Dünyanın Çivisini Çıkarttık! İnsanlık Bir Anda Dünya'dan Yok Olsa Ne Olurdu?

Dünya'ya her geçen gün daha fazla zarar veren, adeta kambur olan bir insanlığın fertleriyiz. Yarın yokmuş gibi yaşamamızı mı sayalım, çıkarlarımız uğruna doğanın dengelerini bozmamızı mı? Dünya'nın sınırlarını hoyratça zorlarken bilim kurgu fikri gibi görünen bir soruyu dönem detaylarına da temas ederek irdeledik, merakınızı gidermeye hazır olun: insanlık olarak bir anda yok olsaydık ne olurdu?

İnsanlık yok olduktan sonraki ilk birkaç saatteyiz.

Bizler yok olduktan sonraki ilk saatlerde Dünya üzerindeki ışık kaynaklarının çoğu enerjisini yitir çünkü onlara güç sağlayan istasyonlar insanlar olmadığı için çalışamaz, ancak hidroelektrik vasıtasıyla çalışan kaynaklar işlemeye devam edebilirdi. Nükleer santralleri saymıyoruz çünkü kendi başına ortalama 2 yıl yetecek enerjiye sahip olsa da bu üretilen enerji tüketilemeyeceği için birkaç gün içinde reaktörler de kendiliğinden kapanmaya mahkum.

İlk saatlerde çok büyük numara yokmuş diyorsanız birkaç gün sonrasına hazır olun.

İnsanlık ortadan kaybolduktan sonraki ilk birkaç gün içinde yeraltı ulaşım sistemlerinin hemen hepsi su altında kalır çünkü su sızıntılarıyla mücadele edecek insanlar artık buralarda değil

Ortalama on gün sonra...

İnsan bakımıyla hayatta kalan milyonlarca ev ve çiftlik hayvanı insanlığın yokluğunun onuncu gününde ölmeye başlardı. Evcilleştirilmiş avcı köpekleriyse açlık etkisiyle diğer hayvanları avlamayı yeniden öğrenirdi, insanlık olarak evlerimizden uzakta tutmaya çalıştığımız fareler de yavaş yavaş evlerimizin asıl sahibi olurken evlerimizde ve dolaplarımızda bulunan besinler de yavaş yavaş bozulmaya yüz tutardı.

İnsanlığın yok oluşu üzerinden geçen bir ay!

Bir ay sonra nükleer güç istasyonlarını gerekli sıcaklıkta tutan sistemlerin barındırdığı su, yenilenmediği için buharlaşır ve bu da Dünya çapında Çernobil'i dahi geride bırakacak felaketleri tetiklerdi. Dünyada yaşarken de yokken de felaketleri ondan uzak tutamıyoruz.

Biraz daha ileri saralım.

İnsanlık yok olduktan bir yıl sonra Dünya çevresindeki uydular onları yönlendiren yetkililer olmadan yörüngelerinde daha fazla tutunamazdı. Sonunda uzayda salınarak yok olurlardı.

İnsanlığın yok oluşunun yirminci yılındayız.

Yirminci yıla ulaşıldığında Dünya'nın çatlaklarından sızan bitkiler her yeri kaplamış olurdu. Aslında bu ütopyanın bir örneği de var: Nükleer felaketten bu yana 30 yıldır boş olan Pripyat. Bir felaketten sonra bile doğa yaşamına devam edip binaları ezip geçerek bitkilere hayat vermiş, asla ilerleyişi son bulmamıştır, Dünya da yirminci yılında bitkilerin egemenliği altına girerdi.

İnsansız yarım asır sonra!

Yokluğumuzun ellinci yılında bakımsızlığın da etkisiyle  çelik ve beton yapılar çökerek yok olmaya başlardı. Bundan birkaç yıl sonra da kullanılmayan otomobiller yavaş yavaş çürüme aşamasına geçerdi.

Ortalama 200 yıl sonra Dünya neredeyse tanınmaz hale gelirdi.

