Sık duş almak, cildimize büyük zarar. Sabun ve sıcak suyun cildimizdeki doğal yağları yok etmesi sebebiyle korunmasız ve hastalıklara açık hale geliyoruz. Uzman doktora göre duş sıklığını azaltamıyorsak bile çıkar çıkmaz bolca nemlendirici kullanarak cildi koruyabiliriz.
Sivilceleri parmaklarla sıkıp patlatmaya çalışmak, tırnakla kazımak cildi travmaya uğratmaktan başka işe yaramaz. Olgunlaşmış bir sivilcenin üstündeki deri artık ölü deridir diyen doktor sivilceye alkolle sterilize edilmiş bir iğne geçirmeyi (fotoğrafta gösterdiği gibi enlemesine) tavsiye ediyor. Ardından sivilceyi sıkıp içini boşaltmak ve antibakteriyel bir tonikle silmek yeterli. Sivilce izi birkaç güne geçecektir.
Yaşınız, cinsiyetiniz fark etmez, gece yatmadan önce kullanılan yoğun nemlendirici bir krem cilde yapılacak en iyi yatırım.
Güneş koruyucuyu artık sadece yaz ve plajla özdeşleştiren kaldı mı bilmiyoruz, ama cildi genç tutmak ve elbette cilt kanserinden korunmak isteyenlerin yapması gereken tek şey yaz-kış demeden en az 30 koruma faktörlü bir koruyucu kullanmak.
AHA (glikolik asit) içeren ürünler cildin ölü üst tabakasını soyarak hem cildin kalitesini artırır, hem de hücre yenilenmesini destekler. Evde uygulamak için düşük oranda AHA içeren ürünlerle başlayabilirsiniz.
Saçlarını her gün değil, sadece kirlendiğinde şampuanladığını belirten doktora göre cildi ne kadar yıkarsanız, o kadar az yıpranır. Yüz yıkama için de AHA içeren ürünleri öneriyor.
Çok zor olabilir, ama yaşlanma etkilerini azaltmanın en önemli noktalarından biri yatış pozisyonu. Sırt üstü yatmamak yüzü deforme eden bir etken. Sırt üstü yatmaya alışmak için özel bir yastık alabilirsiniz, dizlerinizin altına veya yanlarınıza birer yastık koyabilirsiniz.
Belli bir uyku düzeninin, her gün aynı saatte uyuyup uyanmanın vücut bioritmine olan faydalarını zaten hepimiz biliyoruz ama uygulamada sıkıntı çıkıyor. Doktor Öz'ün önerisi odanızda hiçbir ışık kaynağı olmadan uyumanız, alarmı da odanın uzak bir köşesinde, hatta dışında bırakarak kalkamama ihtimalini ortadan kaldırmanız.
Cilt elbette yer çekimine yenik düşerek zamanla sarkıyor. Ancak araştırmalar yumurtadaki proteinlerin kolajen üretiminde büyük rol oynadığını gösteriyor. Sadece maske yapmak yetmez, yumurtayı günlük beslenme planınıza da dahil etmelisiniz.
Ülkece sık tükettiğimiz balıklardan biri olmasa da, somon içerdiği Omega-3 oranı ile balık dünyasının yıldızı. Bu asit cilt lekelerinin tonunu açmaya yardımcı. Ayrıca balığa pembe rengini veren kimyasal da cildin genç ve sağlıklı kalmasını sağlıyor.
İlginçtir, tam tahıllı gıdalar içerdikleri selenyum sayesinde Güneş kaynaklı yıpranmaları onarabiliyor. Yazdan çıktığımız bu mevsimde ultraviyole ışınların ciltteki etkisini iyileştirmek için tam tahıllı ekmek ve makarna gibi gıdalar yemeye özen gösterin.
Yeşil bibere alışıksanız bile araya biraz sarı biber karıştırmanın zararı olmaz. Aslında C vitamini içeren tüm sebze ve meyveler yeni oluşacak kırışıklıklar için ideal.
Nar, cildin üst tabakası epidermisin kalınlaşmasını sağlar. Eğer ince, hassas ve hasara açık hassas bir cilde sahipseniz bu mucizevi meyveyi bol bol yemelisiniz.
Kalp ve damar cerrahi degil mi bu adam ya dermetolog oldugunu bilmiodum...
Başka doktorlar cildinize su ve sabundan başka bir şey sürmeyin, o kendi kendini yeniler diyor, bu herifin de ne bulursanız sürün demediği kalmış. Bir doktora uysan diğerleriyle çelişiyorsun.
#11 deki anlatım bozukluğundan sonra Türkçe bilgimi sorgulamaya başladım.