kullanılan 'Yahudi' sıfatı rekabeti sertleştirmiş durumda.

14. "De Klassieker": Ajax - Feyenoord

Hollanda'nın en büyük futbol rekabeti olan mücadele Amsterdam takımı Ajax ile Rotterdam takımı Feyenoord arasındadır. Taraftarlar arasında cinayetle sonuçlanacak denli büyük olaylar yaşanmıştır.

Aradaki rekabet hem iki şehrin rekabetine hem de siyasal nedenlere dayanmaktadır. Hollanda'nın en büyük iki kentinin ekonomik mücadelesinin yanı sıra Amsterdam'ın özgürlükçü yönü ağır basarken, Rotterdam ise sağ ve muhafazakâr yönüyle bilinir.

Ajax, medyadaki ağırlığı, Hollandalı ünlülerin daha çok Ajax taraftarı olması sebebiyle, kendilerini daha 'gerçek' taraftarlar olarak gören Feyenoord'lular tarafından sevilmez.

13. Lizbon Derbisi: Benfica - Sporting Lizbon

Lizbon Derbisi ya da Başkent Derbisi'nin tarihi 1907 yılına gidiyor: 8 Benficalı oyuncu daha iyi yaşam ve çalışma koşulları elde etmek için Sporting'e geçiyor ve ezelî rekabet başlıyor. 

Sporting taraftarları genellikle zengin sınıfların takımı olarak bilinirken, Benfica daha çok çalışan sınıfların takımı olarak biliniyor. 

Rekabeti tetikleyen bir diğer unsur ise yakınlık. Kulüp merkezleri arasındaki mesafe sadece 3 km ve statlar neredeyse karşı karşıya.

12. "Merseyside Derbisi": Liverpool - Everton

doublepivotdotnet.files.wordpress.com

Liverpool şehrinin en başarılı ve büyük iki kulübü Liverpool ve Everton arasındaki Merseyside olarak bilinen derbinin 1892 yılından günümüze dek süregelen uzun ve ilginç bir tarihi var.

Liverpool kentinin büyük bira üreticilerinden biri bugün Liverpool'un maçlarını oynadığı Anfield Road'u satın almış ve burada Everton kulübünü kurmuş. Takım büyük bir ilgi ile karşılanmış. 

Ancak daha sonra kulüpte tek adam olmak istemesine yönetim kurulundan itirazlar olunca, Everton'u buradan kovarak, Liverpool'u kurmuş. Everton ise bugünkü Goodison Park'ın bulunduğu yerin yolunu tutmuş.

Genellikle Liverpool liman işçilerinin, Everton ise zengin muhafazakârların takımı olarak görülmesine karşın, yapılan sosyolojik araştırmalar bu iddiayı tam olarak doğrulamamaktadır. Her iki takım da her sosyal sınıftan taraftara sahiptir.

11. Ruhr Derbisi: Borussia Dortmund - Schalke 04

Ruhr Havzası'nda bulunan Dortmund ve Gelsenkirchen şehirlerinin en büyük takımları olan Borussia Dortmund ve Schalke 04 arasındaki Ruhr derbisi ya da 'Revierderby' olarak bilinen mücadele 1925 yılına dayanıyor. 

Almanya'nın kömür madenlerinin bulunduğu bir bölge olan Ruhr Havzası'nın her iki takımı da işçilerin, emekçilerin takımı olma özelliğine sahip. 

Bu duruma karşın her iki takımda birbirlerini en önemli rakip olarak görüyorlar.

10. İngiltere'nin Kuzey Batı Derbisi: Liverpool - Manchester United

Temsil ettikleri iki büyük şehrin bölgesel yakınlığı, tarihi, ekonomik ve endüstriyel rekabet hem İngiltere hem Avrupa'daki başarılarının birbirlerine yakın düzeyde olması nedeniyle, oyuncular, taraftarlar ve medya nezdinde Liverpool - Manchester United maçı İngiltere'deki tüm diğer derbi mücadelelerinden önemli kabul edilmektedir. 

Bu iki takım İngiltere'nin en başarılı iki kulübüdür ve Man. United'ın efsane teknik direktörü Sir Alex Ferguson'a göre kariyerindeki en büyük başarı 'Liverpool'u geride bırakmış olmasıdır'. (Man. United'ın 20, Liverpool'un 18 şampiyonluğu var).  

Her ne kadar Liverpool uzun süredir şampiyon olamasa da mücadele canlılığını yitirmeden sürmektedir.

9. "Derby della Madonnina": AC Milan - Internazionale (Inter Milan)

'Derby della Madonnina' yani 'Küçük Bakire Meryem Derbisi' olarak da bilinen Milano Derbisi, bu ismi Milano Katedrali'ndeki Hz. Meryem heykelinden alır. Milano Derbisi dünyanın en çok izlenen derbi mücadelelerinden biridir. 

