Girişin Kesinlikle Yasak Olduğu Dünyanın Dört Bir Yanından 19 Ürkütücü ve Gizemli Yer

1. Svalbard Küresel Tohum Deposu, Norveç

Kuzey Kutup Dairesi'nin derinliklerinde, Norveç'in Spitsbergen Adası'nda, Küresel Tohum Deposu bir dağın içinde saklı. Buraya bazen 'Kıyamet Günü Deposu' da deniliyor çünkü insanlığın başına gelebilecek en kötü senaryoda bile dünyanın gıda mahsullerinin çeşitliliğini koruyup bitki krallığını eski haline getirme amacıyla yaratıldı. 200 yıl boyunca herhangi bir patlamaya veya depreme dayanacak şekilde inşa edildi. Dağın yamacına kurulan depo Dünya üzerindeki tüm buzullar erise bile deniz seviyesinin üzerinde kalıyor. Depoda 100 milyon tohum ve Dünya'nın mevcut bütün besin ürünlerine ait tohumların birer yedeği bulunuyor.

Politika bu depoda işlemiyor, Kuzey Kore bile tohumlarını burada dondurdu. Depodan ilk çekimi Suriye yaptı, o da Halep'te savaş yüzünden yıkılan Uluslararası Araştırma Merkezi'ni tekrar açabilmek için. Depoyu mahsullerin genetik materyalini saklamak için kullanıyorlardı. Günümüzde, bu depolanmış ürünler savaşta hasar görmüş ve kuraklıkla baş eden Suriye için hayati değer taşıyor.

2. Kuzey Sentinel Adası, Hindistan

Burası, dünyada modern uygarlıkla bağı olmayan sayılı kabilelerden biri olan Sentinellilere ev sahipliği yapıyor. Kabilenin avlanarak, balık tutarak ve vahşi bitkileri toplayarak hayatta kaldığı biliniyor ancak şu ana kadar tarıma veya ateşe dair herhangi bir ize rastlanmadı. İlk başarılı keşif gezisi 1967 yılında T.N. Pandit liderliğinde yapıldı. O günden beri kabile modern dünyayla iletişimi tamamen reddediyor, bölgelerine girmeye çalışanları şiddet kullanarak dışarı atıyor.

allthatsinteresting.com

Kabile 2006 yılında yanlışlıkla bölgelerine giren 2 balıkçıyı öldürdü ancak Hindistan hükumeti cinayetleri yargılamak için hiçbir girişimde bulunmadı. Şu an adaya yolculuk kesinlikle yasak ve deneyenlerin sonu ölümle bitiyor.

3. Plüton'un Kapısı, Türkiye

Frigyalılar devrinde Hierapolis adı verilen antik kentte yer alan kapı, bir dönem Romalıların ölüm tanrısı Plüton'a adanmıştı. Antik tarihçi Strabon bir keresinde burayı ziyaret edip 'İçeri giren her hayvan anında ölümle karşılaşıyor. İçeri birkaç serçe fırlattım ve hepsi son nefesini verip yere düştü.' yorumunu yapmıştı. 1965'te keşfedilen kapı hakkındaki hikayelerin birer şehir efsanesinden daha fazlası olduğu ortaya çıktı.

Bilim insanları buradaki karbondioksit yoğunluğunu ölçtüklerinde, gündüz Güneş'in gazı dağıttığını, gece sıcaklık düşüp karbondioksit havadan daha ağır olduğunda da karbondioksidin yere çöküp ölümcül bir 'göl' oluşturduğunu fark ettiler. Şafak vaktinde, zeminin 40 santimetre yukarısındaki havada karbondioksit oranı %35'i buluyor. Bu da hayvanları, hatta insanları birkaç dakika içinde öldürmeye yetecek kadar yüksek. Neyse ki bu yoğunluk yükseldikçe epey düşüyor, yani kapının yanında durmak yalnızca küçük hayvanlar için ölümcül.

4. Paris Yeraltı Mezarları, Fransa

Dünyada bilinen en gizemli ve korkutucu yerler arasında bulunuyor. İlk başta Paris'in taş madenlerini sağlamlaştırmak için inşa edilen tünel ağı 18. yüzyılın sonunda 6 milyon cesedin saklandığı bir depoya dönüştü.

Bu tünellerin çok küçük bir kısmı halka açık. Burada binlerce iskeleti ve kafatasını yan yana dizilmiş şekilde görebilirsiniz. Buna rağmen 274 kilometrelik bu labirentin geriye kalan %99'luk kısmına giriş yasak çünkü kaybolmamak neredeyse imkansız. Ne yazık ki bu durum meraklı insanların ve toplulukların bu mezarlara girişini ve özel polis gücüyle başlarını belaya sokmalarını engelleyemiyor.

