Doktorların Gerçekliğinden Şüphe Ettiği 10 Tuhaf Hastalık

10. Patlayan Kafa Sendromu

Patlayan kafa sendromu yaşayan bir kişi, uykuya geçiş sırasında kafasının içinde bir patlama yaşanıyormuş hissine kapılır. Herhangi bir zararı olmamasına rağmen hastanın büyük panik yaşamasına sebep olan bu durum, hastayı uykusundan da uyandırabilir. Semptomları arasında parlak bir ışık görmek, göğüs ağrısı, çarpıntı, nefes darlığı, terleme ve vücuttan elektrik geçiyormuş hissi yer alır.

Bu rahatsızlık, 19. yüzyılın sonundan beri bilinmesine rağmen, doktorlarPatlayan Kafa Sendromu'nun yol açtığı fiziksel semptomları dindirmek için bir çözüm bulamadılar. Şu ana kadar bulunan en iyi yöntem, konuşarak hastanın endişelerini giderme ve içini rahatlatma yöntemi. Patlayan Kafa Sendromu'na stres ve yorgunluk gibi etmenlerin neden olduğu düşünülüyor. Bu durum, diğer uyku bozukluklarıyla birlikte de ortaya çıkabiliyor.

9. Fibromiyalji

Fibromiyalji, tüm vücuda yayılan ağrılar, yorgunluk, depresyon ve baş ağrısı ile karakterize bir hastalık. Buna rağmen, tıp dünyasında bu rahatsızlığın yalnızca hastaların kafasında olduğu inancı yaygın. Dr. Gerard Mesill'e göre 'Fibromiyaljisi olanlar yalnızca sürekli ağrı çekmekle kalmıyor, bir de bu rahatsızlığın uydurma olduğunu düşünen doktorların yargılamaları ve şüpheleri ile mücadele ediyorlar. Rahatsız edici ve ilgi çekmeye çalışan insanlar olarak yaftalanıyorlar. Yani, çekilen fiziksel acıya bir de aşağılanma ekleniyor.'

Maalesef bir kişide fibromiyalji olup olmadığı anlamak için yapılabilecek bir test yok. Bu duruma yol açabilecek başka bir rahatsızlığınız yoksa ve tüm vücudunuzda üç aydan fazla bir süredir ağrı hissediyorsanız, fibromiyalji teşhisi konuyor. Elbette doktorlar önce kan testi yaparak başka bir şeyiniz olmadığından emin oluyorlar. Yapılan son araştırmalar yalnızca ABD'de 5 milyon kişinin bu hastalıktan muzdarip olduğunu ortaya koyarken, pek çok doktor bunun gerçek bir hastalık olup olmadığı konusunda şüpheci davranmayı sürdürüyor.

8. Somatizasyon (Bedenselleştirme) Bozukluğu

Somatizasyon bozukluğu, tıbbi olarak açıklanamayan fiziksel semptomlarla karakterize bir rahatsızlık. Hastanın, durumunun tam olarak teşhis edilememesi üzerine duyduğu anksiyete de durumun daha da kötüleşmesine sebep olabiliyor. Semptomları arasında bellek kaybı, ishal, baş dönmesi, baş ağrısı, felç ve görmede değişiklikler bulunuyor. Daha pek çok semptomla kendini gösterebilen rahatsızlık, teşhis edilebilir bir fiziksel nedeni olmadığı için doktorlar tarafından psikolojik bir hastalık olarak görülüyor ve hastaya psikoterapi görmesi ve antidepresan kullanması tavsiye ediliyor.

7. Konversiyon Bozukluğu (Histeri)

17. yüzyılda o zamanlar histeri olarak adlandırlan bu rahatsızlıkla mücadele eden kadınların büyücülükle uğraştıklarına inanılıyordu ve bu kadınlar yakılarak öldürülüyordu. Eski Yunanlılar, bu kadınları cezalandırmasa da onlar da bu durumun 'rahmin vücudun içinde dolaşmasından' kaynaklandığına inanıyorlardı.

