Çünkü burada iki etken var. Bunlardan ilki; (yabancı kaynaklarda 'Shopping' ya da 'Retail therapy' şeklinde geçen) morali bozulan insanların, alışveriş yaparak mutlu hissetmesi ve sonuç olarak da gereksiz harcamalar yapması. Bu, savurganlık.
İkinci unsursa geleceğe ilişkin belirsizlikler, korku ve endişeler yanında enflasyon ve hayat pahalılığı nedeniyle kişilerin para biriktirse de bunun bir işe yaramayacağını düşünmeleri. Dolayısıyla insanları tüketime yönelten şey umutsuzluk.
Kısa vadeli mutluluk hissi aslında biriken borçlar, düşük tasarruf-yatırım oranları ve yanlış harcamalarla uzun vadeli finansal sıkıntılara yol açıyor ve kısır döngüye geçiliyor.
Tabi bir de nesiller arası tüketim farkları ve cinsiyete göre alışveriş eğilimleri de var ama oraya geçmeden sadece grafiği ekleyeyim.
Biraz uzun oldu belki ama içeriği anlamadan sözlük çevirisiyle yerleşecek yanlışları daha kötü buluyorum. Gerçi yabancı kavramlar maalesef daha çok ilgi gördüğü için bir şey de değişmez.
Bu durum yine iyi bence benim fiyat algım bozuldu 3 milyonluk bir yatırım çok uygun görünürken 2000 bin liralık bir parfüm almamak için 2 yıldır mücadele veriyorum kendimle ihtiyacın yok elindekileri bitir diye. Harcamazsan yük harcarsan yük iyi bir yatırım bulamadıkça para vadeli hesapta eriyor bari harcayım diyorsun bir huzursuzluk var iyi değiliz hiçbirimiz sürekli borç isteyenler vermeyince küsenler