5. Poveglia Adası, İtalya

Bu ada dünyadaki en ürkütücü ve gizemli adalardan biri olarak biliniyor. Her şey Roma İmparatorluğu döneminde veba kurbanı insanların adaya taşınmasıyla başlıyor. Sonrasında, Ortaçağ döneminde veba hastalığı geri döndüğünde, ada bir kez daha binlerce ölümcül derecede hasta insana ev sahipliği yaptı. Çok sayıda insan buraya terk edildi, aynı mezarın içine gömüldü, hatta yakıldı. Söylenene göre, toprak çürüyen ve yakılan cesetlerden o kadar etkilendi ki bugün %50'si insan küllerinden oluşuyor.

O da yetmezmiş gibi 1922 yılında bu adada bir akıl hastanesi açıldı. Tabii ki hastaları olumlu etkilemedi, zaten adanın ürkütücü bir enerjisi vardı. Bugün, hala adanın kıyılarına vurmuş insan kemikleri görebilirsiniz. Bunun sebebi de bu adada öldürülen dehşet sayıda insan olması. Çoğu insana göre bu ada lanetli ve adaya gidiş yasa dışı. Zaten kim gitmek ister ki?

6. Çernobil Yasak Bölge, Ukrayna

1986 yılında yaşandı bugün Çernobil Felaketi adı verilen nükleer kaza. Yüksek radyasyon seviyesinden ötürü halka anında bölgeyi boşaltması emredildi ve kısa bir süre sonra bu bölge hayalet şehre dönüştü. Günümüzde, şehrin hızlıca boşaltıldığı zamandan kalan ayakkabılar, oyuncaklar ve başka eşyalar bulabilirsiniz.

Kasabanın bazı bölgelerini görmenizi sağlayan kısa turlar olsa da 30 kilometrelik bir alana giriş tamamen yasak. Sebebi ise radyoaktif kirlilik.

7. Queimada Grande Adası, Brezilya

Brezilya sahilinin biraz dışında, Atlas Okyanusu'nda yer alıyor bu ada. Günümüzde, türü kritik tehlikede olan Bothrops Insularis adlı çok zehirli yılan türüne ev sahipliği yapan tek ada. Yılan nüfusunu ve başına gelebileceklerden ötürü ziyaretçileri korumak amacıyla ada halka kapalı. Tahminlere göre bu adada metre kare başına bir yılan düşüyor.

8. İlk Çin İmparatoru'nun Mozolesi, Çin

Çin'in Şensi eyaletindeki Xi'an'daki Lintong bölgesinde bulunan ve Çin Şi Huang'a ait olan mezara giriş yasak. 1974 yılında Toprak Askerler ile birlikte keşfedilmiş olmasına rağmen mezar hala açılmadı. Kazıya karşı gelenler şu an sahip olduğumuz teknolojinin mezarın içindeki hiçbir şeyi saklamaya yeterli olmayacağını düşünüyor. Bu yüzden de giriş yasak.

9. 51. Bölge

Burayı bilmeyen yoktur herhalde. Las Vegas'ın 160 km kuzeyinde bulunan bir ABD askeri tesisi. Dünya üzerindeki en gizemli yerlerden biri, ABD hükumeti 2013 yılına kadar varlığını inkar etti. Şu anda UFO'larla ilgili komplo teorilerine konu oluyor bu bölge.

Bölge CIA ve ABD Hava Kuvvetleri tarafından test alanı olarak kullanılıyor. Askeri bir tesis olmasına rağmen insanlar burada bilim insanlarının Dünya'ya düşen uzaylı araçlarını incelediğini iddia ediyor. Meraklılar bölgenin girişine kadar gitse de içeri giriş kesinlikle yasak.

10. Surtsey, İzlanda'da bir ada

Surtsey 1963 yılında 3 yıl süren devasa bir volkanik patlamanın ardından oluşan büyük bir kara parçası. Şu an, bu ada yalnızca bilimsel araştırmalar için kullanılıyor. Araştırmanın temel amacı bir ekosistemin nasıl hiçbir insan etkisi olmadan oluşabileceğini anlamak. Adaya giriş izni olan yalnızca 2 bilim insanı var, bu da adayı dünya üzerinde giriş yasak olan sayılı yerden biri yapıyor.

Bilim insanları için ana kurallardan birisi yanlarında hiç tohum getirmemek ancak birisi bu kurala uymayıp lavın üzerine kaka yapmış. Ardından, adada bir domates tarlası oluşunca araştırmacılar şaşkına uğramış. Tabii tarlanın nereden geldiği anlaşılınca hemen yok edilmiş.

