Dünden Bugüne Kedi: Antik Mısır'da Tanrılaştırılan Kedilerin İslamiyet'teki Yeri Nedir?

Yüz binlerce yıldır birlikte yaşadığımız kedilerin Antik Mısır'dan tutun da Orta Çağ medeniyetlerindeki yerini ve aynı zamanda İslamiyet'teki yerini inceledik. Detaylar içeriğimizde...👇

Tüylü dostlarımız olan kedileri hepimiz çok seviyoruz. Kendilerine ait karakter ve duruşları olan bu tüylü dostlarımızın neden bu kadar minnoş oldukları bir kenara dursun; isterseniz bu içerikte sizlerle birlikte önce kedilerin tarih boyunca yerlerini ve İslamiyet’teki ele alış biçimlerini yakından inceleyelim.

Hazırsanız başlayalım…

Türkçedeki kedi kelimesi Nişanyan Sözlük’e göre Orta Yunanca’daki “gatí γατί” yani “kedi yavrusu” kelimesinden bir alıntı. Yani bu sözcük eski Yunanca’daki “káttos κάττος”; “kedi” sözcüğünün farklı bir versiyonu.

Kaynak

Binlerce yıldır birlikte yaşadığımız bu tüylü dostlarımızın tarihi anlamda en çok karşımıza çıkan perspektifi elbette ki Antik Mısır.

Bunun en büyük nedenlerinden biri de aslında kedilerin bundan yaklaşık 4 bin yıl kadar önce “evcilleştirilmesi” diyebiliriz.

Antik Mısır’da kedilerin büyülü varlıklar olduğuna ve aslında şans getirdiklerine inanılıyordu. Bu nedenle toplumda maddi geliri yüksek olan aileler kedileri mücevherlerle süsleyip besliyorlardı.

Hatta dahası, bazı ölen kediler tıpkı insanlar gibi mumyalanıyordu.

Kaynak

Heredot pek çok anlatısında Mısırlıların kedilere fazlasıyla önem gösterdiklerini ve hatta örneğin bir ev yandığında insanların aklına kendilerinden çok kedilerin geldiğinden bahseder.

Kaynak

Bir kedi öldüğünde aile üyeleri o kedinin yasını tuttuklarını belli edebilmek için kaşlarını kazdırlar.

Kaynak

Live Science’ın 2018 yılında Washington D.C.’de yapılan “Divine Felines: Cats of Ancient Egypt” sergisinden yapmış olduğu çıkarıma göre; Antik Mısırlılar kedileri tanrılarına benzetiyordu. Peki ama neden?

Detaylar burada.

Size aslında bu durumdan en başında bahsetmiştik. Kediler kendilerine has duruşlara sahip canlılar. Yani bir kedi aynı anda hem koruma iç güdüsüne sahip, sadık ve anaçken hem de hırçın, özgür ruhlu ve hiddetli olabiliyor.

Bu canlıların iki yönlü bu duruşları ise aslında onlara tanrısal bir statü katıyor. Yani en azından Antik Mısır’da durum bu şekildeydi.

Peki Antik Mısır’da “evcilleştirilmeye” başlanan kediler bizim coğrafyamıza kadar nasıl geldiler?

Kedileri besleme ve bakma kültürü zamanla Mısır’dan İran, Çin, Japonya, Yunanistan ve İtalya gibi ülkelere sıçradı. 

Ancak şunu belirtmemizde de fayda var; bu coğrafyalarda hiçbir zaman kediler Antik Mısır’daki gibi tanrılık mertebesinde değerlendirilip kutsallaştırılmadı.

Ancak Orta Çağ’a geldiğimizde bu tüylü dostlarımız tanrılık mertebesinden düşerek özellikle de istenmeyen gruplarla ilişkilendirilmeye başlandı. Hepimizin de bildiği üzere kediler şeytan ile ilişkilendirildi.

Bu süreçte kedilerin cadılara benzetilmesi ve kara kedi figürü de oldukça yaygınlaştı diyebiliriz.

