Bu tartışmalar nasıl sonuçlanacak bakalım.
Dövizin Yükselmesiyle Birlikte Türkiye'deki Vatandaşlar ve Gurbetçiler Arasındaki "İyi Yaşam" Savaşı ve Oy Kullanma Meselesi
40
Euro ve Dolar'ın yükselmesiyle birlikte Türkiye ekonomisi de havlayan köpekler binilen atlar şeklinde tartışılıyor. Her zamanki gibi bilimsel verilerle karşımıza çıkan bir muhatap bulamıyoruz. Piyasalardaki her aşırı oynaklık durumunda da biz vatandaşlarda sinirler bi' geriliyor.
Geriliyor çünkü insanlar gelecek kaygısı yaşıyor. Cepte duran para olduğu yerde değer kaybediyor, eriyip gidiyor. Biz sinirlenmeyelim de kim sinirlensin? E bu siniri de vatandaşımız gurbetçilerden çıkartıyor.
Her dolar, euro yükseldiğinde gurbetçiler ve Türkiye vatandaşları arasında gerçekleşen tartışmalara şahit oluyoruz. Türkiye'deki vatandaşlarla gurbetçilerin bu konuda aynı düşünmediklerini, sözlü olarak birbirlerine girdiklerini görüyoruz. Bu ne kadar doğru ya da kim haklı bilemem. Sizlere sadece yürütülen tartışmalardan önemli olan 2-3 konuyu aktarmaya çalışacağım.
Öncelikle dövizde aşırı dalgalamalar meydana geldiğinde ilk düşünülen ve söylenenlerden biri gurbetçilerin bu durumdan büyük zevk aldığı. TL'nin değer kaybetmesiyle gurbetçilerin ellerini ovuşturdukları düşünülüyor.
Ellerindeki paranın değerlendiği bir gerçek tabii ama bu duruma seviniyorlar mı bilemiyoruz.
E durum böyle olunca Türkiye'deki insanlar da gurbetçilerin güllük gülistanlık bir şekilde yaşadığını düşünüyor.
Gurbetçiler de bunu kabul etmeyip Türkiye'deki insanların kendilerinden daha iyi yaşam şartlarına sahip olduklarını söyleyerek ekonomik kriz olduğuna inanmıyor.
Anlayacağınız bir yaşam savaşı, karşılıklı bir suçlama durumu var.
Türkiye'de lüks içinde yaşadığımızı birçok gurbetçiden duyabilirsiniz. E tabii bu üretilen argümanlar da vatandaşın canını sıkıyor.
Tüm yapılan bu tartışmalar da "gurbetçiler oy kullanmasın!" sonucuna bağlanıyor. Hatta bir tık daha ileri giderek Türk vatandaşlığından çıkarılmaları gerektiğini düşünenler bile mevcut.
Gördüğünüz gibi olay çok farklı bir boyuta geçmiş durumda. İnsanlar, yılda sadece 2 hafta geldikleri Türkiye'nin kaderinde belirleyici olmalarını istemediklerini dile getiriyor.
Sizce gurbetçilerin belli kurallar çerçevesinde oy hakları ellerinden alınmalı mı? Benim durumum kötü senin durumun iyi tartışması sizce nasıl sonuçlanır?
İlgili twit silinmiş ya da sahibi tarafından gizlenmiş.
Bu da bonus olsun.
İlgili twit silinmiş ya da sahibi tarafından gizlenmiş.
gurbetçi olup gurbeti kötüleyenlere ayar oluyorum, madem gurbet kötü gel buraya ne işin var oralarda, burada trilyon eden mercedes bmw nin içinden gurbeti kötüleyip hükümeti övmek kolay
Yurt dışında yaşayan akrabalarımın sosyal medya hesaplarına bakıyorum, sağ olsunlar yedikleri, içtikleri, gezdikleri, yaşadıkları yerleri, her şeyi atıyorlar. Bu bahsettiğim akrabalar lise mezunu ve ömürlerinde bir gün bile ağır iş yapmamışlar, hayatları gezmede eğlenmede geçiyor. Ben kendimi bildim bileli çalışıyorum, kendi imkanlarımla üniversite okudum yüksek lisans yaptım, kendimi olabildiğince her alanda geliştirdim, sonuç ömrüm boyunca, onların bindikleri arabaların, yaşadıkları evlerin ve hatta yedikleri yemeklerin hiçbirine sahip olamayacağımı biliyorum. Yaşam şartları iyi diye onlara kızmanın bir manası yok, asıl kızılması gereken şey bu kadar çabalamamıza rağmen bizimkinin neden kötü olduğu. Ama kimsede Avrupa'da, yaşayıp Türkiye güzellemesi yapmasın işte o tamamen terbiyesizlik. Oy verebilmeleri ise tamamen saçmalık, bir insan nasıl senede 15 gün, o da tatil şartlarında gördüğü bir yer hakkında karar verebilir.
şu çeşmede ev ala(bile)n arkadaşa sözüm.o evler zaten türkiye şartlarında zengin sayılanların alabildiği fiyatlarda.almanya için üç kuruş sayılacak birikimle burda zengin muhitte öyle ev alınabiliyor.2 seneye sen de o komşuların arabalarından alabilirsin ayrıca.euro biraz daha artarsa daha neler neler alırsın türkiyeden.bizler çeşmede ev bakmıyoruz bile.restorantların hesap fişlerine bakıp geyik yapıyoruz burda.