11. Niihau Adası, Hawaii

Aynı zamanda 'Yasaklı Ada' olarak da biliniyor. 1864 yılında Elizabeth Sinclair tarafından satın alınan ada o zamandan beri özel mülk. İsmini ilk 1952 yılında, Hawaii'de polyo salgını olduğu zamanlarda aldı. Adaya giriş ve adadan çıkış hastalığın yayılmaması için yasaklıydı. Neyse ki bu şekilde adadaki hiç kimse hasta olmadı. Günümüzde, 170 kişilik nüfusuyla gezginlerin gıpta ile baktığı seyahat noktası ve yalnızca birkaç kişi adaya giriş izni alabiliyor. Söylenene göre kraliyet ailesi de olsanız, dünyanın en zengin insanı da olsanız adaya girmek için izin almalısınız. Mesela bir keresinde müzik efsanesi Mick Jagger'ın helikopteri adaya iniş izni alamadı.

12. Metro-2, D6 Hattı, Rusya

Stalin'in hükmü sırasında Metro-2 olarak bilinen gizli bir yer altı ulaşım sistemi inşa edilmişti. Bu gizemli metro sistemi söylenene göre Kremlin, Vnukovo-2 Havalimanı ve Genelkurmay Başkanlığı Akademisi gibi önemli idari binaları birbirine bağlıyor. Tünellerde apartman daireleri ve teknik odaların da bulunduğu söyleniyor. Tünellere dışarıdan giriş olmadığından savaş sırasında yüksek rütbeli memurlar için gizli kaçış tüneli olarak inşa edildiği düşünülüyor.

Moskova metro yönetimi bu tünellerin varlığını inkar ediyor. 1994 yılında, bir şehir keşif ekibi tünellerin girişini bulduğunu iddia etti. Günümüzde, 4 hattan yalnızca birinin varlığı onaylandı: D6. Buraya giriş halka kesinlikle kapalı ve yalnızca özel izni olanlar girebiliyor.

13. Lascaux Mağaraları

Bu mağara kompleksi Montignac köyünün yakınında yer alıyor. Mağaranın duvarları ve tavanı kafatası kemiğinden duvar çizimleriyle dolu, başlıca büyük hayvanlara ait. Bu çizimlerin 17 bin yıllık olduğu tahmin ediliyor. 1940 yılında bu mağaralar 18 yaşındaki Marcel Ravidat tarafından keşfedildi ve birçok insanı kökenleri ve anlamları hakkında merak içinde bıraktı.

Antropologlar bu çizimlerin geçmiş av başarılarını veya gelecekte avcılığı geliştirmek için gizemli bir ritüeli aktardığını düşünüyor. İkinci Dünya Savaşı'nda mağaraların kapılarının açılması içerideki ortamı değiştirdi. Günlük 1200 ziyaretçi, hava sirkülasyonundaki değişiklikler ve içeri giren ışık çizimlere geri döndürülemeyecek zararlar verdi. 1963 yılında mağaralar halka kapatıldı.

14. Vatikan Gizli Arşivleri, Vatikan

Vatikan ve Katolik Kilisesi zaten yeteri kadar gizemli değilmiş gibi bir de neredeyse 8. yüzyıla kadar giden kayıtlarla dolu bir arşivleri var. Arşiv o kadar büyük ki raflar 85 kilometre boyunca uzanıyor. Özel izni olan bir araştırmacı değilseniz giriş kesinlikle yasak. Martin Luther'ın aforozundan tutun Michelangelo'nun Papa II. Julius'a yazdığı mektuba kadar özel belgeler barındırıyor.

15. North Brother Adası, ABD

Doğu Nehri'nde bulunan 5 hektarlık ada Manhattan, New York'a 3-4 kilometre uzaklıkta. Ada sularında bir yolcu gemisi batınca 1000 kişi hayatını kaybetmiş. Sonradan burası salgın hastalıkları tedavi ettikleri Riverside Hastanesi olmuş. En ünlü hastası Mary Mallon idi, bir diğer adıyla Tifo Mary. Mary, ABD'de tifoya sebep veren bakterinin belgelenmiş ilk semptomsuz taşıyıcısıydı. 50'den fazla insana hastalık bulaştırdığı düşünülüyor, bunlardan 3'ü de hayatını kaybetti.

Taşıyıcı olduğunu her zaman inkar etmesine rağmen tatlı pişirirken ellerini çok nadir yıkadığı ve tatlıyı yiyenlere bakteri bulaştırdığı söyleniyor. Ada 1950'lere kadar halka tekrardan kapatıldı. Bu dönemde uyuşturucu bağımlılarını tedavi etmek amacıyla bir tesis açıldı. Günümüzde bu ada bir kuş barınağı. Balıkçıllara ve diğer dalıcı kuşlara ev sahipliği yapıyor. Ada şu an terk edilmiş vaziyette ve halkın girişi yasak.

