Doğurmuyorum İşte Var mı? Gönüllü Çocuksuz Bir Kadının Neden Çocuk İstemediğini Şimdi Anlayacaksınız

Yıllardan beridir sanki bütün kadınların çocuk yapması lazımmış gibi düşünen insanlar var hayatımızda. Hayır kardeşim, biz bir grup kadın gayet bilinçli bir şekilde çocuk yapmak istemiyoruz. Neden mi? Bak bunları bir oku, ondan sonra seninle yeniden konuşalım.

Evet yine bütün işimiz gücümüz, derdimiz tasamız bittiği için kadınlara sardıranlar önümüze düşmeye başladı. Bu sefer de çocuk doğurmak istemeyen kadınlar birilerinin derdi olmuş. Ben de bu “gönüllü çocuksuzluk” kitlesinin muzaffer bir üyesi olarak iki çift laf etmeden duramadım çünkü susarsam kulunç yapıyor bende, rahat edemiyorum.

Öncelikle 41 yaşında bir kadın olduğumu söyleyeyim. Malumunuz bazı kesimler için bu “ay yazık yaşı da epey geçmiş” denilecek bir dönem. Onlara sosyal medyanın yeni kelimesi olan “zort” diyerek sözlerime başlamak istiyorum. Çünkü eğer 41 yaşında bir kadın evlenmediyse ya onu istememişlerdir, ya birileri beğenmemiştir ya da başka bir sorunu vardır. Hele hele çocuk doğurmadıysa kesin bir “kusuru” vardır. Biliyorsunuz Anadolu’da yıllardan beri çocuğu olmayan çiftlerden bahsederken “kusur kimdeymiş?” diye sorar insanlar. Yani çocuğun yoksa kafadan kusurlusun. Yumurtalıklarının durumu, kocanın sperm sayısı veyahut da çocuk istememen bu dedikodular için fazla rasyonel sebepler.

Allah isteyene nasip etsin, isteyene de bilim yardımcı olsun ama ben ve benim gibiler bilinçli olarak çocuk sahibi olmak istemeyenlerdeniz. Bunun sebepleri de gayet açık. Ben meseleyi kendi açımdan maddeler halinde kısaca anlatayım, anlamak isteyen anlasın; anlamayanlar da ağlayarak günlüklerine yazsın ne yapayım yani?

Bir kere çocuk sahibi olma fikri büyük bir sorumluluk. Hayatını yeni bir güncellemeyle bambaşka bir formata sokman lazım. Türkiye’deki milyonlarca kadın bu iradeden yoksun üstelik, öyle bir seçme şansları yok. Biz seçebilen taraftan konuşalım ki onların hakkını da yemiş olmayalım. Açık konuşayım sevgili dostlar, benim çocuk yapmayı maçam yemiyor.

Şunu açık açık söyleyebilirim: Çocuk sahibi olmayı istemek kadar istememek de bir tür bencillik, ikisinin de özündeki motivasyon aynı. İkisinin de kendi yaşayacağın ya da yaşamak istemediğin duyguyla ilgisi var. Durumdan haberdar olmayan tek kişi ise çocuk. O halde önce bir bunu kabul etmemiz lazım.

Ben niye istemiyorum onu anlatayım. Bir kere aylar süren o hormon değişikliğine uyum sağlamak benim katlanabileceğim bir şey değil. Yapabilenlere de inanılmaz saygı duyuyor ve tebrik ediyorum ama ben yapamam. Daha da fenası, doğurma eylemini düşündükçe benim başım dönüyor, fena oluyorum. Sezaryenin sonuçları başka, normal doğum zaten aman Allah! İçimden çocuk çıkartmak için vajinamın açıldığını ve hatta kesildiğini düşünme fikri tansiyonumu düşürüyor. Bu benim yapabileceğim bir şey değil.

“Kız deme öyle, kucağına bebeği verdiklerinde hepsi geçiyor” dendiğini duyar gibiyim. Bebek kendi başına zaten antidepresan gibi bir şey ama ben başkasının bebeğini sevmekten yana kullanıyorum bu tercihimi. Çünkü uykusuz geceleri, hasta olduğunda elimin ayağına dolanma kaygısını da sırf o güzel duygu için göze alamıyorum.

Hayatımı canımdan çok seveceğim yeni bir insan için başka bir şekle sokmayı ve daha sonra bunun “zorunluluk” haline gelmesini ise kesinlikle kabul etmiyorum. Hepimizin etrafı çocuğunu çok seven ama maalesef istediği zaman, istediği şeyi yapamayan ebeveynlerle dolu. Çocuğun okulu olduğu için gitmek istediğim bir tatile gidememenin beni mutsuz edeceğini biliyorum. Evet bu benim bencilliğim ama o çocuğa “katlanmak zorunda bir hayat yaşamak” gibi kasvetli bir sorumluluğu istememem de gayet dürüstçe, kabul edin!

Çalışmak istediğim halde çocuk bakmak zorunda olduğum bir dünya ise hiç bana göre değil. Çünkü ben kendimi bu dünyada, başka başka konumlarda var edebilmek için çok çaba sarf ettim. Benim bütün bunları bir kalemde silip atacak önceliğim çocuk doğurmak olmadı, olamaz da. Şunca yıl verdiğim emek, ürettiğim her şey belki de benim çocuk sahibi olmaktan daha çok önemsediğim şeyler. Kötü müyüm ben şimdi?

