Dünya Çapında Bir Modern Zaman Sorunu: Neden Yaşlı İnsanlar İnternetteki Yanlış Bilgilere İnanmaya Daha Meyilli?

Dijital ve sosyal medya çağında habere, bilgiye ulaşmak her zamankinden çok daha kolay ve hızlı.

Eskiden ancak günlük gazete ve televizyon haber bültenleri ile ulaşılabilen hızlı haber, günümüzde sosyal medyayla anında paylaşılıp yayılıyor.

Bu hem çok iyi bir şey hem de yanlış veya sahte haberlerin yayılmasını hızlandırdığı için sıkıntılı.

Bugün bütün dev sosyal medya platformları sahte haberlerin yayılmasını önlemek için çalışıyor. Çoğu zaman bilinçli bir şekilde yayılan sahte haberler insanları tamamen yanlış yönlendirebiliyor.

Bu konuda çeşitli araştırmalar yapılıyor ve sonuç hep aynı yere çıkıyor; yaşlılar yalan haberler inanma ve onları paylaşma konusunda açık ara önde.

Amerika'da 2016 başkanlık seçimleri sırasında, 65 yaş üstü kullanıcılar diğer tüm yaş gruplarından daha fazla sahte haber paylaştı; 18-29 yaş arasındaki kullanıcılardan yedi kat daha fazla. 2020'de Trump, yeniden seçim kampanyası bütçesinin neredeyse yarısını Facebook reklamlarına ayırdı. Bunların çoğu bariz şekilde yanış ifadeler içeriyordu ve özellikle 65 yaşın üzerindeki kullanıcılar hedeflenmişti.

Sosyal medyada yaşlı insanların sayısı giderek daha da artıyor.

Son 10 yılda haberleri sosyal medyadan aldığını belirten yaşlı yetişkinlerin sayısı %8'den %40'a çıktı. Facebook 50 yaş üstü için giderek daha popülerleşirken gençlerin Facebook kullanım oranı her yıl dramatik bir biçimde düşüyor. Bu istatistikler Amerika için olsa da, aslında dünyadaki genel eğilimi çok doğru yansıtıyor.

Yaşlılar sosyal medyada dolaşan sahte haberlere gerçekten inanıyor ve kolay kandırılıyorlar. Bunu isteyerek yapıyor veya her komplo teorisine balıklama atlıyor değiller; aslında her şeyin bir sebebi var.

Yaşlı internet kullanıcılarının yanlış bilgilere karşı artan savunmasızlığının ilk ve en bariz açıklaması, yaşlanmanın beyin üzerindeki etkisi. Çok sayıda araştırma, yaşlı Amerikalıları finansal dolandırıcılıklara duyarlı hale getiren faktörlerin (daha düşük dürtü kontrolü, daha yavaş bilişsel işlev, daha yüksek sosyal izolasyon oranları) aynı zamanda onları yanlış bilgilere karşı savunmasız hale getirdiğini gösteriyor. Yaşlılar her anlamda kandırılmaya daha müsait, üstelik araştırmalar şu an boomer kuşağı denen yaşlı kuşağın (1946-1964 arası doğanlar) kendilerinden önceki nesillere oranla bilişsel işlevlerinin daha düşük olduğunu ortaya koyuyor. Genellikle bilişsel işlev 45 yaşından sonra düşmeye başlıyor, yani kimi koşullarda boomer kuşağına mensup olmayan, daha genç yetişkinlerin de tıpkı yaşlılar gibi sahte haberleri bilinçsizce ve inanarak paylaştığını görebiliyoruz. Genç yaşlarda kullanılan alkol, bazı zararlı maddeler ve sağlıksız beslenmenin yaşlılıkta bilişsel eylemleri etkileyebildiği düşünülse de, bu konuda kapsamlı bir çalışma yok.

Yaşlıları bilişsel aktiviteleri düşüyor diye yaftalamak kolay olsa da, aslında bazı araştırmacılar gençlerin de kolayca kandırılabildiğini söylüyor.

2012'de yapılan bir araştırmaya dayanan 'Gerçeklik fenomeni', iddiaların görüntüyle birleştirildiğinde daha etkili olduğunu ortaya koydu. Araştırmada farklı gruplarda katılımcılara 'İlk yel değirmenleri İran'da yapılmıştır' yazısı gösterildi. İlk gruba siyah bir arka planda sadece yazıyla, ikinci gruba yel değirmeni fotoğraflarıyla gösterildi. Fotoğraflı bilgiye bakanlar hangi yaş grubunda olursa olsun, bu bilgiye daha çok inandılar. Günümüzde sosyal medyada dolaşan yalan haberlerin genelde fotoğraflı olması bilinçli bir şekilde bu sebepten olabilir.

