Immanuel Kant, ahlak felsefesi üzerine yaptığı çalışmalara istinaden evrensel bir ödev ahlakının varlığını savunur. Bir eylem, bir çıkar veya beklenti içerisinde yapılmışsa bu eylem, koşullu bir eylemdir ve bu eylem ahlaki değildir. Fakat bir eylem, ödev duygusu içerisinde, hiçbir çıkar veya beklenti içerisine girmeden koşulsuz buyruk ile yapılmış ise ahlakidir.
Birine yapacağımız iyiliği tasarlayarak mı yapıyoruz? Eğer öyleyse bu ahlaki bir eylem değildir, kendini tatmin etme, tanrıya daha iyi gözükme, etrafın sempatisini kazanma ya da yapılan iyiliğin elbet bir gün karşılığını alacağı beklentisiyle yapılan her “iyi niyetli” eylem, Kant’a göre özünde ahlaklı bir davranış olmaktan çok uzak.
Dorian Gray’i içten içe hasta etmeye başlayan kibri ona iyilik yaparsa bu vicdan azabından kurtulacağını söyler. İyilik olarak düşündüğü hatta tasarladığı her eylemin, buram buram kibir kokan yanılgısını ilk fark eden Lord Henry’dir. Bu “iyilik etme” halinin gerçek sebebini bilmese de tasarısını son derece saçma bulur. Belki de ilk kez Dorian ve Henry’nin araları bu sebepten açılmıştır. Ona hazzın ve kibrin yüceliğini öğreten Lord Henry, ilk kez olsun Dorian’a karşı çıkmaktadır. Vicdanını neden rahatlatması gerektiğini bir türlü anlayamayan Henry bunun son derece acıklı bir çırpınış olduğunu, Dorian’ın bu tip saçma küçük “iyilikleri” düşünmemesi gerektiğinde ısrarcıdır, kaldı ki yapacağı şey küçük bir iyilikten çok aslen büyük bir kötülüktür.
Ahlaki değerlerin muhakemesi bir yana, kişisel vicdan muhakemesinde hepimiz kendi çıplaklığımızla karşılaşırız. Koşulsuz iyilik var mıdır yok mudur tartışılır ama vicdanı rahatsız eden şey her ne ise, ondan kaçışımız yoktur.
Dorian Gray de kendi vicdanından kaçamaz ve onunla yüzleşir.
Soru şu; aynada gördüğümüz kişiyle ne kadar barışığız?
Twitter
Instagram
penny dreadful dizisine karekter olmuştur kendisi
mutluluk ve haz cok farkli seyler. haz biolojik ihtiyaclarin anlik tatmininden gelen bir duygu, karnini doyurma, cinselligini tatmin etme, sicak bir banyo iyi bir masajla kaslarini gevsetme gibi seyler. anlik rahatlama veriyorlar ama asla mutlu etmiyorlar. mutluluk gelecegini guvende gormeyle alakali. gecim derdi olmamasi, iyi bir es ile kendini rahatta guvende hissetme, saglik sorunu olmamasi, fiziksel ve zihinsel olarak ustun guclu olma, kisaca geleceginin parlak ve problemsiz oldugunu bilme hali. roma senatoru gibi hic bir gecim kaynak ve gelecek problemi olmayan bir insanin kendini hedonizme hazlara adamasi beklenebilir. mutlulugunu engelliyecek bir durum yok, toplumun en tepesindesin kendini bilime sanata verip ispatlama gibi bir hirsda olmadiginda geride yasamdan alinabilecek tek sey ufak hazlar kaliyor.
tamam kitabın ana konusu kibir. Yalnız Lord Henry'nin aforizmalarının şu an tüm dünyada etkin olması. Oscar Wilde gerçekten ileri görüşlüymüş. filmlerden bunu anlamak imkansız çünkü sadece narsizm işlenmiş, kitabı okuyun o sebeple..