Dünyaca ünlü markaların gelişimini bir kez de logoları üzerinden ele alalım! Yıllar içerisinde hafızalarımıza kazınan markaların ilk logoları, size de nostalji yaşatacak. Öte yandan zamanın hızlı değişimini de gözler önüne serecek. Bakın, teknoloji nasıl gelişmiş, tasarımlar nasıl değişmiş!
Kaynak: Time Capsule Tales
Google'ın yaratıcıları Larry Page ve Sergey Brin, Standford Üniversitesi'nde eğitim gördükleri sırada, henüz proje aşamasında olan Google'ın ana sayfasını boş bırakmamak için Microsoft Word'da oluşturdukları bir logo ile işe koyuldular. Ancak, 1998 yılında bu proje, resmi bir girişime dönüştüğünde, bugün bildiğimiz ve tanıdığımız Google logosunun temelleri atılmış oldu. Bu dönüşüm, Google'ın sadece bir üniversite projesi olmaktan çıkıp, global bir teknoloji devine dönüşmesinin ilk adımlarıydı.
Amazon'un bugün dünyada en tanınan logolarından biri olan ok şeklindeki yarım gülümsemesi, aslında her zaman aynı şekilde olmadı. Bu simge, dünyanın en büyük e-ticaret şirketinin logosu olarak bilinirken, 1995 yılında kuruluşundan bu yana altı büyük değişikliğe uğradı. Bu değişimlerin her biri, Amazon'un marka kimliğinin ve kurumsal imajının gelişimine katkıda bulundu.
Amazon'un logosu, şirketin müşteri odaklı yaklaşımını ve geniş ürün yelpazesini temsil eder. Ok şeklindeki gülümseme, Amazon'un 'A'dan 'Z'ye her şeyi sunma' misyonunu simgeler. Ayrıca, müşteri memnuniyetini ön planda tutan bir şirket olduğunu da gösterir. Bu logo, Amazon'un müşterilerine sunduğu geniş hizmet yelpazesini ve müşteri memnuniyetine verdiği önemi başarılı bir şekilde yansıtır.
CocaCola, ilk olarak 1866 yılında Pemberton adında bir farmakolog tarafından kendi arka bahçesindeki küçük bir havzada icat edildi. Pemberton'un muhasebeci arkadaşı Frank Robinson, bu yeni içeceğin ismini 'CocaCola' olarak önerdi.
Bu tatlı gazlı içecek, 19. yüzyılın sonlarına doğru büyük bir başarı elde etti. CocaCola logosunun anlamı oldukça basit olmasına rağmen, bu içeceğin tarifini Pemberton'un dul eşi olan Aza Kendler'den satın alarak, ilginç bir pazarlama kampanyası başlattı. Kendler, CocaCola markasını tanıtmak için spam olarak ücretsiz kola kuponları ve markayı temsil eden çeşitli hediyelik eşyalar dağıttı. Bu reklam kampanyası son derece başarılı oldu ve insanlar bu 'Lezzetli ve Ferahlatıcı' içeceği daha fazla tüketmek istediler.
BMW, 1913 yılında Karl Rapp tarafından kurulan ve uçak üretimi yapan Rapp Motorenwerke firmasının bir parçası olarak başladı. Bu kökenler, BMW'nin logosunun sürekli bir pervane olarak algılanmasına neden oldu. Ancak, bu iddialara karşı BMW, net bir yanıt verdi.
BMW Grup'un Arşiv Yöneticisi Fred Jakobs, firmanın ilk dönemlerinde logonun çok anlamlı olmadığını belirtti. O zamanlar BMW, genel halk tarafından tanınan bir üretici değildi.
