20 Mart Dünya Mutluluk Günü. Türk Dil Kurumu, mutluluğu, 'Bütün özlemlere eksiksiz ve sürekli olarak ulaşılmaktan duyulan kıvanç durumu), ongunluk, kut, saadet, bahtiyarlık, saadetlilik' diye tanımlamış. Daha güzel günler görmek dileğiyle....
20 Mart Dünya Mutluluk Günü. Türk Dil Kurumu, mutluluğu, 'Bütün özlemlere eksiksiz ve sürekli olarak ulaşılmaktan duyulan kıvanç durumu), ongunluk, kut, saadet, bahtiyarlık, saadetlilik' diye tanımlamış. Daha güzel günler görmek dileğiyle....
Öyle çok büyük, maddi değeri olan, genel geçer bir mutluluk sebebi olmasına da gerek yok. Yağmurdan sonra açan güneş, sevdiklerinizin gülüşü, her sabah sağlıkla uyanmanız yeterli. Yeter ki kendinize, umut veren ve sizi hayata bağlayan sebepler bulun.
Küçük yaşlardan itibaren bize hep doğru yapmak öğretilir. Kimse ne kadar mutlu olduğumuzla, hayatımızdan ne kadar memnun olduğumuzla ilgilenmez. İşimizi doğru yapalım, insan ilişkilerinde doğru davranalım, doğru kıyafeti seçelim isterler. Peki ya doğru olan şey bizi mutlu edecek olan şey değilse?
Büyüklerimiz hep söyler 'kötü düşünüp kötüyü çağırma' diye. Çok da haklılar. Hayata daha pozitif bakıp, olumlu düşünceler geliştirdiğimizde, gerçekten de her şey bambaşka görünüyor gözümüze.
Her insanın hayatta istekleri, ulaşmak istediği basamaklar vardır. Ancak ulaşması imkansız arzular, bir süre sonra sizi tüketir ve kendinizi, asla elde edemeyeceğiniz şeylerin özlemiyle yaşarken bulursunuz.
Bu demek değildir ki, hayatımızda sadece kendimize önem verelim, diğer insanlar olmasa da biz harika bir şekilde yaşarız. Yalnızca mutluluğumuzun diğer insanlara ya da olaylara bağlı olmamasına dikkat etmeliyiz. Kendi modumuzu ayarlamak her zaman bizim elimizde.
Goddard'a hak vermemek elde değil. Mutluluk aslında biraz da bakış açısıyla, elinde olanların kıymetini bilmeyle alakalı. Evdeki malzemeleri kullanarak kendi mutluluğunuza ulaşmak öyle kolay ki.
Dünümüzle, bugünümüzle ve henüz yaşanmamış yarınlarımızla biz bir bütünüz. Geçmişten ders çıkarıp, bugünü yaşayıp, geleceğe umutla bakmalıyız. Geçmişi bir türlü geride bırakamamak ve geleceğe dair endişeler yüzünden bugünden de keyif alamamak, bizi yıpratmaktan başka bir işe yaramayacaktır.
Tolstoy da, sahip olduğumuz her şey için minnet duymamızı ancak sahip olamadıklarımızı düşünüp, hayatı kendimize zehir etmememiz konusunda bizimle hemfikir.
Her konuda temkinli olabiliriz. Bir sonraki adımımızı düşünüp, planlı bir şekilde yaşayabiliriz. Ancak yalnızca sevgi, sınırlı olmayan ve tedbir gerektirmeyen, sonsuz saflıkta bir duygu ve bu duygunun tadını sonuna kadar çıkarmalıyız.
Belki de çok sıkıcı bulduğunuz, gereksiz gördüğünüz pek çok şey sizi mutlu edebilir. Her şeye bir şans vermeliyiz. Kim bilir belki mutluluğu, o size saçma ve gereksiz gelen şeylerden birinde bulursunuz.
Çoğu zaman, içimizde garip bir sıkıntı, mutsuzluk hissi oluşur ancak çoğu zaman bunun sebebini kendimiz bile anlayamayız. Bu sebepsiz mutsuzluklar, insanı içten içe kemirir ve tüketir. Mutluluğa ulaşmak için de önce bizi mutsuz eden bu kemirici sebepleri bulmalı ve onları değiştirmeliyiz.
Mutluluk, uzun ve uğraş gerektiren bir yolun sonunda kavuşulan bir ödül değildir. Aksine mutluluğa ulaşmak için çabaladığınızı sandığınız her an, mutluluğun ta kendisidir. Ve bunu fark etmediğiniz her gün, mutluluğunuzdan bir parça daha uzaklaşıyorsunuzdur.
Kimisi için lüks bir araba, kimisi için sağlık, kimisi için de bir çocuğun gülümsemesi yeter mutluluk için. Herkesin mutluluğu kendine!
Hedonik Adaptasyonu araştırın; boşa ümitlenmeyin.