Dünyanın Dört Bir Yanından İnsanlar Açıkladı: İnternet Bu Kadar Yaygın Değilken İlişkiler Nasıl Yaşanıyordu?

Modern flört ve ilişki uygulamaları günümüzde pek çok tartışmanın konusu olmayı sürdürüyor. Özellikle bir süre önce yayınlanan Tinder Avcısı gibi belgeseller, çevrim içi flört deneyiminin ne kadar tehlikeli sonuçları olabileceğini gün yüzüne çıkarırken, kimi insanlar internetin henüz yaygın olmadığı zamanlardaki yaşanan ilişkilerin daha sade, güvenli ve samimi olduğunu düşünüyor. Dünyanın dört bir yanından insanlar da bu deneyimlerini aktardı. Neler yaşadıklarını merak ediyorsanız içeriğimize buyurun. 👇

Bugün sizleri eski usul flört ve çıkma anlayışının toplumun geneline hâkim olduğu günlere geri götürüyoruz.

Günümüze kıyasla, eskiden ilişkiler oldukça yavaş deneyimleniyordu ancak ilişki yaşamak çok daha tatmin ediciydi. Günümüzde ise insanlar ışık hızında flört ediyor ve sürekli partner değiştiriyor. 

Peki uygulamalarda partner aranmayan, insanlara kolayca bir anda ulaşılamayan ve yapay zekâ tarafından diğer insanlarla eşleştirilmediğimiz eski günlerde ilişki dinamikleri daha mı iyiydi? Dünyanın dört bir yanından sekiz kişi, internetten önce yaşadıkları ilişki deneyimleri üzerinden bu durumu değerlendirdi. Sizi, kendilerinin görüşleriyle baş başa bırakıyoruz…

1. Japonya’dan Rinko Ganeko

Eskiden insanlarla aramızı mutlak orta bir arkadaşımız yapardı. Lisede hoşlandığım çocuğun okula erken gelmiş olmasını dilerdim. Böylelikle yanına oturabilirdim. O zamanlar telefonlar olmadığından sınıfta âşık oluyor, birbirimizi tanıyorduk.

Bir de Japonya'da bir gelenek var. Mesela Sevgililer Günü, yalnız kadınlar için yılın en önemli günüydü diyebiliriz. Bir kadın, sevdiceğine çıkma teklif etmek için ya mektup yazar ya da tatlı yapardı. Çocuk da ondan hoşlanıyorsa, tam bir ay sonra, 14 Mart'ta tatlıyla karşılık verirdi. Artık bu olay pek yaşanmıyor. O günlerle ilgili sevmediğim tek bir şey var, o da internette insanların ne yaptığını takip edememek.

2. Hindistan’dan Balram Vişvakarma

Eskiden 2G ve GPRS bağlantısı vardı. Konu sevdiğimiz kızı etkilemek olduğunda, daha çok kart ve hediye şirketlerine bel bağlıyorduk, oyuncak ayı falan gönderiyorduk. O zamanlar başka bir şey yoktu tabii. Birini aradığımızda her saniyesine para verdiğimizden ayrı bir değeri vardı. Şimdi beş kuruş fazla ödeme düşüncesi olmadan saatlerce konuşabiliyoruz.

Bir de ailemiz ilişkimizin olmasından pek hazzetmezdi. Bu yüzden sevgilimizi telefona kaydettiğimiz adı sık sık değiştirirdik. Aradığımızda da önce karşı tarafın konuşmasını beklerdik. Annesi veya babasının açabilirdi çünkü. SMS gönderebiliyorduk ama onlar da sınırlıydı ve onu da okul arkadaşları, ailemiz ve diğer arkadaşlarımız arasında pay etmemiz gerekiyordu.

3. Endonezya’dan Andri Sumihar Simbolon

90'lı yıllarda kız arkadaşım (şimdi evliyiz), bana her hafta Çarşamba ve Perşembe olmak üzere iki kez mektup yazardı. Çok mutlu olurdum. Postacının mektubunu getireceği zamanı dakikasına kadar bilirdim. Postacının geldiğini görür görmez sabırsızca seslenirdim. Bana mektup olduğunda o da bana seslenirdi.

O zamanlar telefon lüksdü. Ankesörlü telefon kuyruklarında beklediğimi hatırlıyorum. Sıra bana geldiğinde bir gözüm hep konuşma ücretinde olurdu, ne kadar arttığına bakardım. İşin ilginci, duygularımı ne zaman dürüstçe ifade etsem, o ücret birden hızla artarmış gibi gelirdi. Belki unuturum diye söyleyeceklerimi kendime hatırlatmaya çalışırdım.

4. Sri Lanka’dan Anjuli Saba Flamer-Caldera

Çevrim içi flört uygulamalarının süpermarketlerden farkı yok. Hiç de bana uygun değiller. Ben flörtün kendi kendiliğinden gerçekleşmesi gerektiğini düşünen, ortak arkadaşlarla vasıtasıyla insanlarla tanışmak isteyen biriyim. Dolayısıyla, neyle karşılaşacağımı bilmemek beni heyecanlandırırdı.

