Yüz binlerce yıldır birlikte yaşadığımız kedilerin Antik Mısır'dan tutun da Orta Çağ medeniyetlerindeki yerini ve aynı zamanda İslamiyet'teki yerini inceledik. Detaylar içeriğimizde...👇
Yüz binlerce yıldır birlikte yaşadığımız kedilerin Antik Mısır'dan tutun da Orta Çağ medeniyetlerindeki yerini ve aynı zamanda İslamiyet'teki yerini inceledik. Detaylar içeriğimizde...👇
Hazırsanız başlayalım…
Bunun en büyük nedenlerinden biri de aslında kedilerin bundan yaklaşık 4 bin yıl kadar önce “evcilleştirilmesi” diyebiliriz.
Hatta dahası, bazı ölen kediler tıpkı insanlar gibi mumyalanıyordu.
Detaylar burada.
Bu canlıların iki yönlü bu duruşları ise aslında onlara tanrısal bir statü katıyor. Yani en azından Antik Mısır’da durum bu şekildeydi.
Kedileri besleme ve bakma kültürü zamanla Mısır’dan İran, Çin, Japonya, Yunanistan ve İtalya gibi ülkelere sıçradı.
Ancak şunu belirtmemizde de fayda var; bu coğrafyalarda hiçbir zaman kediler Antik Mısır’daki gibi tanrılık mertebesinde değerlendirilip kutsallaştırılmadı.
Bu süreçte kedilerin cadılara benzetilmesi ve kara kedi figürü de oldukça yaygınlaştı diyebiliriz.
(Buhârî, “Bedʾü’l-ḫalḳ”, 16; Müslim, “Selâm”, 151-152; “Tevbe”, 25)
Ayrıca; İslam Ansiklopedisi
(Tirmizî, “Menâḳıb”, 14; Hâkim, III, 506).
Hz. Muhammed, Müezza'yı uyandırmaktansa giysisinin ucunu usulca keserek kalkmayı tercih etmiş.
Hz. Muhammed, kedisi Müezza içtikten sonra kapta kalan su ile abdest alacakken Sahabe-i Kiram Ebu Nuaym 'Ya Resul o sudan kedi içti' deyince, Resulullah 'Onlar en temiz ağıza sahiptirler' diye buyurmuş ve abdest almış.
“Eshab-ı kiramdan kayınpederim Ebu Katade'nin abdest alması için bir kaba su koymuştum. Kedi gelip bu kaptan su içiverince Ebu Katâde biraz daha su içmesi için, kabı kedinin önüne uzattı. Benim kendisine hayretle baktığımı görünce, 'Niye hayret ettin ey kardeşimin kızı, Resulullah efendimiz, 'Kedi pis değildir, etrafınızda (evinizde) serbest dolaşsın buyurdu. Kendisi de abdest almıştı, ben de sünnet eylemekteyim' dedi.”
(Nakleden: İmam Malik, Muvatta, Taharet [2.13]-Diğer Kaynaklar: Ebu Davud, Taharet, 1/38; Tirmizî, Taharet, 1/69; Nesaî, Taharet, 1/54; İbn Mace.Taharet, 1/32, Ayrıca bkz. Şeybanî, 90).
“Bir gece Peygamber efendimizi rüyamda gördüm. Bir senedir, o kadar çok sıkıntının tesirinde kaldığımı, çok zayıflayıp ayakta namaz kılamaz hâle geldiğimi arz ettim. Evimizdeki kedi yavrulamıştı. Ben bu sıkıntı içinde düşünürken, bir köpeğin kedi yavrularından birisini yakalamaya çalıştığını gördüm. Bastonumu vurunca, kaçtı. Kedinin annesi gelip yavrusunu alıp gitti. Ondan sonra iyileştim; namazlarımı ayakta kılmaya başladım. O gece rüyamda yine Peygamber efendimizi gördüm. 'İyi olmanın sebebi, bir kedinin senin için teşekkür etmesidir' diye buyurdu.”
“Benle Resûlüllah (a.s.) Efendimiz, daha önce kedinin ağzını dokundurup su içtiği bir kaptan su alıp guslettik.”
“Resûlüllah (a.s.) Efendimiz'in yanından kedi geçerken su kabını ona iyice meylettirir, kedi su içtikten sonra Efendimiz arta kalanı ile abdest alırdı.”
“Resûlüllah (a.s.) Efendimiz: 'Şüphesiz ki kedi necis (pis) değildir, o da ev halkından bazısı gibidir' buyurdu.”
“İmam Mâlik'e göre, kedinin artığı temizdir.
İmam Ahmed bin Hanbel'e göre, kedinin artığı temizdir, onunla abdest almak mekruh değildir.
Ebu Davud'a göre de kedi necis (pis) değildir.”
eskiden kedi mi köpek mi diye sorsalar net köpek derdim. sonra bir kedi sahiplendim, şuan 2 köpeğim 1 kedim var, hani erkek çocuktan sonra kız çocuğu olanlar "biz meğerse hayvan besliyomuşuz" diyor ya, tam olarak öyle hissediyorum :d sanki evde 2 hayvan 1 de kedi var :d
Mantık basit.. Sevmeyebilirsin, hoşlanmayabilirsin, haz etmeyebilirsin ama YAŞAM HAKLARINA EL UZATAMAZSIN,ZARAR VEREMEZSİN, ÖLDÜREMEZSİN..!!!
Ortaçağda kilisenin soykırımına uğrayan kediler, günümüzde hangi inanç sistemine ait bağlama büyüsü yüzünden ayakları kesilerek böyle vahşete maruz kalıyor?