Bu mineral fulgurit (yıldırım taşı) adı verilen ve yıldırım düştüğünde oluşan cam maddede de bulunuyor. Üstelik fulgurit'in içerdiği fosforun çözünebildiği ifade ediliyor.
'Yıldırım meteorlar gibi değildir. Zamanla azalması gerekmez' diyen Hess, sözlerini şöyle sürdürüyor:
'Dünya benzeri gezegenlerde yaşam oluşumunu düşünürken yıldırım mekanizması çok önemli olabilir. Özellikle de göktaşı çarpmalarının seyrekleşmesinden sonra…'
Hess ve meslektaşları, Dünya'nın ilk dönemlerinde düşen yıldırım oranını da hesapladı. Bulgular, o dönemde yılda 100 milyon ila 1 milyar yıldırımın yere ulaştığını ortaya koydu. Buradan hareketle bir milyar yıldan fazla süre içinde yaklaşık bir kentilyon yıldırımın düştüğü tahmin ediliyor.
Saygub hakemli dergi Nature Communications'ta yayımlanan araştırmanın yazarları, yıldırım vakalarındaki bu yoğunluğun yeryüzünde yeterli miktarda fosfor oluşturabileceğini ifade etti.
Yıldırımların Dünya'nın ilk dönemlerinde bugüne kıyasla daha yaygın olduğunu söyleyen Hess, o zamanlar atmosferde daha fazla karbondioksit bulunduğunu söyledi. Hess'e göre bu durum, küresel sıcaklığı artırarak daha sık ve yoğun fırtınalara neden oldu.
Hess, 'Yıldırım, zaman içinde nispeten daha sabit kalan bir mekanizmaydı. Onun tepkimeye girebilen fosforun oluşumunda önemli bir mekanizma olduğunu öneriyoruz. Yıldırımları anlamak, yaşamın ortaya çıkışını anlamamızı sağlayacak” dedi ve ekledi:
'Bulgularımız, yıldırımların oluşabildiği bir atmosfere sahip herhangi bir gezegene uygulanabilir. Bir gezegende önemli miktarda yıldırım düştüğü sürece yaşamın ortaya çıkışı için gerekli bir fosfor kaynağı da vardır.'
Yok be ne yıldırımı... Böyle gel-gitler oldu göllerde denizlerde. Sonra bir taşın gözeneklerine yağ molekülleri sıralandı. Sonra onun içine de böyle bişeyler bişeyler dolarak kalıtım için gerekli olan şeyleri oluşturdu. Katirilyon kez bu şekilde rastgele denemelerle hoooooop bir canlı hücre çıktı meydane, her biri birbirinden şahane...