Osmanlılar genellikle çubuk denilen, piponun erken dönemdeki örneği olan bir aparatla tütün içerlerdi. Bu adet 18. yüzyılın ortalarına dek sürdü. Bunun yanı sıra kahvehanelerde nargile de yapılırdı. Kıraathanelere halkın itibarını dikkati çekmiş ve ciddi bir iş yeri teşkil ettiği anlaşılmış olacak ki Yeniçeriler bu alana da el attı.
İstanbul'un çeşitli yerlerinde Yeniçeri kahvehaneleri açıldı. Buralar daha çok kulağı kesiklerin toplandığı tehlikeli mekanlardı. Öne çıkan Yeniçerilerin açtığı bu kahvehaneler gayet gösterişli olur ve kapılarında ocağa mahsus özel birer levha asılırdı. Bunun asılması da bir tören şeklinde gerçekleştirilirdi.
Reşat Ekrem Koçu, İstanbul'da Kahve ve Şehrin Eski Kahvehaneleri, Aylık Ansiklopedi, 37, 1947, s.1087-89.
şimdilerde ya işsiz insanların toplanma yeri ya da geleceğini mahvedecek gençlerin oyun oynadıkları yer. Yani kimseye kızamayız ve ya yargılayamayız ama çok fazla vakit öldürülüyor öyle mekanlarda.