Dünya Dışı Yaşam Konusunda En Güçlü Aday Olan Europa Dünya'nın Uydusu Olsa Ne Olurdu?

Europa, bilindiği üzere Dünya dışı yaşam barındırma ihtimali bulunduran gök cisimleri arasında en başı çekiyor. Peki bu uydu, Jüpiter yerine Dünya'nın uydusu olsaydı, yanı başımızda canlılığın izlerine rastlayabilir miydik? Gelin beyin fırtınası yapalım.

İlk bakışta Europa, yüzeyi tamamen buz kesmiş, hareketsiz ve ölü bir uydu gibi duruyor.

Ancak zaten olay yüzeyinde değil, yüzeyin altındaki devasa okyanusta gizli. Bu okyanusta, Dünya üzerindeki tüm su miktarından daha fazla su bulunduğu düşünülüyor. Bu okyanusun varlığını ise manyetik alanını tespit ederek öğrendik.

Bu okyanusun oluşma sebebi ise etrafındaki gök cisimleriyle olan kütle-çekim etkisi.

Yoksa Güneş'ten bu kadar uzak bir gök cisminde sıvı halde su bulunması pek olası değil. Neyse ki Jüpiter, Callisto, Ganymede ve Io gibi uydular ile girdiği kütleçekimsel etki yeterince güçlü olduğundan, ısı enerjisiyle sıvı halde su bulunabiliyor.

Bu küçük tanışma merasiminden sonra dönelim konumuza. Ya Europa bizim uydumuz olsaydı?

İlk iş olarak Europa'nın sahip olduğu buzlar erimeye başlardı. Hatta uydunun bir atmosferi olmadığından (aslında var ama etkisiz kalacak kadar ince) da bu buzlar sıvı hale geçemeden direkt gaza dönüşürdü. Bu yoğun gaza dönüşme olayı neticesinde Europa daha kalın ve iş görür bir atmosfere sahip olmaya başlardı.

Sonrasında, manyetik alan koruması olmadığından, buzları eriten radyasyon tarafından su molekülleri parçalanır ve hidrojen ve oksijen gazları ayrışırdı.

Bu radyasyonun süreci neticesinde de ironik bir şekilde, geçici bir süreliğine uydunun etrafında manyetik bir alan oluşurdu. Yani Güneş'ten gelen fotonların bir kısmı uyduyu bombalarken, bir kısmı da koruma görevi görürdü.

Zaman geçtikçe, radyasyon nedeniyle iyonize olma durumu ile manyetik alanın gücü arasında bir denge oluşurdu.

Tam bu anda her şey mükemmel gözüküyor olurdu. Tamamen erimiş, oksijen bakımından zengin dev bir su dünyası... Kulağa gerçekten yaşam için en ideal mekan gibi geliyor. Ne yazık ki, bu süreç pek uzun süremezdi. Dünya gibi jeomanyetik alanının olmaması neticesinde, yeni atmosferini yavaş yavaş da olsa yitirmeye başlardı.

Zamanla geriye ise küçük, tüm havayı ve suyu kaybetmiş, her tarafı kayalıklarla kaplı bir uydu kalırdı.

Öyle ki, uydu, hacminin çoğunu kaplayan suyu kaybetmesi neticesinde Ay'dan çok daha küçük olurdu. Yani bu umut dolu dev buz kütlesi, güneş rüzgarlarına hüzünlü bir şekilde yenik düşerdi. Sonbaharda yapraklarını döküp çırılçıplak kalan ağaçların daha kozmik, daha hüzünlü bir versiyonu olarak da görebilirsiniz bu durumu.

Özetle Europa, gerçekten uzaktan güzel.

Yakınımızda olamayacak kadar küçük, ait olduğu yer Jüpiter'in olduğu bölgeler. Zaten o bölgeler, buzlu uydu veya gezegenlerin oluşabilmesi için de mükemmel bir alan. Hatta aynı durum, sıvı halde metan gölleri barındıran Titan için de geçerli. Titan da daha yakında olsaydı, tüm o sıvı kütlesini atmosferiyle birlikte kaybedecekti.

Anlayacağınız bulunduğumuz bölge, yaşam barındırmak isteyen uydular için fazla çetin.

Çünkü kendileri buralarda barınamayacak kadar küçük ve güçsüzler... Ne diyelim; evren tüm ihtişamına karşın hayatta kalmak, hatta hayata başlamak için bile çok güç bir yer.

Popüler İçerikler

Fatih Erbakan'dan Devlet Bahçeli'yi Kızdıracak Sözler: "Dedem Yaşında İnsan"
İlk Buluşmada Alman Usulü Hesap Ödediği İçin Buluştuğu Kişinin Cimriliğinden Dem Vuran Kadın Tartışma Yarattı
Evde de Yapsak Ucuz Değil: Fatih Altaylı Evde Yaptığı Patlıcan Musakkanın Maliyetini Hesapladı
YORUMLAR
04.11.2016

ah europa ahh ne biz orada ne sen burada

04.11.2016

europa report filmi bu konu hakkındaydı

05.11.2016

Yaktim bir sigara

TÜM YORUMLARI OKU (5)