Doğanın Sesini Dinleyen Bir Halk: Aborjinlerin Tarihi ve Kültürü Hakkında Şaşırtıcı Gerçekler

Binlerce yıl öncesine dayanan tarihi ve doğaya derin saygısıyla bilinen Aborjinlerin kültürü, doğal unsurlara bağlı ritüeller, müzikler, sanatlar ve gelenekler gibi farklı yönleriyle oldukça zengin. Benzersiz diyebileceğimiz bu halkın, geçmişten günümüze gelen yaşamı son derece tuhaf ve ilgi çekici bilgilerle dolu.

Hazırsanız, Aborjinlerin ilginç hayatına odaklandığımız içeriğimize geçelim.

Başlıyoruz. 👇

Kaynak:12

Aborjinler kuşkusuz etnik dokusuyla, tuhaf ritüelleriyle ve hayata bakışlarıyla dikkat çeken topluluklardan biri.

Yapılan araştırmalar neticesi, Avusturalya’daki ilk insan izlerini 50 bin yıl öncesine tarihliyor.

Bugün Avustralya’da yaşayan erkek Aborjinlerin üzerinde yapılan genetik tarih araştırmaları da yine 50 bin yıl öncesine uzanıyor.

Böylesine uzun bir geçmişe sahip topluluk, kuşkusuz beraberinde çok çeşitli kültürel mirası da getiriyor.

18. yy’da sömürgecilerin Avusturalya’yı işgal etmesi ve bölgede yaşayan Aborjinleri ‘barbar vahşiler’ olarak tanımlamalarıyla ciddi bir katliam yaptıkları biliniyor.

Avustralya'nın Avrupa kökenli sömürgeciler tarafından ele geçirilmesi, Aborjinlerin yerli topraklarından uzaklaştırılmasına neden oldu ve hala devam eden birçok sorun ve adaletsizlik var olduğu biliniyor.

Aborjinlerin tarihi ve kültürü, Avustralya'nın ulusal kimliğinin önemli bir parçası olduğunu söylemeliyiz. Günümüzde aborjinlerin kültürel mirasını korumak ve onların haklarını savunmak için çeşitli çabalar da var.

Avusturalya’nın keşfedilmesiyle birlikte öğrenmeye başladığımız Aborjinlerin sanatı, kültürel yaşamı ve ritüelleri algıladığımız dünyanın oldukça dışında.

Aborjinlerin toplumsal yapıları, aile ve akrabalık bağlarına dayanıyor. Toplumları, çeşitli ‘klanlar’ veya ‘topluluklar’ arasındaki ilişkilerle şekilleniyor.

Yaşam biçimleri ve kültürel tarihleri Aborjinlerde dil ve lehçe çeşitliliğine sebep olmuş. Öyle ki yaklaşık 250 farklı dil ve lehçe konuşuluyor.

Aborjinlerde tarım yok. İhtiyaçları kadar bitki ve meyve toplayıp avlanarak hayatlarını sürdürüyorlar.

Doğanın bir parçası olduklarının farkındalar ve eko-sisteme asla zarar vermeme düşüncesindeler.

Doğayla ve bedenleriyle öylesine uyumlular ki bir insanın ayakizine bakarak yaşını, cinsiyetini hatta sağlığını anlayabiliyorlar.

Yaşadıkları bölgeyi çok iyi biliyorlar. Bir böcek yuvasından, büyük bir kayaya kadar kabilenin sınır kabul ettiği bölge içindeki her şey ezberlerinde. İlginç olan kısmı bu bilgileri nesiller boyunca şarkılarla birbirlerine anlatmaları.

Yaptıkları müziklerin ve sözlerin içerisine yerleştirdikleri şifreler yaşadıkları çevreyi anlatıyor.

Aborjinlerin yaptığı şarkılarına dünyanın en eski şifreli müzikleri demek yanlış olmaz.

Öyle ki, binlerce yıldır bugüne aktarılan şarkılar, günün belli vakitlerinde veya bölgenin belli noktalarında söylendiği zaman anlam kazanıyor.

Aborjinlerin geleneksel müziği, dünyanın en eski müziklerinden biri olarak kabul ediliyor. Didgeridoo adı verilen bir çalgı, geleneksel aborjin müziğinde önemli bir yer tutuyor.

