Doğru Bilgiye Ulaşmak ve Dijital Akıcılık Sürecinde “Dezenformasyon”

Ülke olarak hepimizi derinden etkileyen deprem felaketinin yaralarını sarmaya çalışıyoruz. 10 farklı şehirde ve geniş bir bölgede kendini hissettiren bu depremlerle birlikte esasında hepimizi yeniden düşünmeye iten bir sürece girdik.

Deprem gibi doğal afetler her zaman oluşabilecek üzücü hadiseler ancak böylesi durumlarda ortaya çıkan bir diğer önemli konu da bilgi kirliliğinden arınmak.

Çünkü; büyük bir hızla gerçekleşen dijital akıcılık sürecinde dezenformasyon, depremler kadar yıkıcı bir etkiye sahip.

Teknolojinin her bir unsurunun hiç şüphesiz ki iyi ve kötü tarafları var. Bu doğrultuda başta kişisel hayatlarımız olmak üzere, toplumu ilgilendiren tüm konularda bilişsel ve entelektüel yeterlilikleri bilinçli bir şekilde kullanmak oldukça önemli bir husus. 

Özellikle de doğal afet zamanlarında ortaya çıkan hızlı iletişim büyük bir problemi beraberinde getiriyor; dezenformasyon. 

Doğru bilgiye ulaşmanın önemini yaşadığımız bu son acı olayda da çok net görebiliriz. Özellikle sosyal medya platformlarında yayılan yanlış bilgi veya söylentiler halkı endişeye sürükleyebiliyor ve çalışmaları da olumsuz yönde etkileyebiliyor. 

Bu tür durumlarda özellikle toplumu yönetenler, kamu idarecileri insanlara güvenli bilgi akışının sağlanmasıyla da yükümlü. Kaotik ortamlarda doğru kaynaklardan gelen bilgi, çözümlerin temelini de oluşturuyor.

Bildiğiniz üzere günümüzde bilgiye erişmek oldukça kolay ve hızlı bir şekilde gerçekleşiyor. Ancak bu her zaman doğru bilgiye ulaşabildiğimiz anlamına gelmiyor. Dolayısıyla bilgi kaynaklarının güvenilirliği ve doğruluğu hakkında temkinli olmak bir zorunluluk.

İşte bu noktada dijital akıcılık kavramı son derece önem verilmesi ve kontrol edilmesi gereken bir süreci ifade ediyor.

Dijital akıcılık kavramını; her şeyin hızla hareket ettiği, verilerin saniyeler içerisinde paylaşıldığı ve iletişimin çok yönlü olduğu bir ortamda bilgiyi etkili bir şekilde kullanma becerisi olarak tanımlayabiliriz.

Doğru kaynaktan alınan bilgiler, manipülatif veya doğru olamayan bilgilerin yayılmasını engellediği gibi insanları dezenformasyondan koruyarak yanıltıcı kararlar alınmasını da engeller.

Ancak burada bilgi kirliliği ve dezenformasyon ayrımını iyi yapmak gerek. Bu tür bilgiler, insanları yanlış yönlendirerek zaman kaybına sebep olabileceği gibi tehlikeli sonuçlar da doğurabilir. Çünkü doğruluğu teyit edilmeyen bilgiler insanlar için bir tetikleyici görevi üstleniyor. 

Dolayısıyla doğru bilgiye erişmek için öncelikle doğru kaynakları kullanmak ve verileri sorgulamak gerekiyor.

Dijital okuryazarlık becerileri edinmek de depreme önceden hazırlanmak kadar önemli!

Maalesef ülke olarak yeterli bilinç düzeyinde olmadığımız dijital okuryazarlık ya da medya okuryazarlığı da üzerinde durulması gereken bir konu. 

Çünkü gelişen iletişim ve internet teknolojileri artık herkesin ulaşabileceği bir uzaklıkta ve yanlış bilginin hızla yayılması eskiye nazaran çok daha fazla mümkün. 

Dijital okuryazarlık, özellikle bu gibi durumlarda doğru kaynaklara yönelmeye ve yanlış bilgiye maruz kalmaları önlemeye yardımcı oluyor.

Özellikle okullar ve resmi eğitim kurumları, doğru bilgiye ulaşım ve paylaşım noktasında halkın her kesimini bilinçlendirerek bilgi kirliliği ve dezenformasyonu önleme gücüne sahip. 

Gelişen iletişim teknolojileriyle hepimiz dijital akıcılık sürecinde kimi zaman kayboluyor kimi zaman bu süreçten etkileniyoruz. Ancak bilinçli bireyler olarak, özellikle sosyal medya platformlarının yalnızca fotoğraf ve video paylaşılan platformlar olmadığını anlamak ve bu mecralarda kimi insanlarca ardı arkası gelmeyen bir dezenformasyona zemin hazırlandığının bilincinde olmak gerek. 

Instagram

Twitter

Facebook

Linkedln

YouTube

Popüler İçerikler

MasterChef Jürileri Somer Şef ve Mehmet Şef'ten Köfteci Yusuf Çıkışı: "Bunu Deli Bile Yapmaz!"
Erdoğan’dan Ortak Türk Alfabesi Açıklaması: “Ortak Türk Alfabesi Projesi Tarihi Adımdır, 34 Harften Oluşuyor”
Zeynep Sönmez'den İlk WTA Şampiyonluğu Geldi