Doğruluk Payı Analizi: 15 Yaş Altı Çocuklara Cinsel İstismar Tartışmaları

AYM’nin, 15 yaşını doldurmamış çocuğa karşı her türlü cinsel istismarın suç sayılacağına ilişkin hükmü iptal etmesi üzerine Ankara ile Stockholm arasında başlayan tartışma malum. Kim ne dedi? Bu açıklamalar ne kadar gerçeği yansıtıyor? 

Doğruluk Payı İsveç ile 'cinsel istismar' krizini mercek altına aldı... 

Önce karşılıklı açıklamaları hatırlayalım...

13 Ağustos 2016 tarihinde Viyana Uluslararası Havalimanı’nın yolcu salonundaki elektronik panoda yer alan “Türkiye’de 15 yaşından küçük çocuklarla cinsel ilişkiye izin veriliyor” yazısı yer almıştı. Yazıyla Avusturyalıların Türkiye’ye seyahat etmemesi istenmişti.

Viyana Havalimanı Panosundaki Türkiye Karşıtı Haber Kaldırıldı

Konuyla ilgili haberi haberi Twitter hesabından paylaşan İsveç Dışişleri Bakanı Margot Wallström, “Türkiye’nin 15 yaşın altındaki çocukların cinsel ilişkiye girmesine izin vermesine dair kararı iptal edilmeli. Çocukların şiddet ve cinsel istismara karşı daha az değil, daha fazla korunmaları lazım” demişti.

İlgili twit silinmiş ya da sahibi tarafından gizlenmiş.

Bu paylaşıma Ankara'dan sert tepki gelmişti. Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, Wallström’e Twitter'dan, “Açıkça yanlış bilgilendirilmişsiniz. Türkiye’de böyle aptalca bir şey yok. Lütfen gerçekleri öğrenin” diye yanıt vermişti. 

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ise İsveçli bakanın tweet'inin ve Avusturya'da ortaya çıkan haberlerin 'Avrupa'daki ırkçılık, İslam ve Türk karşıtlığı eğilimini yansıttığı' yönünde açıklama yapmıştı.

Bu gelişmelerin ardından Atatürk Havalimanı’ndaki panolara dünyadaki en yüksek tecavüz oranının İsveç’te olduğuna ilişkin yazılar konuldu

Peki söz konusu madde ne diyor?

Doğruluk Payı'ndan  Zeynep Sarıkaya ve Cansu Okur tartışmalara neden olan konuyu mercek altına aldı. 

Buna göre İsveç Dışişleri Bakanı Wallström’ün tweet’inde bahsettiği “15 yaşından küçükler ile cinsel ilişkiye izin verilmesi” konusu AYM’nin 26 Mayıs 2016 tarihli TCK 103. maddenin birinci fıkrasını iptal ettiği karara dayanıyor. 

Söz konusu madde şu şekilde:

‘’Çocuğu cinsel yönden istismar eden kişi, üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Cinsel istismar deyiminden;

a) On beş yaşını tamamlamamış veya tamamlamış olmakla birlikte fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş olan çocuklara karşı gerçekleştirilen her türlü cinsel davranış,

b) Diğer çocuklara karşı sadece cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir nedene dayalı olarak gerçekleştirilen cinsel davranışlar, anlaşılır.’’

Bafra’da yaşanan, tarafların 15 yaş altında olduğu bir cinsel istismar davasına bakan Bafra Ağır Ceza Mahkemesi; TCK 103. maddesinin birinci fıkrasında yer alan ”15 yaşını tamamlamamış her çocuğa karşı gerçekleştirilen her türlü cinsel davranışın cinsel istismar sayılacağına” dair hükmün Anayasa’ya aykırı olması iddiasıyla AYM’ye itiraz etti. 

Bafra Ağır Ceza Mahkemesi itiraz gerekçesi olarak ‘’Farklı yaş gruplarında olan tüm mağdurlara yönelik eylemler arasında ceza müeyyidesi bakımından herhangi bir ayrım yapmadığı’’ ayrıca ‘’Kendisine yönelik eylemin anlam ve mahiyetini algılama yeteneği olan mağdurun rızasına hukuki sonuç tanınmadığı, bu mağdurların rızasıyla yaşadığı cinsel eylemler hakkında cezanın çok yüksek olduğu’’nu savundu.

