Bir dolunay vakti geri döneceksin gömmek için beni öldürdüğün yere. Kendini usulca Aşka şiire ölüme bırakmış ve çoktan toprağa karışmış bedenimin sırtında bulacaksın ay ışığında bıçağını kanını silip alacaksın koynuna.
Dolunayda her yer aydınlıktır ve hava ayrı bir temizdir. Lambaların kapatıldığı ama loş ışığın olduğu yerdir sanki sokak aydınlıktır ama hiç lamba yoktur. Bu gece dolunay var gökyüzünde, kutup yıldızı yine belirgin. Sen rahat uyu diye bekçi atadım onları gecene. İyi geceler gökyüzümün en parlak ve güzel yıldızı.
Bu gece gel. Hem bak dolunay var gökyüzünde. Gel sıcak bi çay yaparım. Ve bir de müzik, kulaklarımıza ılık ılık. Kokunla uyuyayım. Bu gece gel. Bak dolunay gülümsüyor. Sarılalım. Ellerimden tut. Saçlarımı okşa. Yıldızlar kıskansın ikimizi. Gel göğsüme yat. Ninniler fısıldarım. Bu gece gel. Gel gülümse bana.
Bu gece dolunay var gökyüzünde, kutup yıldızı yine belirgin. Sen rahat uyu diye bekçi atadım onları gecene. İyi geceler gökyüzümün en parlak ve güzel yıldızı.
Seni olduğun gibi sevdim, tüm günahların ve arızalarınla. Uzaktan sevmenin en güzel yanı bu zaten. Kimseyi değiştirmeye kalkmıyorsun. Her şeyi olduğu gibi kabulleniyorsun. Ayni gök kubbenin altında yaşadığımızı bilmek yetiyor bana. Başımızı kaldırdığımızda gördüğümüz sema aynı, yıldızlar aynı, dolunay aynı. Bunu bilmek yetiyor bana. Umurumda değil ki nerede uyuyorsun, kimin yanında. Elif Şafak