Şimdi gelgelelim kedilerin İslamiyet’teki yerine. Kediler İslam tarihindeki pek çok kaynakta “temizlik” ile ilişkilendirilmiştir. Bunun nedeni; bu tüylü dostlarımızın kendilerini temizliyor olmalarıdır.

Hatta öyle ki birçok hadise göre, Hz. Muhammed kedilerin zulmünü ve öldürülmesini yasaklamıştır.

Kaynak

Ayrıca İslam Ansiklopedisi'nde yer alan "Hayvanlara Karşı Şefkatli ve Merhametli Olmak" maddesine göre “bir kediyi hapsederek açlıktan ve susuzluktan ölmesine yol açan bir kadının, bu yüzden cehennemlik olduğu” bilgisine erişmek mümkün.

(Buhârî, “Bedʾü’l-ḫalḳ”, 16; Müslim, “Selâm”, 151-152; “Tevbe”, 25)

Ayrıca; İslam Ansiklopedisi

Yine aynı şekilde İslam’a göre kedilerin evde beslenmesi hakkında; ünlü sahâbî Ebû Hüreyre’ye “kedicik babası” anlamına gelen künyenin, koyun otlatırken bulduğu kedi yavrularını eteğine koyup onlarla oynadığı için verildiği biliniyor.

(Tirmizî, “Menâḳıb”, 14; Hâkim, III, 506).

Örneğin; Hz. Muhammed’in eşi Hz. Aişe’nin naklettiği hadise göre; Hz. Muhammed, kedisi Müezza'yı o kadar çok severmiş ki; Müezza bir gün sedirde oturan Hz. Muhammed'in giysisinin ucunda uyuyakalmış.

Hz. Muhammed, Müezza'yı uyandırmaktansa giysisinin ucunu usulca keserek kalkmayı tercih etmiş. 

Hz. Muhammed, kedisi Müezza içtikten sonra kapta kalan su ile abdest alacakken Sahabe-i Kiram Ebu Nuaym 'Ya Resul o sudan kedi içti' deyince, Resulullah 'Onlar en temiz ağıza sahiptirler' diye buyurmuş ve abdest almış.

Yine aynı şekilde sahabeden Kâb kızı Kebşe isimli bir kadın şöyle anlatıyor:

“Eshab-ı kiramdan kayınpederim Ebu Katade'nin abdest alması için bir kaba su koymuştum. Kedi gelip bu kaptan su içiverince Ebu Katâde biraz daha su içmesi için, kabı kedinin önüne uzattı. Benim kendisine hayretle baktığımı görünce, 'Niye hayret ettin ey kardeşimin kızı, Resulullah efendimiz, 'Kedi pis değildir, etrafınızda (evinizde) serbest dolaşsın buyurdu. Kendisi de abdest almıştı, ben de sünnet eylemekteyim' dedi.”

(Nakleden: İmam Malik, Muvatta, Taharet [2.13]-Diğer Kaynaklar: Ebu Davud, Taharet, 1/38; Tirmizî, Taharet, 1/69; Nesaî, Taharet, 1/54; İbn Mace.Taharet, 1/32, Ayrıca bkz. Şeybanî, 90).

Ebu Bekir Vasiti hazretlerinin “kedi”konusu hakkında yaşananları şu şekilde anlattığı rivayet edilmektedir:

“Bir gece Peygamber efendimizi rüyamda gördüm. Bir senedir, o kadar çok sıkıntının tesirinde kaldığımı, çok zayıflayıp ayakta namaz kılamaz hâle geldiğimi arz ettim. Evimizdeki kedi yavrulamıştı. Ben bu sıkıntı içinde düşünürken, bir köpeğin kedi yavrularından birisini yakalamaya çalıştığını gördüm. Bastonumu vurunca, kaçtı. Kedinin annesi gelip yavrusunu alıp gitti. Ondan sonra iyileştim; namazlarımı ayakta kılmaya başladım. O gece rüyamda yine Peygamber efendimizi gördüm. 'İyi olmanın sebebi, bir kedinin senin için teşekkür etmesidir' diye buyurdu.”

