Dr. Esvet Çağrı Karslıoğlu ile Fizyoterapide Yeni Yaklaşımlar

Fizik tedavi ve rehabilitasyon, modern tıbbın en dinamik ve hızla gelişen dallarından biri olarak, bireylerin yaşam kalitesini artırmada kritik bir rol oynamaktadır. Bu alan, sadece kas ve iskelet sistemindeki rahatsızlıkların tedavisiyle sınırlı kalmayıp, hastaların hem fiziksel hem de mental iyileşmelerine katkıda bulunarak geniş bir yelpazede hizmet sunar. Fizyoterapi, hareket kısıtlılığı yaşayan bireylerin fonksiyonel kapasitelerini artırarak günlük yaşama uyum sağlamalarını, aynı zamanda modern teknoloji ve geleneksel yöntemlerin entegrasyonu ile yeni tedavi yaklaşımlarının doğmasına zemin hazırlamaktadır.

Bu röportajda, alanında uzun yıllardır uzmanlık yapan ve mesleğinde geniş bir tecrübeye sahip olan Fizyoterapist Dr. Esvet Çağrı Karslıoğlu ile fizik tedavi ve rehabilitasyondaki yeni yaklaşımları, doğu ve batı tıbbının bu alandaki farklılıklarını ve Türkiye’deki fizyoterapi hizmetlerinin uluslararası standartlarla nasıl kıyaslanabileceğini derinlemesine ele alıyoruz. Dr. Karslıoğlu, 21 yılı aşkın süredir sağlık sektöründe yer almakta olup, bu süreçte hem geleneksel tedavi yöntemlerini hem de teknolojik gelişmeleri yakından takip etmiş ve uygulamalarında kullanmıştır. Meslek hayatı boyunca birçok hasta ile bire bir çalışarak, kişiselleştirilmiş tedavi yöntemleri geliştirmiş ve hem genç hem yaşlı hastalara umut olmuş başarı hikayelerine imza atmıştır.

Dr. Esvet Çağrı Karslıoğlu'nun bu söyleşide paylaştığı görüşler, fizik tedavi ve rehabilitasyonun sadece bir tedavi süreci olmaktan öte, insan yaşamına doğrudan dokunan ve hastaların hayatını köklü bir şekilde değiştiren bir yaklaşım olduğunu bir kez daha gözler önüne sermektedir. Rehabilitasyon alanındaki yeni teknolojik gelişmelerin yanı sıra, doğu tıbbının binlerce yıllık geleneksel yöntemleri ile nasıl harmanlandığını ve hastalar üzerindeki olumlu etkilerini anlamak, bu söyleşinin odak noktalarından birini oluşturmaktadır. Dr. Karslıoğlu’nun derinlemesine bilgi ve tecrübeleri hem sağlık profesyonelleri hem de hastalar için yeni perspektifler sunmaktadır.

Fizyoterapi alanında sağlanan hizmetlerin, hastaların bireysel ihtiyaçlarına göre nasıl şekillendiğini ve bu alandaki tedavi yöntemlerinin gelecekte nasıl bir yöne evrileceğini öğrenmek adına, bu röportaj oldukça ilham verici bir kaynak sunmaktadır.

- Fizik tedavi ve rehabilitasyondaki yeni yaklaşımları açıklar mısınız?

Fizik tedavi ve rehabilitasyon alanında uzun yıllardır çalışan bir fizyoterapist olarak, bu süreçte hem tedavi yöntemlerinde hem de uygulamalarda büyük değişiklikler ve yenilikler gördüm. Bazı tedavi yöntemleri binlerce yıldır var olmasına rağmen, günümüzde daha yeni tanınıyor ve uygulamaya geçiyor. Bu bağlamda, teknolojinin hızla ilerlemesiyle birlikte manuel terapilerin yanı sıra robotik fizik tedavi, Tecar terapi, Nöral terapi, Kinesiotaping bantlama terapisi, Ozon terapi gibi birçok yenilikçi yöntem de geliştirilmiştir. Bu yöntemler arasında Robotik Fizik Tedavi, özellikle felç ve hareket kısıtlılığı yaşayan hastalar için büyük bir umut kaynağıdır. Aynı zamanda Hidroterapi gibi su bazlı terapiler de kas ve eklem rahatsızlıklarının tedavisinde etkili bir şekilde kullanılmaktadır. Ancak, bu yöntemlerin tam anlamıyla her ülkeye yayılması ve uygulanması biraz zaman alabilir.