Eskiden kendimce 'eylem paketi' dediğim bir uygulamam vardı. Görüştüğüm insan için sürprizler hazırlardım. Diyelim ki sevgilim doğayı seviyor, sabahın dördünde onu uyandırırdım ve birlikte ormanda yürüyüşe çıkardık. Sonrasında ağaçların altında kahvaltı ederdik. Bugünlerde telefonlarımıza bağımlı olduğumuzdan böyle bir şeyin doğal olarak gerçekleşeceğini düşünmüyorum.

5. Bangladeş’ten Muktedir Raşit

Eskiden giydiğimiz capcanlı kıyafetleri hâlâ hatırlıyorum. 2006'da kız arkadaşıma (şu anda eşim) kendi diktiğim bir elbiseyi hediye etmiştim. Önemli olan emek vermek, karşı taraf için çabalamaktı. 

O zamanlar sokaklardaki ahlak bekçilerinden kaçan çiftler, rahat rahat vakit geçirmek için üniversitelerde takılırdı. Ahlak bekçilerinin sayısı yıllar içerisinde gittikçe arttı. İyice kendilerini bir şey sanmaya başladılar. Eski günlerin renkli havasını ve enerjisini özlüyorum.

6. ABD’den Colt Delorge

Benim flört maceralarım lisede, hatta tam tarih vermek gerekirse mezun olduğum 2006 yılında başladı. Tüm çıktığım kızlarla ortak arkadaş vasıtasıyla tanışmıştım. Arkadaşlar bahsederdi, bir partide görüşürdük, takılırdık derken çıkmaya başlardık. Şiir yazmaya çalışmışlığım da oldu ama beceremediğimi çabuk fark edip bıraktım.

Sonra ilk popüler tanışma ve arkadaşlık sitesi Myspace kuruldu. Aslında site 2003'te kurulmuştu ama ben çok sonraları kaydoldum. Myspace'de bir kadınla tanışmış, eve davet etmiştim. Kapıyı açtığımda hamile olduğunu görmüştüm. Sonradan dokuz aylık olduğunu öğrendim, karnı burnundaydı yani... Bana öylece hamileyken fotoğraflarını internete koyma zahmetine girmediğini söylemişti. İlk şoku atlattıktan sonra güzel vakit geçirdik. En azından evli değildi.

7. Tayvan’dan Eileen Pai

Birilerine gerçekten bağlanmayı özlüyorum. Flört uygulamaları markete döndü iyice. Kimse karşısındakini ciddiye almıyor. Sıkıldığından birisine tekmeyi basıp bir sonraki kişiye geçiyorsun.

Eskiden Tayvan'da birlikte karaokeye gitmek çok büyük bir olaydı. Hoşlandığın insanla birlikte şarkılar söylemek bayağı özeldi. Ayrıca çiftler maceraya atılmayı severdi, öyle kafede buluşup oturmakla yetinmezlerdi. Motorla dağlara çıktığımızı, birlikte oturup manzarayı izlediğimizi hatırlıyorum. Tabii bunları arkadaşlarımızla da yapıyorduk.

8. Singapur’dan Pan Vençing

Singapur'daki flört ve çıkma kültürü de diğer Güneydoğu Asya ülkeleriyle aynı. Eskiden birlikte dışarıda vakit geçirmeye özen gösterirdik, işte bisiklet sürerdik, sinemaya giderdik. Çağrı cihazlarının kullanıldığı günler epey eğlenceliydi. Çağrı cihazlarında yalnızca abecesayısal karakterler vardı. Yani hislerimizi sayılarla ifade etmek zorundaydık ki bu çok hoştu.

Çince'den örnek verecek olursam, 5209 yazdığımda 'Seni seviyorum.' demiş oluyordum. Bu arada, hangi sayının neye denk geldiğini herkes bilirdi. Söylemek istediğimiz her şeyi kısa ve öz bir şekilde karşı tarafa aktarmaya çalışıyorduk.

Bu içeriklere de göz atabilirsiniz. 👇

Bilim İnsanları Açıkladı: Erkeklerdeki Yüksek Oksitosin Seviyesi Seks Bağımlılığına mı Neden Oluyor?
Bir Oyunu Dünyanın En Hızlı Bitirme Rekorunun Sahibi Olan Oyuncunun Bu Gayesine Yönelik İlginç Açıklamaları
Z Kuşağının Haklı Bir Şekilde Ortadan Kaldırmaya Kafayı Koyduğu Trendler, Alışkanlıklar ve Gelenekler

Popüler İçerikler

Tolunay Kafkas, "El Sıkmama" Olayına Müdahil Oldu: Hedefinde Volkan Demirel Var
Bakanlığın Gıda İfşaları Devam Ederken En Fazla At ve Eşek Etinin Satıldığı Şehirler Belli Oldu
Kasımpaşa’nın 18 Yaşındaki Futbolcusu Yasin Özcan 8 Milyon Euro’ya Aston Villa’ya Transfer Oluyor
YORUMLAR
Pasif Kullanıcı
11.03.2022

mahallesinde geziyorduk ev telini bir kere çaldırıyorduk onun mahallesinden ufak çocukları iletişim aracı olarak kullandık çok zor şartlarda çiftleştik çooook

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