Dünya Şampiyonu Naz Arıcı: "Yüzlerce Röportaj Verdim. Bu Soruyu İlk Soran Sizsiniz"

Naz Arıcı ismini artık birçoğunuz (umarım) biliyorsunuzdur. Kendisi 19 Mayıs'ta yani tam da milli bayramımızda beşinci kez, evet yanlış yazmadım beşinci kez dünya şampiyonu oldu ve bana sorarsanız da nihayet hak ettiği ilginin onda birini de olsa gördü. Röportajları yayımlandı, magazin sitelerinde bile haber oldu.

Malum bizi bu aralar gururlandıran, göğsümüzü kabartan kadın Milli Voleybol Takımı ve onların bu inanılmaz başarısını gölgeleyen abes tartışmalar gündemde. Ben de masraflarını yeri geldiğinde cebinden harcayıp ülkesini temsil etmiş ve bunlara rağmen hak ettiği değeri görmeyen Naz Arıcı ile konuşmak istedim.

Karşıma inanılmaz naif, kırılgan, mütevazi ve sakin bir kadın çıktı. Ancak 'bir söz verdi mi ya da bir şeyi kafasına koydu mu önünde dağ olsa durulmaz' denir işte o kadar da güvenilir biri.

Seneler önce en yakın arkadaşına verdiği sözü tutmak için yoktan var ettiği kariyerini okuduğunuz zaman anlayacaksınız!

Dileğim bu röportajdan sonra aradığı maddi desteği bulur ve hayallerini gerçekleştirir. Ülkemizi daha çok insana tanıtıp genç sporcular yetiştirir. 

Çünkü bizi ancak bu iyileştirir. 

- Öncelikle tebrik ederim. Çok azimli bir kadın var karşımda. Patene 29 yaşında başlamana yakın bir arkadaşının ölümü sebep olmuş. Başın sağ olsun. Bana arkadaşından bahseder misin? Adı neydi? Kaç yaşında nasıl tanışmıştınız? Nasıl biriydi? Şu an seni görüyor olsa ne derdi? Bu kadar önemli bir şeye sebep olmuş birini daha yakından tanımalıyız bence.

Öncelikle çok teşekkür ederim, yüzlerce röportaj verdim bu soruyu bana ilk soran siz oldunuz. Çok duygulandım. İsmi Sijan Kovulmaz’dı. Aynı yaştaydık. Aramızda on yedi gün vardı. Kendimi bildim bileli birlikteydik. İkiz gibi büyüdük. Bizim büyükbabalarımız köy enstitüsü mezunu, Erdek’te öğretmenler kampında bütün yazları birlikte geçirirdik. Ben çok hareketli bir çocuktum o bana göre daha naif ve sakindi. Benim duygu geçişlerim olurdu ama o her zaman pozitifti. Her şeyi iyi yanından görürdü. Kızgınlık küslük nedir bilmezdi. Benden daha olgundu. 

- Sence sizi görüyor mudur? Ben hep öyle olduğuna inanırım...

Beni gördüğüne eminim hatta takım arkadaşım ve Elif Sırma Özel son şampiyonluğumdan önce rüyasında, Sijan’ı tanımadığı halde, benim yarışmama geldiğini hakemlerin arkasında ayakta durduğunu ve gözleri yaşlı beni izlediğini gördü. Onun rüyasına göre şampiyon oluyordum ve Sijan da mutlulukla beni alkışlıyordu. Birkaç ay sonra rüyası gerçekleşti. Bunu sizden başka kimseye anlatmadım. Anlatırken bile tüylerim ürperdi. Şu an yanımdaysa bana “çok muyluyum' diyordur da ben duyamıyorum.

- Patene başlama yaşın epey konuşuldu. 29 gerçekten kulağa "geç" geliyor. "Bu yaştan sonra bu mu çıktı şimdi?" derler diye endişe etmedin mi? Seni engellemeye çalışanlar olmadı mı?

Çevremi bırak en başta ailem beni durdurmak istedi. Ama bunu kötü niyetle değil de beni koruma amaçlı yapsalar da bu sporu öğrenmeye karar vermiş biri olarak, uzun bir süre gizli gizli yapmak durumunda kaldım.  

- Ne kadar sürdü bu gizlilik ne zaman yakalandın ve ne zaman kabul ettiler?

