Düğün günü her ne kadar insanın en mutlu günü olması gerekse de, bazı gelenekler buna izin vermiyor... Dünyanın dört bir yerinde uygulanan ve tuhaflığın sınırlarını zorlayan düğün geleneklerini derledik. 👇
Düğün günü her ne kadar insanın en mutlu günü olması gerekse de, bazı gelenekler buna izin vermiyor... Dünyanın dört bir yerinde uygulanan ve tuhaflığın sınırlarını zorlayan düğün geleneklerini derledik. 👇
İskoçya'nın 'gelini karartma' geleneğine göre, evlenecek olan kadını hayatı boyunca karşılaşma ihtimalinin olduğu utanç ve küçümsenmeye hazırlıyorlar. Yani 'Eğer bunun üstesinden gelirsen, her şeyin üstesinden gelebilirsin' denmeye çalışılıyor...
Düğünden bir ay önce kadar gelin her gün 1 saat boyunca ağlamaya başlıyor. On gün sonra anne de gelin kızına eşlik ediyor. Yine on gün sonra büyükanne de onlara katılıyor. Ay sonuna kadar ailenin tüm kadın fertleri gelinin yanı başında ağlıyor. Bunu yapmalarının sebebi ise Tujia halkı ağlamayı mutluluğu gösterme biçimi olarak düşünmeleri.
Daha sonra civcivin içini deşerek ciğerini inceliyorlar. Eğer ciğer iyi görünüyorsa, o zaman tarih belirlemelerine izin var. Ancak iyi görünmüyorsa, iyi bir ciğer bulana dek bunu tekrarlamaları gerekli.
Gerçek aşkını kanıtlaması için bunu yapması gerektiği söyleniyor.
Eğer bu kadın evlenirse, kendini erken dul kalmak için hazırlaması gerektiğine inanılır. O yüzden bu laneti kırmak için önce bir ağaçla evlenirler ve ağaç kesilerek lanet ortadan kaldırılır.
Tuvalete gitmeleri tamamen yasak! Tuhaf bir bağ kurma yöntemi denebilir...
Eğer kadın iki çocuk doğuramazsa, eşi ondan boşanabilir.
Diyelim ki damat lavaboya gitti, o zaman masadaki her erkek gelini öpebiliyor.
300 Spartalı filminden anlamalıydık...
Gelin ve damadı klozetteki bu iğrenç karışımı içmeye zorluyorlar! Günümüzde daha çok çikolatalı bir karışım yapsalar da, yine de klozetten kahverengi bir şey içmek zorunda kalıyorsunuz. 😰
'Buradaki mantık ne?' diye soracak olursanız, kötü perilerin güzel şeylerden hoşlandığına inanıyorlar. Bu yüzden gelinin ayakları yere değmediği esnada bir peri gelip onu kaçırabilir.
Eğer evde başka kadın varsa onunla da dans ediyorlar.
Bu işlemin ardından damat attığı okları toplayıp kırıyor ve bu da birbirlerini sonsuza dek seveceklerinin göstergesi oluyor.
Gelinin akrabaları ayakkabıları çalmaya çalışırken, damadın akrabaları ayakkabıları korumaya çalışır. Eğer gelinin ailesi kazanırsa, ayakkabıları geri vermek için fidye istemeye hak kazanırlar.
Çıkarılan seslerin kötü ruhları kovacağına inanıyorlar.
Bu kişi genelde köyün yaşlı bir ismi olsa da, bazen gelinin kendi annesi bile olabilir.
Ayrıca yeni evli çift onlara bir şeyler de ikram etmek zorunda.
Onu 'evli bir adam' olarak ilk gecesine hazırlıyorlar. Akıllarda tek bir soru var: Neden? 😐
O zamanlarda 'beyaz rengi' yas tutmak ile bağdaştırıldığı için oldukça tartışılan bir seçim olmuş. Fakat Batı'da o zamandan beri bu renk gelinlik ile özdeşleşti bile!
Siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz? Buyurun yorumlara...
İnsan denen canlıdan soğudum bu ne ya 🤢
Uygurlar bir türk boyudur sarı uygur da denir. Keşke türk olduklarını belirtseydiniz
Bizim düğün geleneklerimizden biri de şöyle der; Eğer gelin dozer kepçesi, uçan sal vb. ile salona girerken kaza geçirmezse ömür boyu mutlu bir evliliği olur 👍 gerçekten