Sahneyi hazırlayalım. En sevdiğiniz koltuğunuzda rahatça oturuyorsunuz, elinizde patlamış mısır, kendi kültürünüzü aşan, sizi dünyanın uzak köşelerine götüren bir film yolculuğuna çıkmaya hazırsınız. Uluslararası sinema, Hollywood veya herhangi bir ülkede ortaya çıkan ve size farklı kültürlere, tarihlere ve hikayelere bir pencere açan filmleri incelemeye hazırsanız içeriğimize geçebiliriz...
Johannesburg'lu genç bir gangsterin başarısız bir araba hırsızlığının ardından bir bebeği kaçırmasıyla ilgili etkileyici bir kefaret öyküsü anlatıyor. Film yoksulluk, suç ve değişim potansiyeli temalarını işliyor.
Andrey Zvyagintsev'in yönettiği 'Leviathan' günümüz Rusya'sının keskin bir portresini çizen düşündürücü bir dram. Kuzey Rusya'daki küçük bir sahil kasabasında yaygın olan yolsuzluk, adaletsizlik ve umutsuzluğu irdeliyor. 'Leviathan', Rus yaşamının kasvetli gerçeklerini, sıradan insanların karşılaştığı yolsuzluk ve çaresizliği gözler önüne seren cesur tasviriyle tanınıyor. Güç, yozlaşma, inanç ve insanlık durumu temalarını irdeliyor.
Ang Lee'nin yönettiği 'Crouching Tiger, Hidden Dragon' geleneksel dövüş sanatları türünü aşan çığır açıcı bir film. Qing Hanedanlığı döneminde, 19. yüzyılda geçen film, çalınan bir kılıç, yasak aşk, özgürlük ve kimlik arayışını içeren epik bir anlatı sunuyor.
Tomas Alfredson'un yönettiği ve John Ajvide Lindqvist'in romanından uyarlanan 'Let The Right One In', ergenliğe giriş draması, vampir korkusu ve aşk hikayesi unsurlarını ustaca bir araya getiren İsveç yapımı romantik bir korku filmi.
Değerli Federico Fellini'nin yönettiği 'La Dolce Vita', İtalyan sinemasında çığır açan bir eserdir ve bugüne kadar yapılmış en iyi filmlerden biri olarak kabul edilir. Bu anlatı başyapıtı, 1950'lerde Roma'daki 'tatlı hayat 'a dair ilgi çekici bir inceleme sunuyor. 'La Dolce Vita' gece ve gündüz bölümlerinden oluşan başlı başına bir antolojidir. Marcello ve Sylvia'nın şafak vakti çeşmeye girdikleri meşhur Trevi Çeşmesi sahnesi gibi zıt sahneleriyle ünlüdür.
Hong Kong'un efsanevi sinemacısı Wong Kar-wai'nin yönettiği 'In the Mood for Love', 1960'ların Hong Kong'unda geçen güzel hazırlanmış bir film. Film, eşlerinin bir ilişkisi olduğundan şüphelendiklerinde yakın bir bağ kuran iki komşunun, Chow Mo-wan ve Su Li-zhen'in hikayesini anlatıyor.
Ingmar Bergman'ın yönettiği 'Yedinci Mühür' dünya sinemasının en beğenilen filmlerinden biridir. Kara Ölüm sırasında Ortaçağ İsveç'inde geçen derin ve düşündürücü bir dramdır. 'Yedinci Mühür', satranç oyununun insanın ölümlülüğe karşı mücadelesinin bir sembolü olarak hizmet ettiği zengin alegorik hikaye anlatımıyla bilinir. Film, yaşam ve ölümde anlam arayışı, Tanrı'nın sessizliği ve ölümün her yerde hazır ve nazır oluşu gibi varoluşsal temaları irdeler.
Usta yönetmen Andrei Tarkovsky'nin yönettiği 'Andrei Rublev', tarihi ve biyografik sinemanın en iyi örneklerinden biri. Ortaçağ Rusya'sında geçen film, ünlü bir ikona ressamı olan Andrei Rublev'in hayatını konu alıyor. Rublev'in hayatına ve yaşadığı çalkantılı tarihsel döneme epizodik bir bakış sunuyor. Bu dönem Tatar istilalarını, dini tartışmaları, yaygın şiddet ve acıları içerir.
Ramesh Sippy'nin yönettiği 'Sholay', Hint sinemasının en popüler ve etkili filmlerinden biridir. Bu aksiyon-macera filmi western ve Hint türlerinin unsurlarını bir araya getirerek geniş bir izleyici kitlesinde yankı uyandıran benzersiz bir karışım yaratır.
Efsanevi Satyajit Ray'in yönettiği 'Pather Panchali' Hint sinemasında bir dönüm noktasıdır. Bibhutibhushan Bandyopadhyay'ın aynı adlı romanından uyarlanan film, Hindistan'ın Bengal bölgesindeki kırsal yaşamın dokunaklı ve gerçekçi bir tasvirini sunar.
Guillermo del Toro'nun 'Pan'ın Labirenti' karanlık ama büyüleyici bir peri masalı. Franco dönemi İspanya'sında geçen film, savaşın sert gerçekleriyle genç bir kızın yönünü bulduğu tedirgin edici bir fantezi dünyasını yan yana getiriyor.
Türkçede 'Gözlerindeki Sır' olarak çevrilen film, emekli bir hukuk müşavirinin çözülmemiş geçmiş davası ile eski patronuna duyduğu karşılıksız aşkı iç içe geçiren sürükleyici bir cinayet gizemi. Arjantin'in çalkantılı siyasi tarihine bir eleştiri sunuyor.
Vittorio De Sica'nın 'Bisiklet Hırsızları' filmi İtalyan yeni gerçekçi sinema akımının köşe taşlarından biridir. İkinci Dünya Savaşı sonrası Roma'sında geçen bu yürek parçalayıcı dram, yoksulluk ve işsizliğin acımasız gerçekleri üzerine dokunaklı bir yorum sunar.
Thomas Vinterberg'in filmi, haksız yere uygunsuz davranışla suçlanan bir anaokulu öğretmenini konu alıyor. Film, birbirine sıkı sıkıya bağlı bir toplulukta şüphe ve önyargının yıkıcı dalgalanma etkilerini zekice inceliyor.
Asghar Farhadi'nin 'Bir Ayrılık' (2011) filmi, İran'daki toplumsal normlar ve yasal karmaşıklıklar zemininde orta sınıf bir çiftin evlilik anlaşmazlığını ustalıkla inceliyor.
1980'lerin Doğu Berlin'inde geçen, Stasi'nin (Devlet Güvenlik Servisi) baskıcı gözetimini irdeliyor. Film, bir Stasi memurunun bir oyun yazarını ve onun aktris sevgilisini izlerken geçirdiği dönüşümü anlatıyor.
Park Chan-wook imzalı film, 15 yıl boyunca açıklanamaz bir şekilde hapsedildikten sonra intikam peşinde koşan bir adamı merkezine alan yoğun bir psikolojik gerilim. Şaşırtıcı olay örgüsü ve grafik şiddetiyle tanınır.
Rio de Janeiro'nun kenar mahallelerinde yaşayanların karşılaştığı döngüsel şiddet ve çaresizliğin üzücü bir tasviridir. Film, içgüdüsel hikaye anlatımını çarpıcı sinematografi ile harmanlıyor.