İnternetin 90'ların sonunda hayatımıza girdiğini kabul edersek sadece Z değil, Y kuşağı da dijital okuryazarlık konusunda tecrübeli.

İnternetle erken yaşlarda tanışan Y kuşağı (1980-1996) ve internetin içine doğan Z kuşağı (1997 ve sonrasında doğanlar) sosyal medya dinamiklerine daha hakim, çünkü tecrübeliler. Genellikle son yıllarda, emekli olduktan sonra ilk kez internet dünyasına dalan yaşlılar ise daha savunmasız. Amerika'da pek çok genç ebeveynlerinin bir 'sahte bilgi tarikatı'na üye olmuş gibi davrandığını düşünüyor. Yaşadıkları tartışmalar sonucu anne babalarıyla iletişimlerini bu yüzden tamamen kesenler dahi var.

Bu sadece Amerika'ya özgü değil. Sosyal medya tüm dünyayı eşit hale getirdi, her anlamda.

Sosyal medyada paylaşılan her şey aynı görünüyor. Resmi haber ajansları ve kasıtlı sahte haber paylaşımı yapan kasıtlı hesaplar birbirine karışıyor. Gençler bilginin kaynağını hatırlama konusunda daha iyi ancak yaşlılar bilgiyi hatırlasalar da kaynağı hızla unutuyorlar. Bir çalışmada, araştırmacılar katılımcılara üçer kez arka arkaya sağlıkla ilgili bazı iddiaların ('mısır cipsi patates cipsinin iki katı yağ içerir') doğru veya yanlış olarak tanımlandığı etiketler gösterdi. Üç gün sonra, 18-25 yaş arasındaki katılımcıların iddianın kendisini ve doğru olup olmadığını hatırlama olasılığı daha yüksekti. Öte yandan 71 ile 86 yaş arasındaki yetişkinler sağlıkla ilgili iddiaları hatırladılar, ancak çürütülmüş olup olmadıklarını hatırlamadılar. Bunun yanında bir şey ne kadar çok tekrar edilirse ona inanma ihtimaliniz de artar. Yaşlı insanların sosyal medyada takip ettiği kişi ve hesaplar genelde benzer şeyleri paylaştığı için sürekli aynı çemberin içinde kalıyorlar.

Yaşın yanında siyasi ideoloji de yalan haberlere maruz kalma ve inanmada etkili.

Amerika'da Cumhuriyetçilerin koronavirüsün Amerika Birleşik Devletleri'ne kasıtlı bir saldırı olduğuna inanma olasılıkları Demokratların iki katı. Cumhuriyetçilerin yaklaşık dörtte üçü, bir derin devlet oluşumunun Başkan Trump'ı devirmeye çalıştığını düşünüyor. 2013'te üç Cumhuriyetçiden yaklaşık ikisi Barack Obama'nın doğum yeri hakkında bilgi sakladığını düşünüyordu. Demokratların yalnızca% 35'i Bush'un 11 Eylül saldırıları hakkında daha önce bilgi sahibi olduğuna inanıyordu. Sol kanat komplo teorisinin ilk örneği olsa da, aşı karşıtı hareket aslında Cumhuriyetçiler arasında daha popüler. Siyaset bilimcilere göre sağ ve sol merkezli medya ağları ilişkisi açısından büyük bir farklılık var. Sol görüşlü komplolar yerleşik, güvenilir medyaya daha nadir ulaşırken sağ görüşlü medya bu tür komplolardan açık şekilde besleniyor. Bu sebeple muhafazakar Cumhuriyetçiler daha fazla yalan haber görüyor.

Yaşlı nüfusun giderek artacağını kabul edersek bu durum daha da kötüye gidecek.

2015 yılında yapılan bir çalışmada araştırmacılar, öfkenin katılımcıların siyasi görüşlerini güçlendiren yanlış bilgilere inanma olasılığını artırdığını buldu. Öte yandan kaygı, onları mevcut inançlarına aykırı olan yanlış bilgilere daha açık hale getirdi. Toplumsal altüst oluş zamanlarında yaşamak (bir pandemi gibi) Amerikalıları yanlış inançlara karşı daha savunmasız hale getirebilir. Üstelik internet de bu anlamda daha kötüye gidiyor. Büyük şirketler önlem almaya çalışsa da, sürekli yanlış haber servis eden kişilerin sayısı artıyor. Troll olsun, şaka olsun, etkileşim olsun diye yapılan kasıtlı yanlış haberler atmosferde kaybolmuyor; Facebook'ta ona inananlar tarafından yıllar boyunca paylaşılıyor.