Tamamen doğaya uygun bir şekilde hareket etmelerinin bir sonucu olarak; avlanma malzemeleri, çalılar kullanarak yaptıkları evler ve müzik aletleri dışında bir madde kullanmıyorlar.

İletişim kurmak Aborjinlerde hemen hemen her şekilde mümkün. Sözlerle, çizgilerle, renklerle, dövmelerle, dansla, müzikle hatta telepatiyle... Aborjinler için iletişim kurmak çok da zor olmasa gerek.

Yapılan araştırmalara göre telepatiyle iletişim kurabilmelerin nedeni çok uzun zamandır farklı iletişim teknikleri kullanmalarından ve birbirlerine yalan söylememelerinden ileri geliyormuş. Nitekim, yalan ve benzeri kelimlerin aborjin iletişiminde bir karşılığı bulunmuyor.

50 bin yıllık geçmişiyle bugün bize sıradışı bir yaşam gösteren Aborjinlerin bir o kadar farklı ritüellerine de değinmeden olmaz.

Bu ritüellerin içeriğini, toplumsal birliktelik, doğaya uyum ve atalara saygı oluşturuyor.

Aborjin ritüelleri arasında sayabileceğimiz ‘walkabout’ olarak bilinen bir geleneksel yolculuk var. Walkabout, ergenliğe giren erkeklerin altı ay boyunca bir yolculuğa çıkarak vahşi doğada ruhani ve fiziksel olarak kendilerini buldukları bir geçiş ritüeli.

Bir diğeriyse ‘sorry business’ adı verilen bir yas ritüeli. Ölen birinin ailesi tarafından yapılıyor. Bu ritüelde, ailenin diğer üyeleri ve toplum, günler süren yas sürecinde bir arada kalmak, acılarını paylaşmak ve birbirlerini desteklemek için bir araya oluyorlar

Bitkilerin yakıldığı, oluşan dumanlarla ruhsal ve fiziksel temizlenme yaşadıkları ve kötü ruhları kovdukları bir diğer ritüel de ‘smoking ceremony’.

Tüm bu ritüeller aslında bir inanç sistemini oluşturuyor. Yarattıkları bu inancın amacının, toplumun birlikteliğini ve doğayla olan bağlarını güçlendirmek olduğu düşünülebilir.

Son olarak, Aborjin ritüelleri arasında belki de en dikkat çekici olanı ‘Korrobori’. Müzik, dans ve şarkılar eşliğinde dış dünyayala bağlantı kurdukları bir ritüel. ‘Korrobori’ ritüeline başka insanların katılması ve izlemesi yasak.

Oluşturdukları bu ritüeller, her klanda farklılıklar gösterebiliyor ancak temelinde hepsi aynı sonuca bağlanıyor: Saygı ve birliktelik.

Sizin bu konu hakkında düşünceleriniz nedir?

Yorumlarda buluşalım.

Bu içerikler de ilginizi çekebilir:

Cinsel Organlarından Tavana Asmadıkları Kalmış! Aborjin Erkeklerinin Yaşadığı Ergenliğe Geçiş Töreni Dramı
Avustralya Hükümeti 14 Milyon Dolar Karşılığı Aborjin Bayrağını 'Özgürleştirdi'
Avustralya'da Dünyanın En Eski Tropikal Yağmur Ormanı Aborjin Halkına İade Edildi

Popüler İçerikler

Kendisini ‘Cinsel Terapist’ Olarak Tanıtan Buse Aydın’ın Yetkisi Yokmuş!
Şeriat Karşıtı Paylaşımı Nedeniyle Hakkında Dava Açılan Feyza Altun'un Cezası Belli Oldu!
Tam Bir Erkek Annesi: Oğlu Can'la Yolculuğa Çıkan Ezgi Mola'dan "Anne Be" Dedirten Sözler
YORUMLAR
20.04.2023

Marlo Morgan'in Bir çift yürek kitabı aborjinler hakkında yazılmış her ne kadar kurgu olsa bile çok güzel ve çok aydınlatıcı, kültürlerini bı nebze olsun keşfetmek için harika bi kitap.

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