Dünyaca Ünlü Yazar Victor Hugo'nun Sır Gibi Saklanan Tabloları

Victor Hugo denince akla ilk dünyaca ünlü romanları geliyor: Sefiller ve Notre Dame'ın Kamburu. Peki Victor Hugo'nun aynı zamanda çok yetenekli bir ressam olduğunu biliyor muydunuz? Yazdığı romanlarda gördüğümüz gerçekçilikten çok uzak olan bu sanat eserleri, zamanın çok ötesinde yapıtlar. Dünyaca ünlü yazar Victor Hugo'nun ölümüne kadar gizlenmiş olan bu yeteneğini, sürrealist resimlerini ve neden ölümüne kadar bir sır gibi saklandığını tek tek inceleyeceğiz.

Notre Dame'ın Kamburu ve Sefiller gibi dünyaca ünlü eserlerin yazarı olan Victor Hugo'nun, aynı zamanda 19. yüzyılın en büyük ressamlarından biri olduğunu biliyor muydunuz?

Hugo'nun ölümünden sonrasına kadar bir sır gibi saklanan sanatı, oldukça özgün. Daha önce gördüğünüz hiçbir şeye benzemiyor...

Victor Hugo 1885 yılında hayata veda ettiğinde, cenazesine iki milyondan fazla insan katıldı. O günden bugüne yüz yıldan fazla zaman geçse de, Victor Hugo hala tarihin en büyük yazarlarından biri olarak kabul ediliyor.

Fotoğrafta Paris Zafer Takı'nın altında, Victor Hugo'nun cenazesi için toplanan kalabalığı görüyorsunuz.

Dünyaca ünlü bir yazar olan Victor Hugo'nun aynı zamanda ressam olduğunu gizli tutmasının bir sebebi vardı elbette.

Her şeyden önce bir yazar olarak görülmek istiyordu ve yaptığı resimlerin buna gölge düşürebileceğinden endişe duyuyordu.

Daha da önemlisi, yaptığı resimlerin, insanların ona bakışını değiştirebileceğini düşünüyordu.

Yaptığı sanat eserlerine baktığımızda, bu endişesi konusunda haklılık payı olabileceğini görüyoruz.

Yazar olarak gerçekçilikten yana olan Hugo'nun, resimlerinde ise gerçeküstü ve deneysel işler yaptığını görüyoruz.

Resimleri ve romanları birbirinin tam zıttı diyebiliriz...

Hugo, resimlerine ilk başladığında, sarı kağıt üzerine mürekkep, suluboya ve karakalemle çizim yaparak oldukça farklı bir tarz geliştirdi. Resimlerinde nadiren renge başvururdu.

Sonucun, 'La Durande'de olduğu gibi, zamanının onlarca yıl ilerisinde bir resim stili olduğunu görebiliyoruz.

Bu eserin adı 'Marine Terrace'. İnanılması güç olan ise, onu Sefiller ve Notre Dame'ın Kamburu'nu yazan kişi tarafından yaratıldığı...

Hugo'nun resim yaparken alışılmadık yöntemleri vardı. Bazen bilinçaltına erişmek için sayfaya dahi bakmadan sol eliyle resim yapıyordu.

Arzu ettiği etkiyi elde etmek için odun kömürü, kibrit çöpü, mürekkep yıkama ve is kullanıyordu.

Kızı 1843 yılında henüz 19 yaşındayken öldükten sonra, Hugo yıkıldı. Kızının ölümünden sonra, onunla bir kez daha iletişim kurabilme umuduyla çeşitli seanslara katıldı.

Burada da, bu seanslara katılırken yaptığı çizimlerden birini görüyoruz.

Eserlerini genel olarak tüyler ürpertici, ürkütücü ama aynı zamanda çekici olarak tanımlayabiliriz.

Ölüm, belirsiz dünyalar, ıssız topraklar ve gizemli yaratıklar... Hugo'nun eserlerinde her biri var.

Hugo'nun, daha önce Notre Dame'ın Kamburu'nda görülen gotik eğilimlerini çizimlerinden bazılarında ortaya çıkardığını görüyoruz.

Rüya gibi bir gökyüzüne karşı yapılmış karanlık ve gizemli kaleler...

Hugo'nun resimlerinde en çarpıcı detay atmosfer. Fantastik bir kabus olarak tanımlayabileceğimiz eserler bir yönüyle bize tanıdık gelse de bir diğer yönüyle de tamamen uzak.

En merak edilen ise Hugo'nun asılmış adam çizimleri. Bunları neden yaptı, kimse bilmiyor ve belki de asla bilemeyeceğiz.

Bu eserlerin, büyük İspanyol ressam Francesco Goya'nın eskizleriyle pek çok ortak noktası var.

1858 yılında çizdiği 'Adalet' (Justice), Hugo'nun en rahatsız edici yapıtlarından biri.

1866 tarihli 'Yılan' (Serpent) ise en ilkel korkularımıza, kabuslarımıza değiniyor gibi...

Hugo'nun sanatında biçimsiz mürekkep lekelerini kullanması, Empreyonistlerin, Fransız Akademisi'nin gerçekçiliğine karşı isyanını anımsatsa da, bunu ilk Hugo'nun yaptığının altını çizmek gerekiyor.

Ayrıca, bu yöntemin geleneksel Çin peyzaj sanatını anımsattığı da söyleniyor.

Hugo'nun zamanının çok ilerisinde bir ressam olduğunu söylemek doğru olacaktır.

Hugo'nun sanatı için kategorizasyona meydan okuduğunu söylemek yanlış olmaz. Çünkü görüyoruz ki, onunki tamamen kendine özgü, kişisel bir sanat...

Hugo'nun resimleri için, hem stil hem de içerik olarak özgündü, bir akımdan etkilenmemiş gözüküyordu.

Victor Hugo yaşamı boyunca 4.000'den fazla çizim yaptı. Bu çizimler tarz olarak romanlarından çok farklı olsa da, tıpkı romanları gibi muhteşem oldukları gerçeğini değiştirmez.

Ne dersiniz, Hugo gibi aynı zamanda gerçekten büyük bir ressam olan dünyaca ünlü başka bir yazar olmuş mudur hiç?

Bunlar da ilgini çekebilir;

Dünyanın En Pahalı Tablosu 'Çığlık' Bize Ne Anlatmak İstiyor?
Japonya'nın En Ünlü Eseri Büyük Dalga'nın Arkasındaki Bilinmeyen Gerçekler
Gollum ve Mona Lisa Düşündüğümüzden Daha Çok Birbirine Benziyor Olabilir mi?

Popüler İçerikler

Güldür Güldür Show'dan Duygulandıran 29 Ekim Skeci Geldi
Köylü Fenomenlerin İçerik Kavgası Tartışma Yarattı
DEM Partili Batman, Mardin ve Halfeti Belediyelerine Kayyum Atandı