Dövüş Kulübü'nün Yönetmeni Filmin 24 Yıldır Yanlış Anlaşıldığını Açıkladı

'Dövüş Kulübü' filmi vizyona girdiği günden bu yana hakkında pek çok teori üretilse de yönetmen David Fincher sonunda sessizliğini bozdu ve filmin yanlış anlaşıldığını belirtti. Filmin savunucusu olan beyaz erkek kesimini eleştiren yönetmenin açıklamalarını gelin hep birlikte keşfedelim. 👇

Kaynak: 1

David Fincher'ın 1999 tarihli ünlü filmi "Dövüş Kulübü", üstünden 24 yıl geçmesine rağmen yanlış anlaşılmaya devam ediyor.

Modern kapitalist toplumda kendini haklarından mahrum bırakılmış hissedip isyan etme ihtiyacı duyan bazı beyaz erkek kesimler, filmi kendi görüşlerini destekleyen bir manifesto olarak kabul ediyor.

Fincher verdiği röportajda filmi yanlış yorumlayanlara yönelik düşüncelerini paylaştı.

Özellikle, filmin karizmatik karakteri Tyler Durden'ı bir kahraman olarak gören bu yaklaşıma kesinlikle katılmıyor. Fincher, 'İnsanların olayları nasıl yorumladığından ben sorumlu değilim. Semboller ve dil evrim geçiriyor.' dedi.

Filmde Edward Norton'ın canlandırdığı depresif bir ofis çalışanının, Brad Pitt'in karizmatik karakteri Durden ile oluşturduğu dövüş kulübünün kendini kaybetmesi ve bir terörist gruba dönüşmesi işleniyor.

Fincher bu hikayeyi ilham verici bulan kişilere karşı "Bunu onlar için yapmadık. Ama insanlar bir eserde ne görmek istiyorlarsa onu görürler" şeklinde konuştu.

"Dövüş Kulübü" filmi, Durden'ın çekiciliğini ve onun liderliğindeki yeraltı dünyasının cazibesini gözler önüne sererken aynı zamanda bu davranışların ne kadar yıkıcı olabileceğini de vurguluyor.

Fincher, "Tyler Durden'ın olumsuz bir etkisi olduğunu görmeyen insanları anlamak benim için gerçekten zor" dedi ve bu konudaki endişelerini dile getirdi.

Bu içerikler de ilginizi çekebilir. 👇

Tüm Zamanların En İddialı Filmlerinden Biri Olan 'Dövüş Kulübü' Ne Anlatıyor ve Günümüzü Nasıl Etkiliyor?
'Fight Club' Filmi ile İlgili Bilmediğiniz 25 İlginç Gerçek
Efsane Kitap ve Film Dövüş Kulübü'nden Hayatı Sorgulamanıza Sebep Olacak 25 Müthiş Alıntı

Popüler İçerikler

Müge Anlı'da Yeni Bir Fenomen Doğdu: Habibe Kendine Has Tarzı ve Tavrıyla Hepimizi Fena Gaza Getirdi!
İstanbul Bağcılar ve Ataşehir İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü Okullarda Yılbaşı Kutlamasını Yasakladı!
Almanya’da Noel Pazarına Saldırı: Saldırgan Suudi Arabistan Vatandaşı Bir Doktor Çıktı!
YORUMLAR

Ben msg üyesi, çokça bestesi olan, program yaparak ek iş olarak bundan para da kazanan bir müzisyenim. Elbette büyük bir sanatçı olarak niteleyemem kendimi lakin yorum yapabilirim... Yaratıcılık noktasını anlamadan Fincher'ın bahsettiği durumu anlamlandırmak zor. Fincher ile izleyicinin farklı düşünmesinin nedeni şu, sanat yaratırken gelen ilhamı yorumlamıyoruz, örneğin şarkı yazarken bir mısra ya da bir melodi pat düşüveriyor önünüze ve bazen sizi o yönlendiriyor. Çoğu defa planlı bir şey yok. Elbette teknik ayrıntılar var ama sağlam bir eser yaratırken tamamen mistik bir durum var. Hatta sanatçı bile bunu bazen fark etmiyor. Yönetmen "şöyle yap" diyor, ama aslında oyuncunun neden öyle yapması gerektiğini bilmiyor / planlamıyor / genel çerçevede yorumlamıyor çoğu kez. İç ses mi dersiniz, ilham mı? Bu buraya yakıştı deyip ekliyorsunuz, sonra bir bakıyorsunuz o parça bütüne CUK oturmuş. Fincher'da filmi çekerken benzer duygularda olmalı.

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