Dünya Genelindeki Irkçı Yönetimler, Feci Sonları ve Eşitlik Savunucuları

Tarihsel süreçte pek çok ırkçı rejimin, bu tür düşünceleri benimseyen toplulukların olduğu bir gerçek. Ama bu rejimlerin büyük yıkımlarla sonuçlandığı da bir gerçek. Irkçı rejimlerin sonlandırılma süreçleri, genellikle karmaşık ve çok yönlü olsa da halk hareketleri, askeri müdahaleler ve uluslararası baskılar belirgin etken olmuş.Irkçı politikalar uzun vadede toplumsal huzursuzluk, ekonomik gerileme uluslararası izolasyon gibi, olumsuz sonuçlar doğurmuş.

İşte bazı öne çıkan ırkçı rejimler ve sonları:

Nazi Almanyası (1933-1945)

Adolf Hitler liderliğindeki Nazi Partisinin Yahudi, Roman, Slav, siyahiler ve diğer etnik- sosyal gruplara uyguladığı aşırı ırkçı politikalar büyük acılara ve kayıplara neden oldu.

Her ne kadar Nazi Almanyası, İkinci Dünya Savaşı sırasında Müttefik Devletler (ABD, Sovyetler Birliği, Birleşik Krallık ve diğerleri) tarafından askeri olarak mağlup edilse de, rejimin insanlığa faturası ağır çıktı.  Milyonlarca asker ve sivil hayatını kaybetti. Avrupa’nın büyük bir kısmı tahrip oldu, Holokost’ta milyonlarca insan öldürüldü, savaş sonrası Almanya işgal edilerek yeniden yapılandırıldı ve Nazi liderleri Nürnberg Mahkemeleri'nde yargılandı.

ABD’de Jim Crow Yasaları (1877-1965)

Güney Amerika'da Afro-Amerikalılara karşı uygulanan sert ayrımcı yasalar, 1960'ların sivil haklar hareketi sonucunda yürürlükten kaldırıldı. Bu hareket, Afro-Amerikalıların yoğun protestoları, Martin Luther King Jr. gibi liderlerin barışçıl direnişi ve Federal Hükümet’in müdahaleleriyle başarıya ulaştı.

Bu başarıya ulaşmanın bedeli ise çok ağır oldu. Sivil haklar hareketi sırasında birçok kişi tutuklandı, dövüldü hatta öldürüldü. Sonuçta 1960'ların ortasında çeşitli yasalar (örneğin 1964 Sivil Haklar Yasası) çıkarılarak yasal ayrımcılık sona erdirildi.

Güney Afrika'da Apartheid (1948-1994)

Beyaz azınlık tarafından siyah çoğunluğa karşı uygulanan ayrımcı politikalar, hem iç direniş (Afrika Ulusal Kongresi ve Nelson Mandela gibi figürlerin liderliğinde) hem de uluslararası baskılar (ekonomik yaptırımlar, kültürel boykotlar vb.) sonucunda sona erdi.

Apartheid karşıtı protestolar sırasında birçok kişi hapsedildi, işkence gördü veya öldürüldü. Ekonomik yaptırımlar ve boykotlar ülke ekonomisine zarar verdi. Nihayet 1994'te ilk demokratik seçimlerle Nelson Mandela Cumhurbaşkanı seçildi.

Bosna Savaşı ve Srebrenitsa Katliamı (1992-1995)

Bosna-Hersek'te, Sırp güçleri tarafından, dünyanın gözleri önünde Boşnaklara karşı etnik temizlik politikaları uygulandı.

On binlerce insan öldürüldü, yüz binlerce insan yerinden edildi. Uluslararası toplumun geç müdahalesi, büyük acılara ve kayıplara neden oldu.

Savaş, NATO müdahalesi ve Dayton Anlaşması ile sona erdi. Sorumlular uluslararası mahkemelerde yargılandı.

Maalesef, günümüzde de hâlâ ırkçı rejimler ve ırkçı politikalar uygulayan devletler var. Bu devletlerin rejimlerini, totaliter veya otoriter yönetimler olarak tanımlayabiliriz.

Çin

Xi Jinping liderliğindeki Çin Halk Cumhuriyetinin, özellikle Uygur Türklerine karşı uyguladığı politikalar son derece ırkçı uygulamalar içeriyor. Uygurların toplama kamplarına gönderilmesi, zorla çalıştırılması ve kültürel asimilasyona tabi tutulması, uluslararası toplumun da büyük tepkisini çekiyor.

ABD ve AB, Çin'deki ırkçı yetkililere karşı çeşitli yaptırımlar uygulayıp, bu yetkililerin mal varlıklarını dondurdu ve seyahat yasakları getirdi.

Myanmar

Myanmar'da, Rohingya Müslümanlarına karşı uygulanan şiddet ve zulüm, günümüz ırkçılığının en zalim örneklerinden.

Ordu ve hükümetin, Rohingya halkını vatandaşlık haklarından mahrum bırakması, geniş çaplı insan hakları ihlallerine neden olan uygulamaları, Myanmar’daki etnik temizliğin tüm felaketini gözler önüne seriyor.  

Uluslararası Ceza Mahkemesi ve Birleşmiş Milletler bu etnik temizlik ve şiddet eylemlerinden Myanmar ordu yetkililerini sorumlu tutuyor ve bu yetkilileri yargılamak için çalışmalar yapıyor. Ancak, bu tür davalar genellikle uzun sürdüğü ve sonuçlanması zaman aldığı için Rohingya Müslümanlarına zulüm hız kesmiyor.