Başvuruyu inceleyen AYM, söz konusu hükmü altıya karşı yedi oy ile iptal etti ve Meclis'e yeni yasa yapma imkanı vermek üzere iptalin 13 Temmuz 2016’dan itibaren altı ay sonra, yani 13 Ocak 2017’de, yürürlüğe girmesine karar verdi.

AYM’nin basın duyurusu

Anayasa Mahkemesi Başkanlığı, alınan kararla ilgili 15 Ağustos 2016 tarihinde yaptığı açıklamada 'İleri sürüldüğünün aksine anılan kararla 15 yaşından küçük çocuklara karşı işlenen cinsel istismar fiilleri suç olmaktan çıkarılmamıştır'denildi. 

Açıklamada 'Cezanın alt sınırı belirlenirken somut olayın özelliklerine göre ihtiyaç duyulabilecek kademelendirmeye imkân tanınmamış olunması 'orantılılık ilkesi' ne aykırı bulunmuş ve kural teknik hukuki nedenlere dayanılarak iptal edilmiştir’’ vurgusu yapılarak iptal sonucu yasal boşluğun doğmadığını, hükmün halen yürürlükte olduğunu ve söz konusu fiillerin Türk hukukunda suç olmaya devam ettiğini, 6 ay süresince yasama organı yeni düzenleme yapana kadar eylemlerin cezasız kalmayacağını bildirdi.

TCK 103. Madde’nin Boşanma Komisyonu Raporunda Ele Alınışı

14 Ocak 2016’da Meclis’te kurulan ‘’Aile Bütünlüğünü Olumsuz Etkileyen Unsurlar İle Boşanma Olaylarının Araştırılması ve Aile Kurumunun Güçlendirilmesi İçin Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu’’ raporu 16 Mayıs 2016’da yayımlanmıştı. 

TCK 103. maddenin bu komisyonun raporunda ele alınışı ise şöyle: 

Raporun 4. ana başlığının 6. maddesi olan Aile Hukukuna Yönelik Öneriler’in 1. bendinde yer alan, Mevzuat ve Uygulamaya Yönelik Tespit ve Öneriler’in 21. fıkrasında; söz konusu maddeye şöyle bir düzenleme önerisi getirilmiştir: ‘’Türk Ceza Kanunu’nun 103 üncü maddesi 'Çocukların cinsel istismarı' suçunu düzenlemiştir. Evlenmeyle sonuçlanan çocuğun cinsel istismarı suçunun, rızai de olsa suç olarak kalması gerektiği, ancak sorunsuz ve başarılı devam eden evlilikler açısından 5 yıl denetim süresi getirilerek, sürenin sonunda ilgili kurumların yetkili uzmanlarınca hazırlanan raporlar da dikkate alınarak koşulların uygun olması halinde, denetimli serbestlik hususunda Türk Ceza Kanununun yürürlük kanununda tarih belirtilerek düzenlenmesi, taraflardan her ikisinin de 15 yaşın altında olması durumunda ise şahsi cezasızlık sebebi sayılacağına ilişkin düzenleme yapılması.’’ 

Boşanma Komisyonu'nun Raporuna Büyük Tepki: #DevletTecavüzcüyleEvlendiriyor

Komisyonun raporu kamuoyunda, bu ve benzeri maddelerden ötürü tartışma yaratmıştı. Çeşitli kadın örgütleri tarafından sert şekilde karşı çıkılan rapor medyada da çeşitli sebeplerden ötürü eleştirilmişti.

Bu rapor ışığında düşünüldüğünde, halihazırda tartışmalı olan ‘’rıza’’ söyleminin 15 yaş sınırından daha da aşağıya çekilmesi ve genç yaşta evliliklere kapı açma ihtimali de göz önünde bulundurulduğunda, AYM’nin kararı şüphesiz daha çok tartışma yaratacaktır.