Bu derbinin doğuşu da kulüp içi muhalefete dayanır. AC Milan, 1899 yılında, İngiliz göçmeni bir grup tarafından kurulmuştur. Ancak daha sonra bazı memnuniyetsiz üyeler, yabancı oyuncu oynatılmamasını eleştirerek kulüpten ayrılırlar.

Internazionale (İtalyanca uluslararası demek) adını verdikleri kulübün amacı, Milan'a karşı yabancı oyuncu oynatabildikleri rakip bir kulüp olmaktı. 

Günümüzde her iki kulübün de bünyesinde İtalyan oyunculardan çok yabancı oyuncular bulunmaktadır.

8. Kralcılar, Cumhuriyetçilere Karşı: Real Madrid - Atletico Madrid

Madrid Derbisi tarafları Los Indios (Kızılderililer) olarak bilinen Atletico Madrid, Los Blancos (Beyazlar), olarak bilinen Real Madrid arasında geleneksel bir düşmanlık vardır. 

Real Madrid hem Kral hem Franco Dönemi'nde düzenin savunucusu olarak bilinirken, Atletico bu düzene isyanın takımı olarak bilinir.

Aslında hikâyenin başlangıcına döndüğümüzde ilginç bir durum ile karşılaşırız: Franco Dönemi'nin başlarında rejim ve ordu tarafından tercih edilen takım Atletico iken, Real'in Avrupa Şampiyonluğu ile birlikte bu ilgi 1950'lerden itibaren Real'e yönelir. 

Bu tarihten itibaren Atletico işçi sınıfı kulübü olarak, isyan duygusu ile karakterize edilmiştir; Real Madrid ise her zaman kurulu düzenin takımı olarak nitelenmiştir. 

Daha çok cumhuriyetçilerin ve solcuların takımı olarak kabul edilen ve kurucuları arasında Baskların olduğu Atletico'ya göre Real 'hükumetin takımı'dır ve 'ülkenin utancıdır'. (Bu arada Madrid'in asıl 'solcu' takımı Rayo Vallecano'dur.)

Madrid Derbisinde Real'in ezici üstünlüğü bulunmaktadır.

7. Mussolini Dönemine Dayanan Rekabet: AS Roma - SS Lazio

'The Derby della Capitale' yani başkent derbisi İtalya'da tansiyonu en yüksek derbi mücadelesidir.  

Genellikle Lazio, faşist diktatör Benito Mussolini'nin takımı, Roma ise ona muhaliflerin takımı olarak bilinir ancak bu yanlıştır. Bu karışıklık Mussolini'nin Lazio'nun maçlarını izlemesinden ve Lazio'nun ırkçı tutumundan ileri gelmektedir. 

Hikâyenin aslı ise şöyledir: Roma 1927 yılında Mussolini'nin emriyle, Juventus, Milan ve Inter gibi kuzey takımlarına karşı güçlü bir Roma takımı kurulmasını istemesiyle ve bunun üzerine Roman, Alba-Audace ve Fortitudo isimli takımların birleşmesi sonucunda kurulur. 

Giorgio Vaccaro isimli bir başka faşist generalin nüfuzu sayesinde Lazio bu birleşmeye direnir ve bu iki kulüp arasında büyük bir rekabet başlar. 

Zaman içinde Roma, göçmenlerin ve solcuların desteklediği bir takıma dönüşürken, Lazio ırkçı tavrını sürdürür. Kadrosunda çok uzun yıllar siyahi oyuncu bulundurmaz. Lazio taraftarları, rakip takımdaki siyahi oyunculara ırkçı söylem ve davranışlarda bulunur. Lazio'nun efsane oyuncusu Paolo Di Canio 'Nazi selamı' yapması ile ünlüdür. 

Lazio taraftarlarına göre 'Roma, Yahudilerin desteklediği zenci takımıdır.' Rakiplerine, 'Auschwitz sizin şehriniz, fırınlar eviniz', derler Yahudi soykırımını anımsatarak.

Dolayısıyla bu derbinin temelinde çok yoğun ideolojik ve siyasi bir rekabet vardır.

6. "Bütün Savaşların Anası": Panathinaikos - Olympiakos

Panathinaikos -Olympiakos derbisi, 'Bütün Savaşların Anası', 'Ezelî Düşmanların Derbisi', olarak bilinen Attika Derbisidir. 

Yunanistan'ın Attika Bölgesi'nin en büyük iki şehri Atina (Panathinaikos) ve Pire (Olympiakos) temsilcileridirler. 