Fizik tedavi ve rehabilitasyon uygulamalarındaki Doğu ve Batı tipi farklılıklarını aktarır mısınız?

Batı dünyasında fizik tedavi ve rehabilitasyon genellikle bilimsel verilere dayalı ve modern tıbbi teknoloji ile desteklenen bir yaklaşıma sahiptir. Bu yaklaşımlar, çeşitli tıbbi cihazlar ve yöntemlerle uygulanır ve kanıta dayalı bir süreç izler. Doğu’da ise daha çok geleneksel ve holistik yaklaşımlar öne çıkar. Akupunktur, masaj ve enerji dengeleme gibi tedavi yöntemleri Doğu tıbbında yaygın olarak kullanılır. Ancak günümüzde bu iki yaklaşım giderek birbirine yaklaşmaktadır. Özellikle fizik tedavi alanında, her iki yöntemin de avantajları göz önüne alınarak birleştirildiği tedavi protokolleri geliştirilmiştir. Batı’nın modern teknolojisi ile Doğu'nun geleneksel bilgeliği bir araya getirilerek hastalara daha bütüncül bir tedavi sağlanmaktadır.

Türkiye’deki fizyoterapi hizmetleri, her ne kadar gelişmekte olsa da özellikle eğitim sisteminde bazı eksiklikler barındırıyor. Birçok yeni tedavi yöntemi henüz sağlık sigortaları tarafından tanınmıyor ve bu nedenle fizyoterapistler, mezun olduktan sonra özel kurslar aracılığıyla kendilerini geliştirmek zorunda kalıyorlar. Uluslararası uygulamalarda ise, özellikle Avrupa ve Amerika’da, bu tedavi yöntemleri daha yaygın olarak kabul görüyor ve sigorta sistemleri tarafından karşılanıyor. Ülkemizdeki fizyoterapi hizmetlerinin de bu standartlara ulaşması için zaman ve çaba gerektiğini düşünüyorum. Umuyorum ki gelecekte bu yöntemler Türkiye’de de daha fazla tanınır ve yaygınlaşır.

- Yaşlı kişilerle çalışan fizyoterapistlerle yetişkin ve çocuk fizyoterapistleri arasında ne gibi farklar bulunmaktadır?

Yaşlı bireylerle çalışan fizyoterapistler, genellikle daha sabırlı ve empati odaklı bir yaklaşıma sahip olmalıdır. Yaşlı bireylerin rehabilitasyon süreçleri, genellikle daha yavaş ilerler ve daha fazla özen gerektirir. Çocuklarla çalışan fizyoterapistler ise, tedavi süreçlerini daha eğlenceli ve oyun odaklı bir şekilde yürütmek zorundadır. Yetişkinlerle yapılan tedavi uygulamaları ise daha fazla iş birliği gerektirir. Önemli olan, her yaş grubuna özgü kişiselleştirilmiş tedavi planları oluşturmaktır.

- Modern zamanın en önemli problemlerinden biri duruş bozukluğu. Duruş bozukluğu nasıl meydana gelir?

Duruş bozuklukları, genellikle kas zayıflığı, uzun süreli yanlış oturma pozisyonları, hareketsiz yaşam tarzı ve stres gibi faktörlerden kaynaklanır. Bunun yanında, doğuştan gelen yapısal bozukluklar ve önceki yaralanmalar da duruş bozukluklarına sebep olabilir. Özellikle masabaşı işler ve bilgisayar karşısında uzun saatler geçirmek, duruş bozukluklarını tetikleyen başlıca nedenler arasındadır.

Evet, mümkündür. Öncelikle masa ve sandalye düzeni çok önemlidir. Sandalyenin bel desteği olmalı, ayaklar yere tam basmalı ve ekran göz hizasında olmalıdır. Bunun yanı sıra, düzenli olarak yüzme, pilates, esneme hareketleri ve sırt-bel kaslarını güçlendiren egzersizler yapılmalıdır. Bu egzersizler hem duruşu düzeltir hem de kasların esnekliğini artırır. Ayrıca, manuel terapi de omurga sağlığını korumak adına faydalı bir yöntemdir.