Eritre

Eritre’de, Isaias Afwerki liderliğinde, hem yerli hem de yabancı gruplara karşı uygulanan sert ve ayrımcı politikalar, ülkede ciddi insan hakları ihlalleri olduğunu, dini ve etnik azınlıkların sert baskılara maruz kaldığını gösteriyor.  

Kuzey Kore

Kim Jong-un liderliğindeki Kuzey Kore’nin ideolojisi daha çok Juche (özgüven) ve Songun (ordu önceliği) ilkelerine dayanıyor. Yani, hermetik bir toplum ve baskıcı bir yönetim var. Dahası bu ideoloji çerçevesinde milliyetçilik ve etnik homojenlik vurgulanıyor.

Şöyle ki Kuzey Kore’de yabancı uyruklulara karşı belirgin bir ayrımcılık uygulanıyor ve genellikle yabancılarla evlilikler de yasaklanmış  durumda. Zaten ülke içindeki az sayıda yabancıya veya farklı etnik kökenlere mensup insanlara karşı sistematik baskılar sık sık rapor ediliyor. Kuzey Kore'de tutuklu bulunan yabancılara yönelik kötü muamele ve adil olmayan yargı süreçleri de bu ayrımcı tutumun bir göstergesi olarak değerlendiriliyor.

Öte yandan, Kuzey Kore rejiminin kendi vatandaşlarına yönelik yaptığı propogandalar, özellikle Güney Koreliler ve Amerikalılara karşı belirgin önyargıya neden oluyor.

Kuzey Kore'nin insan hakları ihlalleri, Birleşmiş Milletler ve diğer uluslararası kuruluşlar tarafından sıklıkla kınansa da, ülkenin kapalı yapısı ve dış dünyaya kapalı politikaları nedeniyle bu eleştiriler genellikle içeride büyük bir değişikliğe yol açamıyor.

Suudi Arabistan

Suudi Arabistan, yabancı işçilere ve özellikle Asya ve Afrika kökenli göçmen işçilere karşı ayrımcı ve kötü muamele politikalarıyla eleştiriliyor.

S. Arabistan’da, işçi hakları konusunda ciddi kısıtlamalar ve insan hakları ihlalleri sık sık raporlara yansıyor.

Neo-Nazi ve beyaz üstünlükçü gruplar

Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa'da çeşitli neo-Nazi ve beyaz üstünlükçü gruplar aktif olarak faaliyet içendeler. Bu gruplar, antisemitik, İslamofobik ve ırkçı söylemleriyle tanınıyor.

Öte yandan, bu gruplarla mücadelede devam ediyor. Bazı grup üyeleri, nefret suçları, saldırılar ve terör eylemleri nedeniyle yargılanıp, hapsedildiler. Dahası örneğin Virginia'da 2017'de yapılan bir mitingde yaşanan ölümcül şiddet olaylarıyla ilgili suçlanan 'beyaz üstünlükçü' gruba 25 milyon dolar tazminat cezası verildi. Ama bitmiyorlar!

Irkçılığa cezalar ve uluslararası tepkiler

Irkçı eylemler ve insan hakları ihlalleri nedeniyle birçok uluslararası kuruluş, bireyler ve devlet yetkililerine karşı yaptırımlar uygulayıp, yasal işlemler başlatabiliyorlar. Bu, genellikle mal varlıklarının dondurulması, seyahat yasakları ve uluslararası mahkemelerde yargılanma şeklinde oluyor. En son, İsrail başbakanı Netanyahu’nun UCM’de, Gazze üzerinden devam eden yargılama süreci gibi.

Irkçılığa karşı mücadele eden sivil toplum örgütleri ve aktivistler ise, bu tür eylemleri kamuoyuna duyurarak ve protesto düzenleyerek farkındalık yaratmaya çalışıyorlar. Örneğin, Black Lives Matter hareketi, ABD'de polis şiddeti ve ırkçılığa karşı büyük bir toplumsal hareket oluşturdu.

Ama asıl önemlisi, ırkçıları tarih yargılıyor. İnsanlık tarihinde kara bir leke, utançla yerlerini alıyorlar.

Sonuçta günümüzde, ırkçılıkla mücadelede hem yasal hem de toplumsal düzeyde çabalar devam ediyor. Ancak bu mücadele sürekli ve kararlı bir şekilde devam ettirilmeli. Çünkü her ne kadar uluslararası toplumun bu rejimlere karşı tutumu, yaptırımlar ve diplomatik baskılarla şekillense de bu ülkelerdeki insan hakları ihlalleri, ırkçı uygulamalar devam ediyor.

Ülkemizde de ırkçılık yeni yeni kılıflarla kamuoyuna servis edilip, ülkenin genetik kodları ile oynanıyor. Aramızda mağdur edebiyatı üzerinden, ırkçılığı ‘bir savunma biçimi’ olarak sunan fırsatçılar türedi. Ama eskilerin değimi ile o yüzsüzlere hatırlatalım, “ona işleyen şey sana da işler’.” Israrlıysan, yukarıdaki sonlardan birini tercih edebilirsin. İlahi adalet mutlaka tecelli eder.

X

Instagram

Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio

Popüler İçerikler

Kadınların Kırmızı Ruj Sürerek "Çiftleşme" Mesajı Verdiğini İddia Eden Uzman
Okullardaki Yılbaşı Kutlamalarına Gelen Yasağa Mustafa Sandal'dan "Onlara İnat 'Duble' Kutlayacağız!" Tepkisi
Önce Meydan Okuyup Sonra R Yapmıştı: Murat Övüç "Bülentinkiler Sahte" Dediği Diva'nın Eteklerine Kapandı!