İsveç’teki tecavüz oranıyla ilgili iddialar

pbs.twimg.com

Fotoğraf: @kadirkonuksever 

Birkaç yıldır basında ve çeşitli kurumların raporlarında da yer bulan İsveç’teki tecavüz vakalarının fazlalığı konusu uzun süredir tartışılıyor. Fakat, bu oranın yüksek olmasının altında başka sebepler yatıyor.

Öncelikle İsveç, 1962 tarihli Ceza Kanunu ile 'evlilik içi tecavüz’ kavramını yasalarına dahil eden ve bunu suç olarak tanımlayan ilk ülkelerden biri

İsveç Parlamentosu’nda kurulan Ulusal Suçu Engelleme Konseyi’ne göre, son 10 yıl içerisinde rapor edilen cinsel suçların sayısının artmasının sebebi; 2005’te İsveç Ceza Kanunu’nda yapılan değişiklikler ve tecavüz tanımının genişletilmiş olması.

İsveç’te bu oranın yüksek olmasının bir başka sebebi de her vakanın ayrı bir dava olarak ele alınması

'Ne giyersek giyelim, nereye gidersek gidelim, 'evet' evet demektir, 'hayır' ise hayır.'

2005’te Ceza Kanunu’na dahil edilen Cinsel Suçlar Yasası’nın temel amacı; bireylerin cinsel suçlardan korunması ve beden bütünlüğünün korunması olarak belirlenmişti. Şu an bu yasada tanımlanan cinsel suçlar, tecavüz dışındaki birçok suçu da kapsıyor. 

Bunlardan bazıları; cinsel zorlama, bağımlı bir insanın sömürülmesi, çocuk tecavüzü, çocukların cinsel olarak sömürülmesi, akraba ile cinsel ilişki, kardeş ile cinsel ilişki, bir kişiye seks işçiliği yaptırmak, seks işçiliği hizmeti almak vs. Bu suçların bazılarına ‘’teşebbüs’’ de bu yasa ile cezai suç kapsamına alınmış durumda. 

İsveç’te bu oranın yüksek olmasının bir başka sebebi de her vakanın ayrı bir dava olarak ele alınması. Yani bir kişinin bir başkasına yönelik sistematik olarak işlediği bir cinsel suç, suçun kaç kere vuku bulduğuna bağlı olarak aynı sayıda davada ele alınıyor.

Doğruluk Payı, Türkiye ve İsveç arasındaki tartışma incelendiğinde, her iki tarafın da iddialarının çeşitli açılardan problemli olduğunu vurguluyor

Sonuç olarak analizde, İsveç Dışişleri Bakanı’nın ifadesinde henüz yürürlükten kalkmamış ve yasama süreci devam eden bir hükmü kesin bir karar olarak lanse ettiği belirtiliyor.

 İstanbul Atatürk Havalimanı’ndaki reklam panosunda yer alan ve  İsveç’teki tecavüz oranı ise yukarıda sayılan sebeplerden spekülatif sayılabilecek bir iddia olarak değerlendiriliyor.

Kaynak: Doğruluk Payı

Popüler İçerikler

Kadınlarla Kafayı Bozan Sözde Hoca Bu Kez de "Karını Bize de Evde Oynat" Sözleriyle Tepki Çekti
Müge Anlı'da Yeni Bir Fenomen Doğdu: Habibe Kendine Has Tarzı ve Tavrıyla Hepimizi Fena Gaza Getirdi!
Gazeteci Özlem Gürses TSK Hakkındaki İfadeleri Nedeniyle Gözaltına Alındı
YORUMLAR
Pasif Kullanıcı
26.08.2016

Avrupa = Medeniyetsizlik, hassiyetsizlik, şerefsizlik, zulüm ve baskının en çok bulunduğu ve medyanın bu gibi olayları yayına koymadığı yerdir.

Pasif Kullanıcı
26.08.2016

anca he he diyerek geçiştirirsiniz.

26.08.2016

Yasa olmus olmamis sucluyu engelleyemez! Mesele insanin etik ve ahlaki degerlere sahip olmasindan ibaret, vicdanlarda bu degerler olmadiktan sonra idam cezasi versen ne yazar.

26.08.2016

haberi okuduktan sonra altinda soyle bir yazi yazacak sandim. bu haber isveci aklamak icin yapilmistir.

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