- Hacamat gibi geleneksel tedavilerle ilgili ne düşünüyorsunuz?

Hacamat, miyofasyal ağrılar, fibromiyalji, diskopatiler ve nonspesifik bel ve boyun ağrılarında oldukça etkili bir tedavi yöntemidir. Aynı zamanda ödem tedavilerinde de başarılı sonuçlar elde edilmektedir. Geleneksel bir tedavi yöntemi olmasına rağmen, günümüzde modern tıpla birlikte kullanılarak hastaların tedavi süreçlerinde olumlu sonuçlar alınmasına katkı sağlamaktadır.

- Bir fizyoterapistin, hastalarına uyguladığı tedavi yaklaşımlarında bireyselleştirme ne kadar önemlidir?

Bireyselleştirme, fizyoterapide son derece önemlidir. Her hastanın fiziksel durumu, ağrı eşiği ve tedavi hedefleri farklıdır. Dolayısıyla, tedavi planı her hastanın ihtiyaçlarına ve hedeflerine göre özelleştirilmelidir. Bireyselleştirilmiş tedavi, hastanın tedaviye daha hızlı ve etkin bir şekilde yanıt vermesini sağlar.

Birçok başarı hikayemiz var, ancak en unutulmaz olanlardan biri, tekerlekli sandalye ile gelen bir hastanın aynı gün içinde yürüyerek evine dönmesidir. Ayrıca, yıllarca yatağa bağlı kalan Serpil Teyze’nin, getat ve 13 farklı fizik tedavi yöntemi ile tamamen iyileşmesi hem bizim için hem de diğer hastalar için büyük bir umut kaynağı olmuştur.

En sıhhatli ve verimli söyleşilerden birinin daha sonuna geldik.

Batı tıbbının bilimsel verilere dayanan yaklaşımı ile Doğu tıbbının holistik ve geleneksel tedavi yöntemleri, modern fizyoterapi uygulamalarında birbirine entegre edilmektedir. Özellikle bu iki farklı tıbbın bir araya getirilmesi, hastaların ihtiyaçlarına göre kişiselleştirilmiş tedavi yöntemlerinin geliştirilmesine olanak tanıyor. Bu bağlamda, Dr. Karslıoğlu’nun tecrübeleri ışığında öğrendiğimiz en önemli unsurlardan biri, her bireyin tedaviye verdiği yanıtın farklı olması ve dolayısıyla tedavi süreçlerinin bireyselleştirilmesinin kritik bir öneme sahip olduğudur. Fizik tedavi, sadece kas ve iskelet sistemini iyileştirmekle kalmayıp, aynı zamanda hastaların genel yaşam kalitesini artıran bir süreçtir. Dr. Karslıoğlu’nun da vurguladığı gibi, her hasta için kişiye özel bir tedavi planı oluşturulması, fizik tedavi ve rehabilitasyonun temel taşlarından biridir.

Türkiye'deki fizyoterapi hizmetlerinin uluslararası standartlarla karşılaştırılması konusunda ise, özellikle sigorta sistemlerindeki farklılıklar ve eğitim süreçleri gibi faktörler göz önünde bulundurulduğunda, bazı alanlarda eksikliklerin bulunduğunu görmekteyiz.Sonuç olarak, fizyoterapi ve rehabilitasyon alanındaki yenilikler, geleneksel tedavi yöntemleri ile modern teknolojilerin bir arada kullanılmasıyla hastaların yaşam kalitesini önemli ölçüde artırmaktadır. Dr. Esvet Çağrı Karslıoğlu'nun aktardığı başarı hikayeleri ve tecrübeleri, bu alanda ne kadar önemli işlere imza atıldığını ve hastaların fizik tedavi ile hayatlarına nasıl daha sağlıklı bir şekilde devam edebildiklerini gözler önüne sermektedir. Doktorun Instagram hesabına buradan ulaşabilirsiniz.

Haftaya yeni bir röportajda buluşmak üzere, sağlıklı günler dilerim…

Instagram

X

LinkedIn

Facebook

Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio

Popüler İçerikler

Montella Görevini Bırakırsa A Milli Takım'ın Başına Kim Geçmeli?
Askerlerine Cinsel Saldırıda Bulunan Komutana 38 Yıl 70 Ay Hapis Cezası Verildi
Tarih Verildi: 500 TL'lik Banknotlar Yolda