Günümüzde ise nöbetler, körlük ve felç ile kendini gösteren rahatsızlığın psikolojik kökenli olduğu düşünülüyor. Genellikle yaşadıkları bir travmayı bastırmış kişilerde ortaya çıkan bu bozukluk çok yaygın değil.

6. Kronik Yorgunluk Sendromu

Bu sendromdan muzdarip kişiler, durumlarına doğru bir tanı konulamadığı için uygun bir tedavi göremiyorlar. Ciddi ve güçten düşürücü fiziksel semptomları olan bu sendromun yalnızca psikolojik olduğu düşüncesi çok yaygın.

ABD'de Institute of Medicine (Tıp Enstitüsü) tarafından yayımlanan rapora göre, 2.5 milyon Amerikalı ağır bir yorgunluk, kognitif fonksiyon bozuklukları, uyku anormallikleri, otonomi belirtileri ve ağrı ile karakterize olan Kronik Yorgunluk Sendromu'ndan muzdarip. Tıp okullarının %33'ünden azı bu sendroma müfredatlarında yer veriyor ve doktorlar genellikle bu rahatsızlığın psikojenik bir durum veya hastanın uydurması olduğuna inanıyorlar.

5. Emekli Koca Sendromu

Yalnızca Japonya'da görülen bu rahatsızlık, kadınların eşlerinin emekliliğini takriben bazı fiziksel semptomlar göstermeleri ile ortaya çıkıyor. Evde kocalarının daha fazla vakit geçirmesi sonucu kadınlarda ülser, polipler, kızarıklık ve baş ağrısı görülüyor. Bu fizyolojik rahatsızlıklar, Japonya'da yüzyıllardır var olan katı cinsiyet rollerinin yol açtığı stresten kaynaklanıyor  . Emekli Koca Sendromu'nun etkileri, Japonya'da boşanma oranının artmasına yol açmış. 1985 ile 2000 arasında, 20 yıldan uzun süredir evli olan çiftlerde boşanma oranı iki katına çıkmış. 

Japonya'da birçok kadın benzer fiziksel semptomlara doktorlara başvuruyor ve doktorlar bu hastlarda yakın zamanda eşlerinin emekli olmasıyla ortaya çıkan stresten başka ortak nokta bulamıyor.

4. Psikojenik distoni

Psikojenik distoni, herhangi bir fiziksel sebep olmadan kasların acı verici ve istemsizce bir şekilde kasılmasına neden olan bir hareket bozukluğu. Medikal alanda çoğu kişi, distoninin bir konversiyon bozukluğu olduğuna ve psikolojik nedenlerle ortaya çıktığına inanırken, yapılan son çalışmalar sorunun nörolojik olabileceğini ortaya koyuyor.

Distoninin bazı türleri gen mutasyonundan kaynaklanırken, psikojenik distoniden muzdarip kişilerde böyle bir mutasyon görülmüyor.  PET taramaları, hastaların beyinlerde önemli derecede değişik aktivite gözlendiğini ortaya koyuyor. Bu hastalığın psikolojik nedenlerle ortaya çıktığı düşünülse de, araştırmacılar sorunun nörolojik olabileceğine işaret ediyor.

3. Psödosiyezi (Sahte gebelik)

Karın bölgesinde büyüme, içinde bir fetüsün hareket ettiği hissi, süt gelmesi ve doğum sancıları gibi semptomlar hamileliğe işaret ediyor gibi gözükebilir. Ancak, psikolojik nedenlerle ortaya çıkan psödösiyezi, hem kadınları hem de erkekleri etkiliyor. Bu hastalık, daha çok hamileleğin son evrelerine kadar tıbbi destek almanın yaygın olmadığı ülkelerde görülüyor.

Yapılan bir çalışma, psödösiyezinin hem polikistik over sendromu, hem de majör depresif bozukluk ile benzer endokrin özellikler taşıdığını söylüyor. Bu hastalıktan muzdarip olan kişilerde, sempatik sinir sistemindeki aktivitede artış gözleniyor.