İlk yarışmama katılma başvurusu yapmıştım ve çalışmalarımı yoğunlaştırmam gerekiyordu. Çalıştığım için gündüz saatlerinde buza giremiyordum dolayısıyla işten önce buza girip çalışıp sonrasında işe gitmem gerekiyordu. Artık sabahın 04.30’unda çalan bir saat ve kalkıp buza gitmeye hazırlanan bir Naz olunca saklayamıyorsun. Gün ağarmadan evden çıkan, haftada dört gün. Söylemek zorunda kaldım, kabul etmeseler bile göz yumdular diyebilirim.

- Elektrik elektronik mühendisliği okumuşsun. Patenle bu işleri de birlikte yürütmüşsün. Bu pahalı bir spor mu? Sponsor bulamadın mı?

Artistik buz pateni ülkemizdeki en pahalı sporlardan biri, belki de en pahalısı. Mühendislikle ikisini bir arada yürütmek durumunda kalmamın sebebi de bu. Ben çalışıyordum ve maaşım vardı, ekonomik özgürlüğüm olduğu için devam ettirebildim zaten. Kendimi bu sporda kanıtlayana kadar bir sponsorum olmadı. Sponsor elde ederken de zorlandım. Genelde bir yarışmalık sponsor buluyoruz. O da antrenörün ve benim ulaşım ve bazen de konaklama masraflarımızı karşılıyor. Başvuru, antrenman yarışmanın yapılacağı yerdeki ulaşım ve oradaki yeme içme masraflarımızı biz yine karşılıyoruz.

-Mesela Ekşi Sözlük'te "yol ve konaklama masraflarının bütçeden karşılanamayacağını söyleyen federasyon nedeniyle Kanada'daki yarışmaya gidemeyecek olan sporcu" diye bir bilgiye rastladım...

2016 yılıydı. Ben 2015'te ilk dünya şampiyonluğumu almış ve bu branşı ülkeme açtırmıştım. 2016 yılında şampiyona Haziran'da Almanya’da, Eylül’de de Kanada’da olacaktı. Milli sporcu olduğum için Almanya Federasyon tarafından karşılanacaktı ama ben ata sporu buz pateni olan Kanada’da bir birincilik alıp ülkemi orada en üst sırada göstermek istiyordum. O zamanki federasyon başkanımızla bütün bunları konuştum ve bana maddi kısmı düşünmemem gerektiğini sadece çalışmama bakmam gerektiğini söyledi.

Bu arada o sırada benim Ankara’da çalıştığım buz pistim kapanmıştı ve ben işimi bırakıp benim çalışabileceğim o zamanki en uygun olimpik buz pisti olan Erzurum’a gidip kısa süreliğine oraya yerleştim. O süreçler de büyük sıkıntılarla geçmişti. Ben de sıkı disiplinle çalışmalarıma Erzurum’da devam ettim. Sonra yarışma yaklaşınca federasyon bana beni gönderemeyeceklerini söyledi. Ve o zamanki federasyon genel sekreteriyle konuşup onun da onayıyla sponsor aramaya başladım. Süreçler benim açımdan can sıkıcı gerçekleşti ama sonuç olarak Kanada’ya gidebildim ve altın madalya aldım. 

- Bu senin beşinci şampiyonluğun, bana sorarsan hak ettiğin değeri ve desteği hiç görmemişsin. Şimdi de '40 yaşında şampiyon oldu' başlıklarıyla yaşından dolayı bana sorarsan yapay bir ilgi var, samimi bulamıyorum. Senin görüşün?

Ben bu başarılarımı ülkem için alıyorum. Kendimi kupalarımla ve madalyalarımla alkışlıyorum. Sizin gibi bana ilgi gösteren ve değer veren kişilerle ve halkımla kutluyorum. Gerisi beni ilgilendirmiyor.

- Haddinden fazla naif davrandığını düşünüyorum. Yahu hiç mi kırgınlık, sitem yok içinde?

Bazen düşünüyorum Türkiye’de olmasaydık başka ülkede olsaydık daha değer görürdük diye ama benim başarılarımı Ata’mızın olmamızı istediği insan gibi insanların kutlaması çok ama çok daha önemli. Bu sayede zaten Pelin Çini gibi mükemmel bir insanla tanıştım ve kendisine buradan da teşekkür etmek istiyorum 😊

-Sence ülkemizde kadın sporcular neden hak ettikleri değeri görmüyor? Bir ayrım olduğu aşikar ve bunun en yakından şahitlerinden biri olmalısın. Fikrini çok merak ediyorum...

Benim şahsi görüşüm bu sadece kadın sporcular için değil, ülkemizde kadına verilen değerde yetersizlik var. Toplum olarak bazı değerleri kaybetmiş durumdayız. Bunun düzelmesi için piramidin en tepesinden başlayarak bir girişimde bulunulmalı. Başarılamayacak şey değil. Ülke yönetimine, siyasetçilere, medyaya çok iş düşüyor. 