Hz. Muhammed’in eşi Hz. Aişe şöyle naklediyor:

“Benle Resûlüllah (a.s.) Efendimiz, daha önce kedinin ağzını dokundurup su içtiği bir kaptan su alıp guslettik.”

Urve bin Zübeyr, Hz. Aişe'den aldığı rivayete göre şöyle demiştir:

“Resûlüllah (a.s.) Efendimiz'in yanından kedi geçerken su kabını ona iyice meylettirir, kedi su içtikten sonra Efendimiz arta kalanı ile abdest alırdı.”

Yine Hz. Aişe tarafından yapılan rivayete göre Hz. Muhammed şöyle demiştir:

“Resûlüllah (a.s.) Efendimiz: 'Şüphesiz ki kedi necis (pis) değildir, o da ev halkından bazısı gibidir' buyurdu.”

“İmam Şafii'ye göre, kedi su içtikten sonra arta kalanı temizdir.”

İmam Mâlik'e göre, kedinin artığı temizdir.

İmam Ahmed bin Hanbel'e göre, kedinin artığı temizdir, onunla abdest almak mekruh değildir.

Ebu Davud'a göre de kedi necis (pis) değildir.”

Yani kısaca İslamiyet’te kedinin yeri hadîslerin ve İslam alimlerinin açık delâletlerine göre;

  • Kedi necis (pis) değildir.

  • Artığı da necis (pis) olmaz, o bakımdan arta kalan su ile abdest alınır.

  • Kedinin su ve gıda ihtiyacını karşılamak ve bu hususta kolaylık sağlamak sünnettir.

Bu içerikler de ilginizi çekebilir:

Girdikleri Birbirinden Komik Hallerle İnsanlarla İletişime Geçmeye Çalıştıklarını Gösteren 40 Kedi
Kendine Has Var Oluşlarıyla Herkesi Kendisine Hayran Eden Kedilerin Neden Hırladığını Anlatıyoruz!
Tüm Huysuzluklarına Rağmen Minnoşluklarından Asla Ödün Vermeyen Birbirinden Komik 25 Kedi Fotoğrafı

Popüler İçerikler

Diyanet İşleri Başkanlığı Müşaviri Suat Okuyan'dan İş İnsanlarına Çağrı: Ali Erbaş İçin Araba İstedi
Halay Başkanı Mahmut Tuncer'in Estetikli Yeni Görüntüsü Sizi Çok Şaşırtacak
Bahar Dizisinde Timur'un Her Şeyi Anladığı Sahnedeki Çekim Hatası Gündem Oldu!
YORUMLAR
11.08.2022

eskiden kedi mi köpek mi diye sorsalar net köpek derdim. sonra bir kedi sahiplendim, şuan 2 köpeğim 1 kedim var, hani erkek çocuktan sonra kız çocuğu olanlar "biz meğerse hayvan besliyomuşuz" diyor ya, tam olarak öyle hissediyorum :d sanki evde 2 hayvan 1 de kedi var :d

11.08.2022

Mantık basit.. Sevmeyebilirsin, hoşlanmayabilirsin, haz etmeyebilirsin ama YAŞAM HAKLARINA EL UZATAMAZSIN,ZARAR VEREMEZSİN, ÖLDÜREMEZSİN..!!!

11.08.2022

Bilirsin bilirsin yazmışsın benim yorumumda niye terbiyesizlik yaptın götlek

11.08.2022

Ortaçağda kilisenin soykırımına uğrayan kediler, günümüzde hangi inanç sistemine ait bağlama büyüsü yüzünden ayakları kesilerek böyle vahşete maruz kalıyor?

Aslında büyüler herhangi bir inanç sistemine dahil değildir 😉

TÜM YORUMLARI OKU (13)