Mücadele Pire şehrinin, Atina'nın liman bölgesi olması ve iki şehir merkezinin birbirine sadece 12 km uzaklıkta olması sebebiyle çoğunlukla Atina Derbisi olarak da adlandırılır. 

Bu iki üst düzey Yunan kulübü arasındaki rekabet, bazı sosyal, kültürel ve bölgesel farklılıklar açısından izlenebilmektedir. 

1908 yılında kurulan Panathinaikos, Atina'nın şehir merkezinden gelir ve Yunan başkentinin yüksek sınıfa mensup kesiminin klasik temsilcisi olarak kabul edilir.  

Olympiakos ise 1925 yılında kurulmuştur ve yukarıda da bahsettiğimiz gibi Atina limanı olarak da kabul edilen Pire'den gelmektedir ve daha çok işçi ve emekçi kesimlerin temsilcisi olarak kabul edilmektedir. 

Pana taraftarları kazandığı başarılarla alt sınıfları küçümserken, Olympiakos ise zengin züppeliğine ve sosyal adaletsizliğe karşı Yunanistan'ın farklı bölgelerindeki emekçilerin desteğini kazanmıştır. 

İki takım arasındaki mücadeleler dünyanın en sert ve en olaylı kabul edilen maçlarına sahne olmaktadır.

5. Milliyetçiler, Komünistlere Karşı: Partizan Belgrad - Kızıl Yıldız Belgrad

Partizan ve Kızıl Yıldız arasındaki rekabet 2. Dünya Savaşı sonrası komünist Yugoslavya dönemine dayanmaktadır. Kızıl Yıldız 'Anti- Faşist Birleşik Gençlik İttifakı' isimli siyasi oluşumun takımı olarak Mart 1945 tarihinde kurulmuştur. 

Partizan ise birkaç ay sonra, Ekim 1945'te 'Yugoslav Halk Ordusu'nun spor derneği olarak kuruldu.

Saha içinde ve saha dışında çok çeşitli olayların yaşandığı Belgrad Derbisi, dünyanın en şiddetli derbilerinden biri olarak kabul edilmektedir.

Not: Bu arada yeri gelmişken ilginç bir bilgi verelim: Kızıl Yıldız'ın futbol ve diğer spor branşlarındaki takımlarının taraftarları 'delije' sözcüğü ile adlandırılır. Bu sözcük 'delija' sözcüğünün çoğuludur ki, Osmanlı Dönemi'nde Sırpçaya girmiş, Türkçe 'deli' sözcüğünden kaynaklanmaktadır. 

Sırpçada cesur, güçlü, yakışıklı, genç erkek anlamına gelmektedir ve İngilizceye 'heroes' (kahramanlar) olarak çevrilmektedir.  

4. Kıtalararası Derbi: Fenerbahçe - Galatasaray

Asya ve Avrupa'yı birbirine bağlayan İstanbul'un iki yakasının iki büyük takımı, Fenerbahçe ve Galatasaray'ın rekabeti tam 106 yıl öncesine dayanıyor.

İki kulüp arasında din, mezhep ve ırk ayrımı olmaksızın büyüyen rekabet, tüm ülke gündemini meşgul edebiliyor ve siyasi ve ekonomik sıkıntıları bile bir anda unutturuyor.

Fenerbahçe ile Galatasaray arasındaki rekabetin tarihteki tozlu sayfalarını çevirdiğimizde bugünkü gerginliklerin hayli uzağında, centilmenlik öyküleri bulunuyor. 

O günleri yeniden görebilmek dileğiyle...

3. Mezhep Çatışması: Celtic - Glasgow Rangers

Futboldaki en ateşli rekabetlerden birini Glasgow şehrinin ve İskoçya futbolunun iki dev kulubü Celtic ve Glasgow Rangers arasındaki mücadele oluşturuyor. (Rangers'ın 3.lige düşürülmesi bunu sekteye uğratmış olsa da).

'Old Firm Derby' (Eski Sert Derbi) olarak adlandırılan rekabeti tetikleyen ise mezhep çatışması. Üstelik etnik temelleri de bulunuyor: Rangers, Protestan inancına sahip İskoçların temsilcisiyken, Celtic -adı üzerinde- Kelt ve İrlandalı köklerine bağlı Katoliklerin takımı. 

Dolayısıyla bu derbi aradaki dinsel, siyasal ve sosyal ayrımlardan dolayı sıradan bir futbol mücadelesinin çok ötesine geçiyor.

2. Arjantin'in Yoksulları, Zenginlerine Karşı: "Superclasico", Boca Juniors - River Plate

Her iki kulüp de Buenos Aires'in rıhtım bölgesi olan La Boca'da kurulmuştur. River'ın kuruluş tarihi 1901; Boca'nın ise 1905'tir. 