1917'de BMW, Rapp'ın amblemini hatırlatan ilk logosunu tanıttı. İki altın çember arasında yer alan BMW ismi, bugün hemen hemen herkes tarafından bilinen bir logo haline geldi. Ancak, logonun içindeki sembol aslında Bavyera'yı temsil ediyor. BMW'nin ana vatanı olan Bavyera'nın bayrağında da beyaz ve mavi renkler bulunmaktadır. Logodaki bayrağın tek farkı, renklerin yerlerinin değiştirilmiş olmasıdır. Jakobs, bunun nedeninin o dönemlerde logolara bayrak eklemenin yasak olması olduğunu belirtiyor.
FedEx, 1994 yılında dengeli ve yenilenmiş bir imajla karşımıza çıktı. Şirketin hangi tür bir logo kullanacağı konusunda net bir fikri olmadığı için, bu süreç oldukça zorlu geçti. 200'den fazla logo tasarımı incelendi, ancak çoğu reddedildi.
Ancak, bu süreçte bazı tasarımlar test sürecinden geçerek son logo tasarımları için ilham kaynağı oldu. Bu süreç, şirketin imajını ve marka kimliğini yeniden şekillendirdi.
Eğer dünya çapında bir logo tasarım yarışması düzenleseydiniz, Nike'ın ikonik 'swoosh' logosu kesinlikle adaylar arasında olurdu. Ancak, bugün bildiğimiz ve tanıdığımız Nike logosu ilk oluşturulduğunda, bu kadar tanınabilir ve ikonik bir tasarım değildi.
Nike markası, aslında 1964 yılında 'Blue Ribbon Sports' adı altında faaliyet göstermeye başladı ve o dönemdeki logo tasarımı, bu ismi yansıtacak şekilde oluşturulmuştu.
Nike'ın bugünkü tanınabilir logosu, markanın isim değişikliği ve yeniden konumlandırılması sürecinde ortaya çıktı. 'Blue Ribbon Sports' ismi altında başarılı bir şekilde faaliyet gösteren marka, 1971 yılında ismini 'Nike' olarak değiştirdi ve bu değişiklikle birlikte logosunu da yeniden tasarladı. Yeni logo, Nike'ın hız ve hareketi temsil eden 'swoosh' simgesi oldu ve bu simge, markanın global çapta tanınmasını sağladı.
Nike'ın logosu, markanın evriminin ve yeniden konumlandırılmasının bir simgesi oldu.
'Shell' ismi ilk defa 1891 yılında, Marcus Samuel and Company tarafından Uzak Doğu'ya gönderilen gazyağının ticari markası olarak kullanıldı. Bu küçük Londra tabanlı işletme aslen antika eşyalar ve doğu kökenli deniz kabukları üzerine yoğunlaşmıştı. Bu deniz kabukları, Viktoryen dönem insanları tarafından hediye kutularını süslemek amacıyla kullanıldığı için oldukça popülerdi ve bu popülerlik, şirketin Uzak Doğu ile karlı bir ithalat-ihracat işini kurmasına yardımcı oldu.
1897 yılında, Samuel'in Shell Transport and Trading Company'yi kurmasıyla 'Shell' ismi, kurumsal bir kimlik kazandı. Şirketin ilk logosu bir midye kabuğuydu, ancak 1904 yılında, şirket ve marka adını daha iyi temsil etmek amacıyla deniz kabuğu veya istiridye şeklinde bir amblem kullanılmaya başlandı.
1907 yılında, Royal Dutch Petroleum Company ile Shell Transport and Trading'in birleşmesi sonucunda, ikincisinin marka adı ve sembolü ('Shell' ve istiridye), yeni oluşan Royal Dutch Shell Grubu'nun kısa adı ve amblemi oldu. 2022 yılına gelindiğinde, Royal Dutch Shell, isim değişikliği yaparak sadece 'Shell' ismiyle yoluna devam etme kararı aldı.
Apple'ın logosunun tarihçesi, belki de düşündüğünüzden daha az şaşırtıcı olabilir. Günümüzde gördüğümüz ısırılmış elma logosu, geçmiş versiyonlarına kıyasla oldukça benzer bir görünüme sahip. Ancak, 1976'da Steve Jobs ve Ronald Wayne tarafından tasarlanan ilk logo, bir elma ağacı altında oturan Isaac Newton'ı tasvir ediyordu ve bu logo genellikle pek bilinmez.
