Çizgi film stüdyolarına düştüğünüzü sanmayın. Çin'deki bu deli dağ oluşumu gerçekten var. Şu ışınlanmayı artık bulsalar da kaçıp kaçıp gitsek. Öteki türlü çok masraflı oluyor.
Bu şekiller farklı renklerdeki kaya tozlarının ve minerallerin 24 milyon yıl boyunca üst üste baskılanması ve tektonik yüzeyle kaplanması sonucunda oluşmuş.
Carnallite'ler (gübrelemede kullanılan bir mineral) tarafından oluşturulan bu katman sanat eseri gibi bir görüntü ortaya çıkarıyor. Ne bileyim mağara içinde gökkuşağı gibi bir şey.
Fotoğrafçı Mikhail Mishainik'in belirttiğine göre carnallite madenleri halen kullanıyor fakat halkın erişimine sınırlı ve sadece devlet izni ile görülebiliyor.
İki farklı fotoğrafın birleşimi olan bu görüntüde ormanın üst tarafı normal bir orman görünümünde ama alt kısım sanki bambaşka bir gezegenden...
2010'un sonlarında Macaristan'da alüminyum oksid üreten bitkilerin patlamaya sebep olmasından dolayı etraf milyonlarca galon yoğunluğunda kırmızı çamura bulanmıştı. 1 metre yüksekliğinde toksik çamur ormanın aşağısındaki yerleşim bölgeleri Devecser ve Kolontár'a doğru kaymış; binaların yanmasına, birçok alanın zehirlenmesine ve 10 kişinin ölümüne sebep olmuştu
400 yıl önce ekimleri başlanan, görünce 'Allahına gurban' diye bağırmak isteyeceğiniz Hollanda'nın lale alanları. Bunu gördükten sonra, beni köyümün yağmurlarında yıkamasınlar buraya fırlatsınlar diyesim geliyor.
Lale sezonu Mart ayında başlayıp Ağustosa kadar devam ediyor, ama en güzel oldukları dönem Nisan ayıymış. Anlayacağınız gitmenin tam vakti.
Capcanlı mavi, pembe ve sarı çiçekler sanki bir kaleidoskoba bakıyormuşsunuz hissi uyandırıyor.
Lale ekimi Hollanda'da 400 yıl önce başladı. Bugün Hollanda 9 milyondan fazla Lale üretiyor ve bunları deniz aşırı ülkelere ithal ediyor. Bir diğer bakış açısıyla neredeyse dünyada yaşayan her insan için Hollanda her yıl iki lale üretiyor.
Avustralya'nın batısında bulunan ve en büyük ada olma özelliğini taşıyan bu ortamımızın özelliği; gördüğünüz üzere şahane bir pembeliğe sahip olması. Pembe göl olarak da bilinen Hillier Gölü'nü özellikle uçakla havadan görmek gerektiği söyleniyor. (Özel uçağınız varsa sakın ha durmayınız, atlayınız ve tepeden görünüz)
Gölün pembe olmasının sebebi halen kesin olarak bilinemese de gölün kenarında ve içerisinde bulunan tuzun içerisindeki bakterilerinin rengini aldığı düşünülüyor. Yani pembe gölün tabanı pembe olduğundan dolayı bu renk görünmüyor. Suyunu bir bardağa aldığınızda da suyun rengi pembe olarak görünüyor.
Gün geçtikçe renk ve şekil değiştiren bu muhteşem ve renkli oluşum, 1964 yılında eski bir göl yatağı olan çölde su arayan işçilerin, hidrotermal bir kaynağı yanlışlıkla delmesi sonucunda ortaya çıkmış. Ham maddesi ise suda çözünmüş minerallerden oluşuyor. Oluşuma rengini veren şey ise termofilik algler olarak adlandırılan, sıcağı seven mikroskobik canlılar.
Ölü Vadi'nin bu fotoğrafı National Geographic dergisinden Frans Lanting tarafından çekilmiş. Gerçekten bu dünyadan değil gibi, sürreal bir manzara. Sabah güneşinde çekilmiş bu fotoğrafta arka planda çöl, ön planda ise Deve Dikeni ağaçları görülüyor.
İlk bakışta 3 boyutlu grafiti ya da 'Doctor Who'dan bir sahne gibi görünse de bu cehennem kapısı yeterince gerçek ve korkutucu.
1971'de Rus yer bilimi uzmanları tarafından doğalgaz araması sırasında tesadüfen bulunmuş. Çapı 70 metreyi bulan bu kuyudan metan gazı çıktığı için bilim insanları çevreyi korumak adına o yıl bu kuyuyu ateşe verdiler ve o zamandan beri kuyu sürekli yanıyor.
İlk görüşte içine çiçek yaprakları serpilmiş hissi veren, içinde sarı, yeşil, mavi, siyah, ve kırmızı renkleri olan bu nehrin adı 'Caño Cristales: Beş Renklerin Nehri'. Kolombiya'nın Meta bölgesindeki bu nehir insanı hipnotize eden çarpıcı güzelliğinden dolayı dünyanın en güzel nehirlerinden biri olarak anılıyor.
Bu gerçeküstü gibi görünen buz mağarası Rusya'nın Kamçatka Yarımadası'ndan. Ofisteki arkadaşlarınıza 'ne biçim ortamlar var görülecek biz de burada boş işlerle uğraşalım' demeye başlayın.
Son yıllarda tavandaki ince buz tabakasından aldığı güneş ışınlarından dolayı erimeye başlamış.