Yıkılan binalar ve suyla dolan tüneller artık toprakla bir hale gelir, insan yapılarının çoğu tamamen yok olurdu. Ayrıca ilk yıllarda evcil hayvanlar arasında kendini kurtaran köpekle popülasyonu artan kurt sürüleriyle vahşi türler oluşturarak hayvanlar arasında egemenliklerini sağlamlaştırırdı.

Gücün ve ihtişamın sembolü Eyfel Kulesi de 200 yıl sonra bakımsızlığa dayanamazdı.

Periyodik olarak boyası yenilenen ve teknik onarımı gerçekleştirilen Eyfel kulesi her ne kadar dayanıklılık abidesi olsa da 200 yıllık atalet ardından ayakta kalamaz ve yıkılırdı. Zaten ondan birkaç yüz yıl sonra insanlık tarafından üretilmiş herhangi bir modern yapı da ayakta kalamaz hale gelirdi.

On değil, yüz değil, bin yıl sonra ne olurdu?

Modern yapılar ve bileşenlerinin izi kalmasa da tarihte ilk kez Romalılar tarafından kullanılan ve betonun ilk hali olarak tanımlanan madde hala yaşamaya devam ederdi. Eski insanları boşuna övmüyormuşuz, onların Dünya'da bizden daha kalıcı olacağı belliydi!

İnsanlığın eksik olduğu on bin yılın sonunda tabii ki bazı insan yapıları hala ayakta olacak.

The World Without Us (Bizsiz Dünya) kitabının yazarı Alan Weismann'a göre on bin yıl sonra hala ayakta kalacak 3 yapı var. Bunlardan ilki sert granitlerin yontulmasıyla yapılan, ABD'nin Güney Dakota eyaletindeki Rushmore Dağ Anıtı. ABD'nin dört önemli devlet başkanını simgeleyen heykellerden oluşan anıtın yapımına 1936'da  başlandı, tamı tamına 14 yılda tamamlandı.

On bin yıl sonrasında ayakta kalacak üç yapının diğer ikisi: Çin Seddi ve Giza Piramitleri

Yıkılmış kısımlarıyla birlikte 8.800 km uzunluğa sahip Çin Seddi'nin bakımı için günümüzde her gün onlarca kişi çalışıyor. Bu kişiler çalışmayı bıraktığında dahi yapı ayakta kalmayı uzun süre başarırdı. Kahire'de bulunan Gize Piramitleri ise hangi yıl olacağı bilinmez, kum fırtınaları tarafından kaplanana dek yeryüzündeki varlığını sürdürürdü.

Bahsi büyütelim, milyonlarca hatta milyarlarca yıl sonra ne olurdu?

İnsanlık olarak yok oluşumuzun üzerinden 4 milyar yıl geçse bile Dünya Güneş'teki değişimler sebebiyle gittikçe ısınmaya başlar ve artık bizim varlığımızı bile kanıtlayacak bir eser kalmasa da bir milyar yıl daha mikrobik yaşam için yuva olmaya devam ederdi.

Popüler İçerikler

Okullardaki Yılbaşı Kutlamalarına Gelen Yasağa Mustafa Sandal'dan "Onlara İnat 'Duble' Kutlayacağız!" Tepkisi
Kızılcık Şerbeti'nin Görkem'i Özge Özacar'dan Pembe'nin Osmanlı Tokadına Yanıt
Almanya’da Noel Pazarına Saldırı: Saldırgan Suudi Arabistan Vatandaşı Bir Doktor Çıktı!
YORUMLAR
Pasif Kullanıcı
13.09.2017

Yok olduktan sonra bile dünyaya zarar veriyoruz :d

13.09.2017

valla cok iyi olur bi tek evcil hayvanlara uzuldum ama hakediyoruz bu sonu

15.09.2017

Moruk giderken nükleer santralleri kapatalım bari hayvanlara yazık bi faydamız olsun geride kalanlara.

TÜM YORUMLARI OKU (47)