Oysaki üniversite demek özgürlük demekti. Ama doğup büyüdüğü şehirde okul kazananlar hiçbir zaman diğerleri kadar özgür olamadı. İşte bu talihsiz güruhun çok iyi bildiği 15 iç burkan durum.
Oysaki üniversite demek özgürlük demekti. Ama doğup büyüdüğü şehirde okul kazananlar hiçbir zaman diğerleri kadar özgür olamadı. İşte bu talihsiz güruhun çok iyi bildiği 15 iç burkan durum.
Yurt deyip geçmeyin, en büyük sosyalleşme alanı. Siz akşamları ailenizle akraba dedikodusu yaparken millet tanışıp kaynaşıyor. Size de okulda hali hazırda kanka olmuşlara ööyle bakmak kalıyor.
Yeni şehre gelmişler, alışverişti, adaptasyondu derken onların konuşacak dertleşecek bir sürü şeyi olur. Sen ise anlattıkları şeylere 'bebek işi' diye baktığın için, ister istemez grubun dışında kalırsın.
Ne yani söylemeyelim de kendilerini itin kopuğun arasında mı bulsunlar? Bunlar da bir hoş, iyilik yaramıyor.
'İstanbul'un nesini bu kadar abartıyorlar anlamadım!' ya da 'Ankara'da yaşanmaz diyenler haklıymış valla' dediklerinde hangimizin içinden ağızlarına bir tane patlatmak gelmedi ki?
Biriyle daha yakın mı olmak istiyorsun; hemen sıcak aile yuvasına yatıya misafirliğe çağır. En etkili uyuşturucudan daha fazla bağımlılık etkisi vardır, biz uyaralım da...
Herkes takılıyor eğleniyor ama sizin erkenden evde olmanız lazım! Neden, çünkü ailenizle yaşıyorsunuz ve en fenası da onlar sizi hala lisede sanıyor. Koş koş otobüs kaçacak...
Birinci sınıf atlatıldıktan sonra tüm arkadaşlarınız şehrin hip mahallelerinde eve çıkmaya başlar. Siz ise Bahçelievler Beylikdüzü dolaylarında, günde üç araç değiştirmeye mahkum :(
Hele sevgilin de senin durumundaysa vay halinize! İki sevişeceksiniz diye rezil rüsva olursunuz; akşam 10 gibi aramaya başlarsınız arkadaşları, artık hangisinin evi müsaitse...
Hafta sonu, bayram öncesi gibi zamanlar size haram. Arkadaşlarınız gezip tozarken siz mecbur ailenizin istediğini yapacaksınız, mecbur yani.
Onların aileleri özlüyor; özlem gözlerini kör ediyor; toleransları artıyor da artıyor. Sizinkiler ise hala 'Hafta sonu plan yapma, amcanlar gelecek' kıvamında.
Hepimizin evinden çıkmadığımız bir Özge'si Samet'i illaki vardı. Bu arkadaşlar anne baba ile en yakından tanışan, nerede kalırsanız kalın mecburi olarak isimleri telafuz edilen can yelekleridir. Çok emekleri var üzerimizde, eksik olmasınlar.
Arkadaşa aç yeni kankilerinizin beklentileri malum; o yüzden onları liseden arkadaşlarınızla tanıştırmanız, aradaki kıvılcımları fark edip gerekli çöpçatanlıkları yapmanız lazım. Küserler valla yoksa!
Ne kadar arkadaşımız da olsalar, hala bu şehrin yabancısı ve hatta cahililer. O yüzden nereden nereye hangi otobüsle gidilir, metro kaça kadar çalışır, vapur nerede durur; sürekli bu sorulara maruz kalırsınız.
Kaderin cilvesi. O yaz tatilleri bitmek bilmez, telefonun müptelası olursunuz. Ama hakkını yemeyelim; ayrılık ne kadar zorsa sonra kavuşması da o kadar güzel olur.
Her gün bu hayalle başlar, her uykuya bu hayalle dalınır. Hoş eve çıktıktan sonra çok da matah bir şey olmadığını anlarsınız ama o zamanlar en imkansız olduğundan, en tatlı hayaldir.
Memleketimin (Mersin'in) 10 saat uzağını, Samsun'u kazandım. Tam kimse yok rahat ettim derken, ailem "İkinci senen de Samsun'a taşınırız" dediler ve dünya başıma yıkıldı. :(
bonus: "kanka ailenle yaşaman çok iyi ya ne yemek derdin var ne çamaşır." diyen dingiller.
ne yaparsanız yapın aileden izin almak zorunda olmak,millet sohbeti yeni koyulaştırmışken evden gelen nerdesin daha gelmiyo musun telefonu,herkesin en iyisi seninki yeaa çamaşır bulaşık yok dırdırı ve tabi ki biz kendi ayaklarımızın üstünde duruyoruz sen daha işe girince görürsün ya çokta şeyapma nasihatleri..abaaav taam olum anladık siz freesiniz biz lise7 :/