Şehirli kadınları -ne demekse artık- hedef alan Kıraç, 'Bırakın çocuk bakmayı, eşlerine kahvaltı bile hazırlamıyorlar' demiş, cinsiyetçiliğin dibini görmüştü, hatırlarsınız. Kıraç'ın bu sözlerine Gülşen'den epey tatlı ama bir o kadar da sert bir açıklama gelmişti:
'Bir kadının eşine kahvaltı hazırlama gibi zorunluluğu yoktur. Bu bir gereklilik değil. Olursa ne ala. Ama yoğun tempo şehir hayatında koşuştururken işini doğru düzgün yapabilmek de çok önemli bir şeydir.'
Gülşen'den mi bahsediyoruz, ne ara böylesine yüceltilecek biri oldu anlamadım,; biraz Atatürk, biraz özgürlük, biraz da feminizm yetti galiba.
Atatürk'ü de her şeyin içine sokun. Atatürk kimlere kaldı...
Editor veya gazirlayan her kimse,"helal"kelimesinin anlamini bi ogrensin de gelsin ona gore helal olsun desin.Dovme mi,ciplaklik mi helal?Amaciniz,fikriniz belli,ne diye helal/haram karistirirsiniz anlamam ki