Newton temalı logonun ardından, 1977'de, yani sadece bir yıl sonra, ısırılmış elma logosuyla tanıştık. Bu logo, içerisinde gökkuşağı renklerini barındırıyor ve 1998 yılına kadar kullanıldı. Ancak, Jobs'ın iMac G3 modelini tanıttığı zaman, logo yarı saydam bir su rengi tonuna büründü.
Seattle merkezli Starbucks kahve zinciri, ilk olarak 'Pequod' adını aldı, Moby Dick romanından esinlenerek. Daha sonra, daha uygun görülen 'Starbuck' ismini aldı. Logo olarak, denizcileri cezbeden iki kuyruklu kadın karakter 'Siren' seçildi. 1971'deki ilk logo, Siren'in açık göğüslerini içeriyordu. Ancak, tepkiler üzerine Siren'in göğüsleri kapatıldı ve 1987'de bugünkü logo şeklini aldı.
Starbucks'ın şimdiki logosunda, figürün yüzünün sağ tarafındaki asimetrik gölgeler, onu daha insana yakınlaştırıyor.
Adidas'ın logosu, markanın başarısına önemli ölçüde katkı sağlayan bir unsurdur. Etrafınızdaki herhangi birine Adidas logosunu tanıyıp tanımadığını sorduğunuzda, büyük ihtimalle 10 kişiden 9'u spor giyim mağazasına her gittiklerinde bu logoyu kolayca fark edebileceklerini belirtecektir.
Bu logo aslında oldukça basit ve aşırı özel bir özelliği yok. Ancak şirketin uyguladığı strateji, üretim hattından çıkan her ürüne üç çizgi eklemekti. Faaliyetlerine başladıkları ilk günlerde bile, bu üç çizgi sayesinde markaları hızla tanınır hale geldi. Şirketin kurucusu Adolf Dassler, markasını 'Üç Çizgili Şirket' olarak adlandırmayı tercih etti. Logonun zaman içinde geçirdiği evrim ve şekil değişikliklerine rağmen, Adidas her zaman ilk üç çizgili konseptine sadık kaldı.
Pepsi'nin ilk zamanlarda 'Brad'in İçeceği' olarak anıldığı pek bilinmez. Ancak, bu durum 1898 yılında Ağustos ayında 'PepsiCola' olarak yeniden adlandırıldığında tamamen değişti. İsminin nasıl ve nereden geldiği hala tam olarak bilinmiyor. Bu konuya dair iki önemli iddia bulunuyor:
Bazıları, Pepsi'nin başlangıçta eczanelerde satılan ve sindirimi kolaylaştıran bir ilaç olduğunu ve bu nedenle isminin pepsin enziminden türediğini iddia ediyor. Günümüzde Pepsi, sağlıksız bir şekerli içecek olarak kabul ediliyor, ancak ilk çıktığında tamamen farklı bir amaçla kullanılıyordu. Ne ironik, değil mi?
Ancak, bazıları Pepsi'nin isminin, içeceği bir bardağa döktüğünüzde ve gaz kabarcıklarının çıtırtısını duyduğunuzda ortaya çıktığını öne sürüyor. İkinci teori daha inandırıcı geliyor, sizce de öyle değil mi?
Pepsi'nin tarihine daha derin bir bakış attığımızda, bu popüler içeceğin köklerinin 19. yüzyılın sonlarına dayandığını görüyoruz.
Microsoft Word de kurulduğu günden bu yana büyük bir değişim yaşayarak modernize olan logolardan biri. Markanın şimdiki haline baktığımızda teknolojinin gelişimini de hissediyor gibiyiz.
Pepsinin değişimi gibi hayatımın değişmesi gerekiyor aw