- Ebrar Karakurt üzerinden ortaya atılan bana göre akıl dışı tartışma ile alakalı da bir şeyler söylemek istersin diye düşündüm. Sporcu bir kadının üzerine bu kadar gelinmesi sana ne hissettiriyor? Üstelik bu kadın bizi dünyada temsil ederken ve de karşımızda erkek bir sporcu olsa benzer şiddetle üzerine gidilir miydi sence? 

Öncelikle şunu söyleyeyim: Ebrar’ın sonuna kadar arkasındayım. Siz de belirtmişsiniz akıl dışı tartışma diye. Ben de aynı görüşteyim. Benim ülkemi dünyada en üst sıraya getiren milli bir sporcu önünde saygıyla durulmalı. Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e verdiğimiz sözü tutuyor. Eleştiren kişi sana soruyorum: Sen sözünü tutuyor musun? Sen ülkeni dünyada nasıl temsil ettin? Cevabı bana da söyleme içinde tut.  Erkek olsaydı da aynı şekilde üzerine gidilirdi. Ülkemizde cinsel tercih açısından bir namus durumu oluşturulmuş durumda ama namus vatandır. Yurt dışındaki çok rakibim ve arkadaşım var kimse tercihi yüzünden böyle bir muamele görmüyor. Ben kendi adıma cinsel tercihi ne olursa olsun ülkemi dünyada en üst sırada tutan vatandaşlarımızın önüne saygıyla eğiliyorum. 

- Ebrar’dan açılmışken konu sorayım. O bir okul açtı. Voleybol sporunu imkânı olmayan kız çocuklarına aşılamak için. Senin de bu patenine dair hayallerin var mı ya da girişimlerin? Bu sporun daha iyi tanınması yeni sporcuların yetişmesi için ne yapmalıyız? Ne yapmak istiyorsun? Hayalin ne?

Keşke maddi durumum olsa da ben de bunu yapabilsem, amacım da antrenörlüğe başlayıp dünyada ülkesini temsil edecek patenciler yetiştirmek. Bunu kendi deneyimlerimle ve bilgilerimle yapmak istiyorum. Benim antrenörüm Timuçin Özbükücü kendisi Türkiye’nin ilk milli buz patencisi. İkimiz de bu spor için elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyoruz ve ikimizin de hayali bu. Buna destek veren bir sponsor ya da bir girişimci bulduğum an hemen başlatırım da.

Hayalim de şu: Ülkemde bir yarışma düzenleyip rakiplerimi buraya çekmek istedim. Ben onların ülkelerine gidiyorum neden onlar benim ülkeme gelmesin? Kaldı ki ben yarışana kadar Türkiye’yi yanlış tanıyan rakiplerim vardı. Beni tanımalarıyla birlikte Türkiye’ye bakış açıları değişti. Elimde fırsat olduğu ilk an dünya çapındaki yarışmaların –hangi yaş gurubu ya da kategori olursa olsun- Türkiye’ye de yapılması için Uluslararası Buz Pateni Federasyonu ile iletişime geçeceğim.

- Bakış açıları değişti derken? Türkiye'yi nasıl tanıyorlardı? Nasıl tepkilerle karşılaştın? Hangi düşünceleri değiştirdin?

Siyasi olarak farklı olarak tanıyorlardı bunları burada konuşmam doğru olur mu bilmiyorum. Benle birlikte giyiniş ve yaşayışımızın kendileri gibi olduğunu anladılar. 

Spor için ise buzda başarılı bir imajımız yoktu. Bunun için asla arkadaşlarıma, kardeşlerime sözüm yok. Hepsi elinden gelenin fazlasını yapıyorlar bizdeki sporsal açıdan bazı eksikler ve eğitim sistemi sporla çakıştığı için sporcular çok ikiye bölünüyor. Benim kategorimde yani yetişkinler kategorisinde Türkiye’nin adı artık ilk sırada. Eskiden “biz de varız” derken şimdi “biz buradayız” diyoruz.

Instagram

Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio

Popüler İçerikler

Cübbeli Ahmet Çakarlı Araçla Geldiği Etkinlikte Şeriatı Savundu: Skandal Sözlere Tepki Yağdı!
Bakanlığın Gıda İfşaları Devam Ederken En Fazla At ve Eşek Etinin Satıldığı Şehirler Belli Oldu
Volkan Demirel, Elini Sıkmadığı Şenol Güneş'le Arasında Geçen Diyaloğu Anlattı