Buna karşın River, 1925 yılında şehrin kuzeyindeki varlıklıların muhiti Núñez'e taşınır.

'Cenevizliler' olarak bilinen Boca taraftarları genellikle işçi sınıfından İtalyan göçmenleri olurken, Los Millonarios (Milyonerler) olarak bilinen River Plate taraftarları daha çok üst sınıflardan geliyordu. 

Boca taraftarları, River oyuncu ve taraftarlarının korkak olduklarını iddia ederek onları Gallinas (tavuk) olarak nitelerken, River taraftarları ise fakir rakip taraftarlarının kötü koktukları gerekçesi ile Los Chanchitos (küçük domuz) derler. 

Günümüzde bu keskin sınıf farkı ortadan kalkmıştır. Her iki kulübün de her sosyal sınıftan destekçileri vardır ve Boca da en az River kadar pahalı transferler yapabilmektedir. 

Ancak 'Superclasico' arasındaki keskin rekabet tüm canlılığıyla sürmektedir.

1. İspanya İç Savaşının Başlangıcı: "El Clásico", Real Madrid - Barcelona

Dünyanın en zengin ve en başarılı iki futbol kulübünün mücadelesi, sportif mücadelenin çok ötesindedir. Sadece İspanya'nın en büyük iki şehrinin mücadelesi de değildir üstelik. Bir yanda İspanyol milliyetçiliğinin temsilcisi Real Madrid, diğer yanda Katalan kimliğinin temsilcisi Barcelona vardır.

Bu rekabetin ilk yılları sayılabilecek 1930'lu yıllarda Barcelona, Madrid merkezli baskıcı yönetime olan muhalefeti ile tanınmıştır. Franco diktatörlüğü yıllarında Barcelona kulübüne transfer olmak veya kulüp üyeliğine girmek rejime olan muhalefeti göstermenin de bir yolu olarak kabul edilmekteydi. 

Bu dönemde Barcelona başkanı Josep Sunyol, Franco askerleri tarafından öldürülmüştür. Tarihçilere ve yazarlara göre El Clásico, 'İspanya İç Savaşı'nın başlangıcı' olarak belirtmiştir.

İspanya'da ilk sosyalist partinin Madrid'de kurulmuş olmasına rağmen, ülkenin modern tarihindeki tüm fikir akımları cumhuriyetçilik, federalizm, anarşizm, sendikalizm ve komünizm gibi Katalonya bölgesinin Barselona şehrinde gelişmiştir.

Miguel Primo de Rivera ve Francisco Franco'nun diktatörlük döneminde tüm etnik unsurlara karşı baskıcı bir politika izlenmiştir. Bu politika karşısında muhalefetin en büyük simgesi olan FC Barcelona ise 'més que un club' (Bir kulüpten daha fazlası) adıyla anılmaya başlanmıştır.

Günümüzde dahi birçokları tarafından Real Madrid, Franco'nun, muhafazakârlığın ve sağ siyasetin temsilcisi; Barcelona ise isyanın, direnişin ve sol siyasetin temsilcisi olarak kabul edilmektedir.

İki kulübün aralarındaki rekabette son 10 yıla kadar belirgin bir Real Madrid üstünlüğü varken, Barcelona (şampiyonluk sayısında hâlâ geride olmasına karşın) son 10 yılda hem İspanya hem Avrupa'da kazandığı başarılarla rekabette dengeyi sağlamıştır. 

'El Clasico'nun günümüzdeki en önemli futbol olaylarının başında geldiğini kolaylıkla söyleyebiliriz.

Bonus: Göztepe - Karşıyaka

1980 yılındaki 2. Lig'de 80.000 kişinin izlediği ve Türkiye seyirci rekorunun kırıldığı maç bu rekabetin en canlı örneğidir.

Size göre en büyük derbi hangisidir? Bunu yorumlarda belirtirseniz memnun oluruz. 

Popüler İçerikler

Bahis Reklam ve Teşvik! Acun Ilıcalı, TV8 ve Exxen Yetkilileri Hakkında Soruşturma Başlatıldı
Icardi'nin A Milli Takım Forması Giymesi İçin CİMER'e Başvuruda Bulunuldu!
Türkiye Kaçıncı Sırada? Bir Ankete Göre En Güzel Kadınların Bulunduğu Ülkeler Açıklandı
YORUMLAR
06.02.2016

Türkiye'de emekçi sınıfın takımı Beşiktaş'tır.

24.02.2016

Biz biriz #AdanaDemirSpor

05.05.2016

TRABZON - MERKEZ HAKEM KURULU

24.02.2016

AdanaDemirSpor - Adanaspor derbisi içinde bir bonus rica edicem ltfn. :)

TÜM YORUMLARI OKU (43)