'Delilik ile deha arasında ince bir çizgi vardır.' sözünü duymuşsunuzdur. Tarihte etkili olmuş bu 17 isim de bu söze uygun olarak birbirinden ilginç özelliklere sahipler.
'Delilik ile deha arasında ince bir çizgi vardır.' sözünü duymuşsunuzdur. Tarihte etkili olmuş bu 17 isim de bu söze uygun olarak birbirinden ilginç özelliklere sahipler.
Yaşamını Amerika'daki kölelikle savaşmaya ve zencilerin haklarını korumaya adamış bu adam, hayatı boyunca kimsenin onu çıplak görmesine izin vermemiş. 60'lı yaşlarında, çocukluğundan beri kimsenin, hatta savaşta ona yardım eden hemşirelerin bile kendisini çıplak görmediğini açıklamış.
1972 yılında sinemaya yaptığı büyük katkılardan ötürü 'Onursal Akademi Ödülü'ne layık görülen ve filmleri tarihin en büyük ve önemli filmleri arasında anılan Chaplin, filmde rol almak için seçmelere katılan aktrisleri önce soyup okşuyor, sonra da üzerlerine kremalı pasta atıyormuş.
Tarihin en büyük matematikçilerinden ve bilim insanlarından biri olan ve teoremiyle hepimizi bir dönem uğraşmak zorunda bırakan Pisagor, kendisini takip edenlere ve öğrencilerine, ne olursa olsun fasulye yememelerini öğütlemiş.
1500'lü yıllarda yaşamış Danimarkalı astronom Tycho Brahe, zamanında modern astronominin en yetkin ismi olarak anılırmış. Aynı zamanda yemek masasının altında tuttuğu ve psişik bir takım güçleri olduğuna inandığı Jepp isminde bir cücesi varmış ve bir soytarı gibi giyinmesi için ona para verirmiş.
Amerikan iç savaşı döneminde kahramanlığın ve sadakatin sembolü haline gelen Stonewall Jackson, tarihçiler tarafından da Amerikan tarihinin en yetenekli komutanları arasında sayılıyor. Yalnız bu adam, iki kolunun farklı uzunluklarda olduğuna inanıyormuş ve kan dolaşımını dengelemek için uzun olduğuna inandığı kolunu devamlı havaya kaldırıyormuş. Daha sonra ölümüne sebep olan da bu koluna yediği bir kurşun olmuş.
Günümüzde bilimle ilgilenen herkesin büyük hayranlık duyduğu; radyo, bilgisayar, robot ve radar gibi icatların bugün elimizin altında olmasında büyük payı olan bu adam, obsesif kompülsif bozukluktan muzdaripmiş. Pis ve mikroplu olduğunu düşündüğü ve yuvarlak şekilli olan şeylere dokunmayı reddeden bilim insanı, aynı zamanda üç ve üçün katlarına kafayı takmış. Bir binaya girmeden etrafında üç kez dönüyor ve her yemekte on sekiz adet peçete kullanıyormuş.
Fransız Devrimi'nin yaşandığı dönemin en etkili filozofu kabul edilen ve milli kahraman addedilen Rousseau, yazılarından anlaşıldığı üzere kıçına şaplak atılmasından hoşlanıyormuş. Sokakta pantolonunu indiren Rousseau, bu işi yapmasını istediği kadınları kovalıyormuş.
Kütle çekimin, kalkülüsün ve optiğin babası olan Newton'un asıl tutkusu sonradan anlaşıldığı üzere simyaymış. 'Felsefe taşı' adını verdiği ve diğer metalleri altına dönüştürebileceğine ve insanı ölümsüzlüğe ulaştırabileceğine inandığı icadı üzerinde çok uzun zaman uğraşmış.
Tarihin en ünlü ressamlarından biri olan Michelangelo, aynı zamanda heykeltıraş, mimar, şair ve mühendis kimliğiyle batı sanatının gelişiminde oldukça etkili isimlerden bir tanesi. Sanatçı aynı zamanda geceleri giysileri ve botlarıyla uyurmuş. Asistanının söylediğine göre bazen botlarını o kadar uzun süre çıkarmazmış ki, derisi tıpkı deri değiştiren bir yılan gibi vücudundan ayrılırmış.
Lüteriyen kilisesinin kurucusu olan Luther, kurtuluşun kazanılması gereken bir şey değil, tanrı tarafından verilen bir hediye olduğunu belirtir. Aynı zamanda her gün kendi dışkısından bir kaşık yiyormuş.
36. Amerikan başkanı olan Johnson, Amerika tarihinin en yüksek oy oranı olan %61 ile, başka bir deyişle 15 milyon üzeri oy ile başa gelmiş. Başkan aynı zamanda insanlara penisini göstermeyi pek seviyormuş. Çişi geldiğinde umumi alanlarda işemekten çekinmeyen Johnson, bunu yaparken etrafındakilere: 'Hiç bunun kadar büyüğünü görmüş müydünüz?' diye soruyormuş.
DNA'nın keşfinde büyük rol oynayan ve bunun için Nobel ödülüne layık görülen Watson bir moleküler biyolog, genetikçi ve zoolog. Fakat Watson, zencilerin doğası gereği, beyaz insanlardan daha az zeki olduklarını düşünüyor.
20. yüzyılın en büyük savaş zamanı liderlerinden olan Churchill, 2. Dünya Savaşı sırasında ülkesini toparlayarak beklenen yenilgiyi zafere dönüştürmesini bildi. Aynı zamanda ofisinde çıplak dolaşmasını da pek severmiş.
Yunan bilim insanı ve filozof olan Empedokles, M.Ö. 4. yüzyılda yaşamış bir isim. Keşifleri arasında; ışığın belirli bir hızla gittiği, Dünya'nın küre şeklinde olduğu, havanın da bir madde olduğu ve ilkel bir evrim teorisi yer alıyor. Ancak Empedokles, kendisinin tanrı olduğuna inanırmış ve bunu kanıtlamak için de Etna Yanardağı'na atlamış.
Uçarı ve gösterişli kişiliğiyle tanınan ressam Salvador Dali, içine şeytan girdiğine inanıyormuş. Hatta 1947 yılında, üzerinde şeytan çıkarma ayini gerçekleştirmesi için bir rahip tutmuş ve ona karşılığında kendi yaptığı bir çarmıh heykeli hediye etmiş.
1766-1808 yılları arasında Danimarka kralı olan Christian VII o kadar çok mastürbasyon yaparmış ki, bu durum görevlerini yerine getirmesini engellermiş. Saray doktorları bu durumun onu bir süre sonra iş göremez hale getireceğini düşünmeye başlamışlar ama başta da belirttiğimiz üzere adam, 42 yıl süreyle tahtta kalmayı başarmış.
Tarihteki en büyük İngiliz şairlerinden olan Lord Byron, 19. yüzyılın ilk yarısında ortaya çıkan romantik akımın öncüsü kabul ediliyor. Yaşamı boyunca pek çok aşk ilişkisi yaşayan şair, ilişki yaşadığı herkesten bir tutam kasık kılı alıp biriktiriyormuş. Bu kıllar, yayınevinde bir dosyada tutuluyormuş ve ölümünden yüz yıl sonrasına kadar da saklanmış.