“Homines Dum Docent Discunt”. Türkçe çevirisi ise “İnsan öğretirken öğrenir”. Yirmi beş senelik eğitimci olarak hem deneyimleyip hem de doğruluğuna inandığım bir söz bu.
Şirketin farklı sektörlerinde başarıları ve çalışkanlıklarıyla üst pozisyonlara gelmiş öğrencilerimde ortak noktalar fark ettim. Açıkçası önce tesadüf olabilir diye düşünürken, şirketin insan kaynaklarının ne kadar başarılı seçimlerde bulunduğunu gözlemledim. Tüm üst düzey yöneticilerin ortak özellikleri öğrenmeye açık ve mütevazi olmaları. Her ne kadar “iyi” kavramı göreceli olsa da hepsinin önce iyi insan olması iyi yönetici olmalarının da önünü açıyor görünüyor. Özgüvenleri çalışkanlıklarından, iç motivasyonları şirketlerine olan bağlılıkla kuvvetlenmiş. Açıkçası onlara da bu soruyu bir derste sordum. İnsan kaynakları bunu nasıl becerebiliyor diye. Egodan uzak yaklaşımlarıyla gülümsediler.
Konumuza geri dönersek Foucault’nun “bilgi iktidardır” tezini ters yüz edelim. Acaba iktidara gelen mi bilgiye sahiptir yoksa iktidardakiler o mevkiye geldiği için bilgiye sahip olduğu sanrısı mı yaşıyor? Burada iktidarı sadece siyasi iktidarla sınırlamak elbette yanlış olur. İktidar, kimi zaman yaşça aile büyüğü, kimi zaman işyerinde yönetici sıfatını taşıyabilir.
Yazımın başında bahsettiğim video oldukça düşündürücü.
İster öğretmen ister yönetici olsun “ben oldum, ben biliyorum” anlayışıyla egosentrik ve megalomanik yaklaşımlara çoğumuzun maruz kaldığı ortamlarda bulunmuşuzdur. Bu sadece iş yaşantısında değil, daha çocukluğumuzda ebeveynlerimiz tarafından bize empoze edilmiş de olabilir. Bazen mevki, bazen yaş, bazen Ataerkil aile büyüğü yaşam tecrübesi olduğu inancıyla, iktidarda uzun süre tutuluyor. “O bilir, o bildiği için sözü dinlenmelidir” anlayışı yerini dikenli tellerle çevrili bir çembere bırakabiliyor. Burada, iktidara karşı çıkmak sistemden çıkma cesaretini gösterebilme ya da sistemden mobbingle çıkarılmak seçeneklerini doğuruyor. İktidara boyun eğip sistemde kalma zorunluluğu ise Pink Floyd’un meşhur şarkısında olduğu gibi duvarda yeni tuğlalar örülmesine ve sistemin güçlenmesine sebep oluyor.
Dunning Kruger etkisine geri dönersek, sanırım bu etkiden kurtulmanın tek yolu yaşam boyu öğrenmeye açık olmak ve varoluşumuzu Sokrates’in deyişiyle kabullenmek.
“Hoc unum scio me nihil scire”
“Tek bir şey biliyorum. O da hiçbir şey bilmediğimdir.”
Atiye Gözde Sidar
Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir.