Hepsi göz önünde, hepsi kritik kararlar alıyorlar. Verdikleri tek demeç, yaptıkları tek mimik her yerde gündem oluyor. Ya bu kişiler sıradan insanlar olsalardı? Aynı mahallede oturup, aynı bakkaldan alışveriş yapsaydık?
Hepsi göz önünde, hepsi kritik kararlar alıyorlar. Verdikleri tek demeç, yaptıkları tek mimik her yerde gündem oluyor. Ya bu kişiler sıradan insanlar olsalardı? Aynı mahallede oturup, aynı bakkaldan alışveriş yapsaydık?
Almanya Başbakanı sorunlu komşu teyzelerden olurdu. Evin annesini sürekli dolduruşa getirir, ailenin çocuklarını beğenmez ve şu tip sorular sorardı.
'Daha iş bulamadın mı?'
'Ne zaman evleniyorsun?'
'Bak yaşıtlarına hepsi hayatını kurtardı. Sen niye boş işlerle uğraşıyorsun?'
'Geçen gün yanında gördüğüm kimdi?'
Tüm mahalle Merkel Teyze'den sorulurdu. Altın günlerinde parayı toplayan ilk kişi olmak için çirkeflik yapardı. Kazandığınız okulu, giydiğiniz elbiseyi beğenmez, sürekli mahalleliyi dolduruşa getirirdi.
Putin lisenin asabi beden eğitimi öğretmeni olurdu. Okul çıkışı sigara içen öğrenci aramaya çıkar, keskin koku duygusuyla nerede sigara içildiğini anlardı. En sevmediği şey eşofmanlarını evde unutan öğrenci olurdu. Aslında büyük bir takımda oynayacağından veya olimpiyatlara katılacağını ama kendisine haksızlık yapıldığını anlatır dururdu. Tayin olacağı günü tüm okul dört gözle beklerdi.
Birleşik Krallık Başbakanı Cameron borsacı enişte olurdu. Sürekli parasal konularda evin babasını gaza getirir, 'Şurada bir arsa var. Senin emekli ikramiyesini şuraya basalım.' diye akıl verirdi.
2 milyar nüfusa yaklaşan bir ülkeye liderlik eden Cinping'de emlakçı tipi var. Metroya üç km olan evi metroya yakın diye kiralamaya çalışır, küçük evleri de 'kutu gibi, temizlemesi' kolay diye satmaya çalışırdı.
Kanada'nın genç devlet başkanında Ankara'da tıp okuyup bayramlarda evini ziyaret eden öğrenci tipi var. Herkes Justin'i örnek gösterir, 'Bak Justin'e pırıl pırıl çocuk, pek de efendi.' diye mahallelinin takdirini kazanırdı. Okulu kazandığı ilk sene uzattığı saçları mahalle berberinin hoşuna gitmese de herkes severdi Justin'i. Komşunun TEOG'a hazırlanan çocuğuna matematik dersi verir, yolda elinde pazar poşetiyle gördüğü yaşlıların poşetlerini taşırdı. Aile üyeleri 'Justin oğlum iki gündür şuramda bir sızlama var, fıtık olabilir mi?' gibisinden sorular sorarken Justin de tevazusunu koruyup uzmanlık alanının o olmadığını kibar bir şekilde anlatırdı. Justin mahallenin gururu olurdu.
Güney Kore Cumhurbaşkanı bankadan emekli komşu olurdu. Can sıkıntısından ahşap boyama kursuna gider, havalar ısınınca da yazlığında takılırdı. Genelde Angela Teyze ile araları iyi olmazdı. Çünkü Angela 'Bir emekli maaşıyla o arabalar, tatiller nasıl oluyor? Kesin bir iş çevirdiler.' diye fitne salar, en son 'Artık günahları boynuna' diye mahallenin gündemini değiştirirdi.
Fransa Cumhurbaşkanı tip itibariyle lise müdür yardımcısına benziyor. Okul müdürünü 'Öğrencileri çok şımartıyoruz.' diye uyarır, bayrak törenlerinde şahin kesilirdi. 'Evladım o saç sakal ne?' diye öğrencileri berbere gönderirdi.
Japonya Başbakanı inanılmaz bir mahalle bakkalı enerjisi veriyor. Bozuk kalmayınca sakız vermesi biraz üzse de tezgahtaki peyniri vermeyip 'Dur, yeni teneke açayım.' diye tazesini satmasıyla gönüllerde taht kurardı. Dükkanın önünden süpermarket poşetiyle geçenleri tek tek aklına yazar, bunları tespit edip ay sonu dolaylı yoldan trip atardı.
Politikacıdan ziyade popstar algısı oluşturan Barack Obama mahalledeki serbest meslek erbabı olurdu. Sürekli iş kovalar, bir gün lüks spor arabasıyla mahalleye caka satarken başka bir gün dolmuş parası olmazdı. Kimse ne iş yaptığını takip edemezdi. İş dünyasında bata çıka ilerlese de girişimci ruhundan asla ödün vermezdi. Mahallede ilk İnternet cafe'yi Barack açmıştı ama sıkılınca devretti, 'Ne alırsan 1 milyoncu' açtı. Orada ortağından kazık yedi ve tekrar sıfıra çıktı. En çok kullandığı söz 'Bir yerden para gelecek.' olan mahallenin girişimcisi şu an memleketine kupon arazi aramaya gitmiş söylentileri var.
Tayyip nerde? kasımpaşada kahvehane işletmecisi?
Kim Ul Sung (Ne boksa şu Kuzey Koreli'nin adı)- Mahalleden adam toplayıp Obama'ya kafa tutan ergen.
david camerondan olsa olsa uşak olur. keyt midiltın ilk çocuğunu doğururken koskoca britanya krallığında başka bir Allahın kulu yokmuş gibi güya başbakan sıfatlı bu cameron efendi hastane önünde anne ve bebekle ilgili basına bilgi veriyordu. doğumhaneye girdi doğdu doğacak burnu nenesine gözü anasına benziyor falan diye açıklama yapıyordu. yahu bir tane royal ebe bulamadınız mı da adamı hastanede ordan oraya koşturuyorsunuz.