Bilimin bizi büyülediği bir gün bile geçmiyor. Bilim insanları bu sefer de Avustralya'da bulunan antik taşları inceleyerek bilinen yaşamın en eski ataları olan 'Kayıp Dünyayı' bulmayı başardı. Ayrıntıları altta inceleyelim.
Bilimin bizi büyülediği bir gün bile geçmiyor. Bilim insanları bu sefer de Avustralya'da bulunan antik taşları inceleyerek bilinen yaşamın en eski ataları olan 'Kayıp Dünyayı' bulmayı başardı. Ayrıntıları altta inceleyelim.
Bu uğurda birçok araştırma ve çalışma gerçekleşir. İnsanlık bulduğu bilgiler sonucu ilerlemiş ve bugünlerine ulaşmıştır.
Yaklaşık 1,6 milyar yıl önce dünyada hüküm süren ve belki de bitkilerin, hayvanların ve dolayısıyla insanların en eski bilinen atalası olan gizemli yaşam formlarının 'kayıp dünyası' bilim insanları tarafından keşfedildi.
Bu organizmalar, hayvanların ve bitkilerin ortaya çıkmasından yaklaşık bir milyar yıl önce dünyamızın sulu yaşam alanlarına yayılmış olup, şimdiye kadar fosillerin içerisinde gizli kalmayı başarmışlardır.
Bremen Üniversitesi Deniz Çevre Bilimleri Merkezi'nden (MARUM) bir geobiyolog olan ve çalışmayı yöneten Benjamin Nettersheim, “Bulgularımız, yaşamın çoğunun şimdi nesli tükenmiş olduğunu ve bu nedenle genellikle göz ardı edildiğini, ancak bu organizmaların, yaşamın evriminde önemli roller oynayabileceğini ve Dünya tarihindeki çoğu ekosistemleri şekillendirebileceğini gösteriyor.' dedi.
'Bloch'un hipotezini biliyorduk ve modern ara ürünlerin biyosentetik son ürünler olabileceği jeolojik dönemlerden iyi korunmuş kaya örneklerine sahiptik, ancak bu eski kayalardaki bu bileşiklerin ne kadar yaygın ve bol olduğunu keşfetmek yine de çok şaşırtıcıydı.' dedi.
Bu terim bir ailenin son ortak atasını ve tüm canlı akrabalarını içeren bir 'taç grubunun' tüm nesli tükenmiş akrabalarını ifade eder.
“Bu eski kayaların steroid içerdiğini anlamak son derece heyecan vericiydi. 1.64 milyar yıllık kayaların fosil proto-steroidler içerdiğini fark etmek bizim için gerçek bir mutluluk anıydı.'
Nettersheim, “Büyük olasılıkla bugün yaşayan ökaryotların doğrudan veya dolaylı atalarıydılar ve modern ökaryot gruplarının (taç grupları) muhtemelen rakipleriydiler. Daha erken evrimleştiler ve çoğu ekolojik yeri zaten işgal etmişlerdi, bu yüzden modern ökaryotların bu kadar geç gelişmesininin nedeni olabilirler. Ek evrimsel yenilikler veya değişen çevresel koşulları (örneğin artan oksijen konsantrasyonları) ile sonunda modern ökaryotların çoğu bu canlılara karşı olan rekabetlerini kazanabildiler.' dedi.
Bu ilkel canlılar, düşük oksijenli ve enerji gerektirmeyen koşullara daha uygun olabilir, bu da onlara Dünya'nın orta çağındaki düşük oksijenli yaşam alanlarında yayılmak için büyük bir avantaj sağlıyor.
Sonuçlar, 2000 yılında ölen Konrad Bloch'un teorisini sadece doğrulamakla kalmayarak aynı zamanda ökaryotik atalarımızın derin geçmişine giden yolları takip etmek için yeni bir yol haritası da çizmiş oldu.
Nettersheim, ekibinin 'öncü atalarımızın ve onların değişen çevresel koşullarla birlikte evrimi hakkındaki anlayışımızı gelecekte daha da geliştirmek için MARUM'un gelişmiş aletlerini kullanarak ökaryotik yaşamın başlangıcına daha önce olmadığı kadar yaklaşmayı' planladığını söyledi.
'Her şeyden önce, kıta raftinginin ve global oksijen konsantrasyonlarındaki dalgalanmaların, bu kök grubu ökaryotların çeşitliliği ve yaygınlığı üzerinde nasıl bir etkisi olduğunu anlamaya çalışacağız,' 'Daha sonra bu kök grubu ökaryotlarının ne zaman ve neden yok olduklarını ve modern ökaryot taç gruplarının nasıl ve neden büyüyüp genişleyebildiklerini anlayacağız.'