2. Lyme hastalığı

Kene ısırması ile ortaya çıkan Lyme hastalığı, dört hafta antibiyotik kullanımıyla iyileşebiliyor. Kronik Lyme hastalığı ise daha farklı ve pek çok doktor bu hastalığın gerçekliğinden şüphe ediyor. Yapılan son bir araştırmaya göre bu rahatsızlığın semptomları arasında sürekli kas-iskelet sistemi ağrısı, nörobilişsel semptomlar ve disestezi (dokunma duyusu ve ağrı hissi bozukluğu) bulunuyor. Bu araştırmanın, kronik Lyme hastalığının varlığını kanıtladığını iddia etse de, doktorlar semptomların artmasını  psikosomatik bir tepki olarak yorumluyor.

 Bazı doktorlar, kronik Lyme hastalığından muzdarip olduğunu söyleyen hastaları, 'hastalık hastası' olarak değerlendiriyor, bazıları ise görülen fiziksel semptomların koenfeksiyon sonucu ortaya çıktığına ve hastaları kronik Lyme hastalığı teşhisi ile tedavi eden doktorların aslında hastaya zarar verdiğine inanıyorlar.

1. Psikojenik nonepileptik nöbetler

Bu rahatsızlığın sıklıkla epilepsi ile karıştırılması yanlış tanı konmasına sebep oluyor. Adından da anlaşılacağı üzere, bu hastalık epileptik nöbetlerden farklı olarak psikolojik bir rahatsızlıktan dolayı ortaya çıkıyor. Bir kişinin psikojenik noneliptik nöbetler yaşayıp yaşamadığı, nöbetlerin sürekliliği, tetikleyicileri ve meydana gelme sıklığı açısından olağan dışı özellikler gözlenmesiyle anlaşılıyor.

Bu hastalık, genellikle kişinin travmatik bir olay yaşaması sonucu ortaya çıkıyor; bu yüzden de tedavi süreci oldukça meşakkatli. Dr. Selim R. Benbadis 'Oldukça yaygın olmalarına ek olarak, psikojenik semptomlar, hem tanı hem de tedavi sürecinde rahatsız edici ve moral bozucu bir durum ortaya çıkarıyor.' diyor.

Popüler İçerikler

"Bana Bilmediğim Bir Şey Söyle" Akımına Gelen Tıkanan Muhabbeti Açmalık Bilgiler
Daron Acemoğlu'nun Atatürk Hakkındaki Yorumlarına Gelen Tepkiler
18 Yaşındaki Şampiyon Balerin Eylül Sıla Ilgaz, Aile Evindeki Odasında Ölü Bulundu
YORUMLAR
Pasif Kullanıcı
13.02.2016

Evlerden ırak. Allah şifasını da verir inşallah.

10 var bende

Pasif Kullanıcı
13.02.2016

Allah yardımcın olsun.

14.02.2016

#3 Çok ilginç ki tüm kişisel ve siyasi ümitlerini hameliliğine bağlayan Mary I Tudor (nam-ı diğer Kanlı Mary) tam hamilelik sürecini yaşayıp doğum zamanı geçtikten sonra (2-3ay fazla) karnı yavaş yavaş inmiş ve bu sahte gebelik vakası büyük gelişmelere yol açmış diyebiliriz; hem özel hayatında büyük kalp kırıklığı yaşayan kadın olarak, hem de büyük yetki ve sorumluluk taşıyıp da tahtına varis bırakamayan kraliçe olarak bu "hamileliğin" Tanrı'nın gazabı ve cezası olarak görmüş ve tahta çıktıktan sonra anlayışla (diyelim) karşıladığı Protestanlarla mücadele etmeye, bu kafirlerden ülkesini hem de kafirleri yakarak kurtarmaya karar veriyor. Tabi demek istemiyorum ki sahte hamilelik engizisyona yol açmış ama kadının düşüncelerine yön vermiş olabilir.

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