Araştırmacılar bunun Amerika'ya özgü bir durum olduğunu düşünse de bu aslında global bir sorun.

Bu sorunu çözmek için sahte haberlere inanan yaşlıları cehaletle suçlamak, onlarla öfkeli bir tartışmaya girmek daha kötü sonuçlara yol açabilir. Yanlışları doğrusuyla, kanıtlarla ısrarla düzelten bir sistem inşa etmeliyiz. Yaşlılara kızmanın bir anlamı yok, onlar söylenenlere inanmanın daha kolay olduğu bir zamanda büyüdüler. Eğitimli ve akılcı bile olsalar üstünden yıllar geçince bazı şeyleri unutmaları doğal. Şimdiden yanlış bilgiyle mücadeleyi başlatırsak en azından bir sonraki yaşlı nesli kurtarabiliriz.

Bu içerikler de ilginizi çekebilir;

Nasıl da Kandırıldık! Son Günlerde Herkesin Doğru Sanıp Paylaştığı Ancak Yanlış Olduğu Ortaya Çıkan Haberler
Sosyal Medyada Dolaşan En Son Yalan Haberi ve Haberin Kaynağını Öğrenince Balyoz Yemiş Gibi Olacaksınız
Her Yıl Mutlaka Birkaç Kez 'Öldürülüyorlar': Sosyal Medyada Sık Sık Ölüm Haberleri Yayılan 14 Ünlü İsim

Popüler İçerikler

Diyanet İşleri Başkanlığı Müşaviri Suat Okuyan'dan İş İnsanlarına Çağrı: Ali Erbaş İçin Araba İstedi
Ünlü Restorandaki Bir Buçuk Porsiyon Adana Kebabının Hesap Tutarı Dudak Uçuklattı
Dilan Polat Tahliye Olabilir! Avukatı Başvuru Yaptı, Dilan Polat Adli Tıp Kurumu’na Sevk Edilecek
YORUMLAR
02.11.2020

Atatürk olanda "bu kadar gülecek ne vardı" bir gülme aldı beni .Bence inanmak da istiyoruz . Adam uzaya giden roket paylaşmış üstüne photoshop ile Türk bayrağı yapıştırmışlar . Gizli üstten atılan füze. Böyle 10 namlulu tank paylaşıyor yeni tankımız çok gizli filan. O adam buna inanmak istiyor .Gerçeklerle yüzleşmek belki üzücü gelebilir ondan korkuyor. Cem Yılmaz'ın dediği gibi Hindistan'da millet doğuştan fakir bir dahaki hayatta kralsın diyor adam ona inanmak istiyor.Facebook hesabında genç bir kızın resmi var kendisine yazıyor yakışıklı filan seviyorum seni diye , o adam yalan olduğunu biliyor ama sevgiye aç belki inanmak istiyor. Rus ordusu Berlin'e geldiğinde top sesleri gelmesine rağmen halk inanmak istememiş savaşı kaybettiklerine sadece gerçeklerle yüzleşmek bence üzücü .

02.11.2020

Teyzenin biri bana “kola kazanın içine aidsli kan düşmüş, polis ve jandarma biliyor ama bir şey yapamıyormuş “ dediğinden beri hayata bakışım değişti. Ne kadar doğru bir haber bilmiyorum ama 1997 yılında 14 yaşında bir çocuk bir imza kampanyası başlatıyor. Olay “ dihidrojen monoksit” adlı kimyasal metallerin çürümesine neden oluyor. Kanserli hücrelerde en çok bulunan madde yine bu. İnsanların terlemesine sebep oluyor. Ağız yoluyla alındığında kusma ve hatta boğulmanın nedeni olduğunu söylüyor ve ekliyor; bu Amerika’da bütün su kaynaklarında var. Bu tehlikeyi önemseyen insanlar (!) imza kampanyasına katılıyor. Hatta dernek bile kuruluyor. İşin aslı ise yasaklansın dedikleri şey suyun ta kendisi. Sosyal deneyin adı da “ usturuplu yalanlara kanma katsayısı” sonuç birileri destek verdi bende vereyim. Bu tutum bundan sonra Zohnerizm diye anılıyor. Kısaca her boka inanıyoruz. Yeterki destek görsün

02.11.2020

Yaş ilerledikçe, yalan haberlere inanan yaşlı sayısı artmayacak. Zira alttan gelenler, haber süzmeyi öğrenerek geliyorlar.

TÜM YORUMLARI OKU (4)