İişkilerdeki katakullileri çözemeyen ve güven esasının ne kadar zor tesis edildiğini öğrenen bir kardeşiniz olarak, sırf çocuk var diye sorunlu bir evliliğe razı olmak da bana göre değil. Razı olmadığın noktada “tek anne” olarak her şeyi yürütebilmek ise hiç ama hiç kolay değil. Yapabilen bacılarımın gözlerinden öpüyorum, ben bu riskleri alamam.

Eğitim sisteminin soru işaretlerle dolu olduğu bir ülkede çocuğumu devlet okuluna göndererek yeteri kadar eğitim alıp almadığını düşünüp düşünüp kafayı yemek ise inanın hiç istemediğim bir durum. Kusura bakmayın, özel okula gönderebilecek ve sürekli çocuğun okul taksitini düşünerek Survivor izleyerek konuyu geçiştirecek bir hayatım da yok.

Uyuşturucu kullanma yaşının düştüğünü haberlerden okuyarak evladımın nerelere gidip gitmediğini takip ederek kafayı yemeyi ise hiç göze alamıyorum. Üstelik bunları yaparken yavrumun karakter oluşumunda herhangi bir baskı kurmamam da gerekiyor takdir edersiniz ki, ben bu kadar denklemi en doğru şekilde çözemem.

Daha da bireyselleşip sinirlerinizi bozayım birazcık. O herkesten çok duyduğum “çocuk olduktan sonra bizde bitti zaten” lafını bizzat yaşamayı o kadar istemiyorum ki anlatamam. Memur gibi aynı eve gelip giden iki insandan bir tanesi ne olur ben olmayayım.

Zaten zannediyorlar ki anne olunca kadınlık rolü ikinci planda kalmalı çünkü “sen her şeyden önce bir annesin.” Yok değilim kardeşim, kadın kadındır çiçek de babandır demekle uğraşmak istemediğim için o dünyanın en büyük sorumlu rolü olan “kadın değil anne” fikrinden de vazgeçiyorum. Ben her şekilde sizinle mücadele ederim de neyse şimdi feminizm konuşmayalım…

“Ama ilerde yalnız kalacaksın, sana bakan birileri olmayacak” lafını ise aynen söyleyenin suratına yapıştırıyorum. Bu resmen çocuğa yapılan ayıp. Eleman mı alıyoruz, bakıcı mı tutuyoruz hayırdır? Bazı insanların çocuktan anladığı şey gerçekten bambaşka…

Konu bir şekilde dönüp dolaşıp özgürlüğe geliyor aslında dostlar. Evet açık açık söylüyorum: Özgürlüğüm, çocuk yapmaktan çok daha önemli. Bu benim hayatımdaki bir seçim, isteyen yapsın. Ben çocuk doğurmadığım için eksik kadın değilim ama bunu böyle tanımlayanlar eksik beyin, onlar da yallah tavşan çiftliğine!

Bırakın kim isterse doğursun, kim isterse doğurmasın. Meseleyi Dilberay Abla’nın en güzel sözüyle noktalamak istiyorum izninizle: “ZORUNDA MIYIM?”

Bu içerikler de ilginizi çekebilir 👇

Yeni Gelin Sunumlarından Dilan Polat Görgüsüzlüğüne Uzanan Şatafatlı Sürecin Analizi
Kadınların Erkeklere Göre Daha Çok Aldattığını Savunan Tuğçe Işınsu'nun İlginç Sözlerine İki Çift Lafımız Var
Herkesin Konuştuğu Trans Birey Okşan Öztok'u Bulduk ve Onunla İlgili Bilinmeyenleri Tek Tek Sorup Öğrendik

Popüler İçerikler

Gazeteci Özlem Gürses TSK Hakkındaki İfadeleri Nedeniyle Gözaltına Alındı
"Aşk Solcudur..." Kızılcık Şerbeti'nde Deniz Gezmiş Anıldı
Kadınların Kırmızı Ruj Sürerek "Çiftleşme" Mesajı Verdiğini İddia Eden Uzman
YORUMLAR

Altına imzamı atarım tam olarak bu işte👏

16.10.2023

Allah aşkına çocuk istemeyen yapmasın. Gönülsüz evebeyn ne kadar başarılı olabilir? Mundar etmeyin çocukları. Onun dışında çocuk yapmak veya yapmamak övünülecek veya yerilecek şeyler değil açıkçası.

16.10.2023

zorunda değilsiniz tabiki... düşüncelerinizin bazılarına katılmakla beraber katılmadığım noktalar da var.. misal özgürlük...özgürlüğünü sonuna kadar yaşamış gezmiş tozmuş en önemlisi hiçbir şeyde hevesi kalmayacak kadar silip süpürüp 'doymuş' olup çocuk yapan kadınlar mevcut... diğer bir konu kariyer.. anneliğini ve kariyerini birlikte sorunsuz yürüten kadınlar da mevcut.. yani istedikten sonra o dikenli yol gül bahçesi görünür insana ve bunu istemeyen anlayamaz... sizin zihninizdeki dikenli yolu da gül bahçesindeki anlayamaz...

18.10.2023

Yazıyı yazan kişi doğum sancısın dan tut ta çocuk sahibi olmanın binbir türlü zorluğundan bahsetmiş,çocuk var diye süren evliliklerden ve bunu istemediğinden,çok büyük sorumluluk olduğundan ve yinebunu istemediginden,özgürlük sadece gezip tozmak değil ki,annelik ömür boyu süren birşey ve kadın bunu istemiyor,neresini anlamıyorsunuz ben de bunu anlamıyorum.

TÜM YORUMLARI OKU (20)