16. Fukuşima Yasak Bölge, Japonya

2011 yılında, Fukuşima Nükleer Santrali Kazası Japonya'yı sarstı. Bölgenin 29 kilometreye kadar yakınındaki sakinleri evlerini boşaltmak zorunda kaldı. Uluslararası Nükleer Olay Skalası'nda Çernobil'den sonra 7. Seviye olarak sınıflandırılan 2. kaza. Aşırı radyasyon seviyesinden ötürü bölgeye giriş kesinlikle yasak.

Bir adam yeterli ekipmanı olmadan bu bölgeye adım atacak kadar cesur davrandı. 27 yaşındaki Malezyalı fotoğrafçı Keow Wee Loong yasa dışı yollarla yasak bölgeye giriş yaptı. 'Gerçek hayatta Fallout gibiydi.' yorumunu yaptı.

17. Ise Tapınağı, Japonya

Burası, Şinto dininde Güneş'in ve evrenin tanrısı olan Amaterasu'ya taptıkları kutsal tapınak. Tapınak hiçbir çivi kullanılmadan yalnızca tahtaları birbirine bağlayarak inşa edilmiş. İşin ilginç tarafı tapınak her 20 yılda bir yıkılıp tekrar inşa ediliyor, bu da Şinto dininde ölümü ve yeniden doğumu temsil ediyor. Yeni tapınağı da yalnızca tahtaları birleştirerek kuruyorlar, bu bir gelenek. Tapınağın kutsallığı ve güzelliğine rağmen yalnızca din adamları ve imparatorluk ailesinin temsilcileri içeri girebiliyor.

18. Morgan Adası, ABD

Güney Karolina'da bulunan Beaufort'un kuzeyinde yer alıyor. Aynı zamanda Maymun Adası olarak da biliniyor. Bu adı içinde yaşayan 4000 Hint şebeğinden oluşan maymun kolonisinden alıyor. Maymunlar adanın yerlisi değiller, La Parguera, Porto Riko'dan getirilmişler. Maymunlar Herpes B virüsü taşıdıkları ve Porto Riko'daki maymun nüfusu çok fazla olduğu için Güney Karolina maymunları insan yaşamı olmayan Morgan Adası'na taşımayı teklif etmiş. Şu an adaya giriş kesinlikle yasak. Giriş izni olan insanlar yalnızca National Institute of Allergy and Infectious Diseases çalışan araştırmacılar.

19. Bohem Korusu, ABD

Bohem Korusu, Bohemian Avenue, Monte Rio, Kaliforniya'da yer alan yıllık bir kamp alanı. İlki 1872 yılında yapılan bu etkinliğe her yıl 2500 kadar elit adam katılıyor. Etkinliğe yalnızca dünyanın en önemli figürleri davet ediliyor: Nobel Ödülü alanlar, önde gelen siyasetçiler, çeşitli ordu mensupları, Harvard veya Yale gibi elit üniversitelerin rektörleri...

Söylenene göre etkinlik sırasında Bohem Grubu geleneğin bir parçası olarak ritüeller ve tiyatro oyunları sergiliyor. Kulübün mottosu 'Weaving Spiders Come Not Here' o da Shakespeare'in bir oyunundan alıntı ve dışarının endişelerini etkinliğe getirmemek anlamına geliyor. Bugün hala etkinliğe katılım yalnızca erkeklere açık, kadınlar maksimum etkinlikte çalışan olarak görev yapıyor.

Gazeteci Jon Ronson etkinliğin 'çocukça' olduğunu söyledi. 'Elvis taklitçileri, sahte ürkütücü pagan ritüelleri, ağır içki... Bu insanlar kariyerlerinde en üst noktaya ulaşmış olabilirler ancak duygusal olarak üniversite yıllarında kısılıp kalmış gibiler.'

Popüler İçerikler

Kılıçlı Yemin Olayında Yeni Gelişme: Teğmenlerden Sonra Komutanlar da Disipline Sevk Edildi
Demet Akalın 'Laiklik' Açıklamasıyla Gündem Olan Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin'e Ateş Püskürdü!
"Bir Evim Varsa Onun Sayesinde": Hakan Meriçliler'den Vural Çelik Tartışmasında Gülse Birsel'e Büyük Destek!
YORUMLAR
13.08.2018

çok güzel bir içerikti, hiç sıkılmadan okudum

13.08.2018

İlgi çekici güzel bir içerik. 👍

14.08.2018

Kaka tohumunu sevdin ama kabul et

13.08.2018

hep böyle şeyler paylaşın gözünüzü seveyim içimizi karartan olaylardan haberlerden bıktım artık heö bilgilenip şaşıralım.

TÜM YORUMLARI OKU (17)