Yine karşımızda doğanın muhteşemliği... Dünya'da canlı çeşitliliği bilinen bir şey ama öyle canlılar var ki onların özelliklerinden birine sahip olmak sizi gerçek bir süper kahraman yapar. Kendi ağırlığınızın 10 katını bile taşıyabildiğinizi veya radyasyonu görebildiğinizi sadece hayal edin! Düşünüce gerçekten çılgınca değil mi? Sizin için doğada belki bildiğiniz belki de adını ilk defa duyacağınız 10 canlıyı ve sahip oldukları süper güçleri Listverse'den derledik.
Bu ilginç ve yassı kurtların sahip olduğu tek bir yeteneği var aslında. İstediklerinde uzuvlarını yenileyebilirler. Bilim adamları bir Planarya'yı eş olacak şekilde birkaç parçaya böldüler ve sonunda her bir parça kendini eksiksiz bir şekilde tamamladı. Aslında buraya kadar çok şaşırtıcı bir durum olmasa da bizi şaşırtan nokta Planaryalar'ın anılarını tek bir parça olduğu andan beri koruyabiliyor olması. Yani bu canlı kendini klonlayabiliyor ve her oluşan yeni organizma ilk andan beri yaşanılan bütün anıları da hatırlıyor. Evet biraz garip!
Ama bazen tıpkı çizgi filmlerde olduğu gibi kesilen bir kafanın yerine birden fazla kafa çıktığı da gözlemlenmiştir. Hatta bazı durumlarda bu sayının 10'u bulduğu olmuştur.
Sapan kemiği organı ( Jacobson organı) bir yılanın, çok uzun mesafelerde bile avını takip edebilmesine yardımcı olur. (Eğer bu organ bizde olsaydı emin olun anne babalar kalabalık alışveriş merkezlerinde çocuklarını asla kaybetmezlerdi.)
İşin sırrı aslında her hayvan tarafından bırakılan feromonların ya da avın kokusunu sağlayan uçucu olmayan kimyasalların toplanmasında. Yılanlar bu kimyasalları dilleri ile topluyorlar. Bu sayede topladıkları verileri analiz edip, avlarının hangi yöne gittiklerini bulabiliyorlar.
Ölümün her türlüsü kötü ama donarak ölmek en kötü şekillerden biri olabilir. Örneğin her yıl binlerce insan Everest Dağı'na tırmanırken, milyonlarca insan ise tüm dünyada soğuğa maruz kalarak hayatını kaybediyor. Keşke metabolizmamızın bu konuda bir çözümü olabilseydi. Tıpkı Ağaç Kurbağaları gibi... Bu kurbağaların donarak ölmek gibi bir problemleri yok. Bu canlılar, memeliler gibi içsel ısı üretmek ve metabolik hız yaratmak yerine, tam tersini yaparlar. Bu eşsiz hayvan kendi metabolizmasını önemli ölçüde yavaşlatabilir, böylece enerji veya oksijen olmadan da hayatta kalabilir.
Hücreler hayatta kalır ama birbirleri ile iletişim kuramazlar. Bu sırada karaciğer bütün glikozu organlara salgılar. Doğal bir antifriz olarak hareket eden glikoz, kurbağanın iç organlarının ilkbaharda çözünmesine kadar organları korumaya devam eder.
Ophiocoma Wendtii, son derece eğlenceli ve ilginç bir yaratıktır. Görme yetenekleri, insanlığın yarattığı neredeyse her şeyi aşıyor. Exeter Üniversitesi'nden Roy Sambles, 'Beyni olmayan organik bir canlının, inorganik olan şeyleri bu derece manipüle edebilmesi gerçekten hayret verici!' diyor. İşin sırrı bu hassas canlının hemen hemen her yeri her yönden gören gözlere sahip olmasıdır. Çevresi onu her şeyi gören bir göze çeviren minik, kristal ve top şeklinde merceklerle kaplıdır.
Evet az önceki yıldızımızı baya bir övdük ama doğa bizi şaşırtmaya and içmiş gibi... Mantis karidesi dünyanın en iyi gözlerine sahip canlılar içindedir. Gözleri 12 ile 21 arasında değişen fotoreseptör sayısına sahiptir. Ama karşılaştırma yapabilin diye belirtelim: İnsan gözü sadece 3 fotoreseptöre sahiptir. İnanılmaz değil mi? Bizden farklı olarak, mantis karidesi, ışığın farklı tonlarının yanı sıra ultraviyole ışınları da görebilir. Bu keşif bilim insanlarını ilk başta çok şaşırtmıştı çünkü UV ışınlarının yanında renkleri ayırt edebilmesi gerçekten ilginçti. Araştırmacıların tahminlerine göre Mantis Karidesinin bir evrim geçirdiğini tahmin ediyor ama çoğu şey hala bir sır. Bu arada tüm özellikleri karides özellikleri de değildir. Istakoz ve yengeç cinsinin özelliklerine daha yakındır.
Bir anlığına, sadece birkaç adım bile olsa suyun üzerinde yürüyebildiğimizi düşünelim. İnanılmaz derecede güzel olmaz mıydı? Dünyada bu özelliğe sahip bacakları olan tek canlı Yeşil Şahmeran'dır. Suyun üzerinde 4.6 metre hızla koşabilen Yeşil Şahmeran, 'İsa Mesih Kertenkelesi' olarak da adlandırılır. Koşarken ayakları havayı hapseder ve bu da suyun üzerinde koşabilmesini sağlar.
Günümüz teknolojisinde, uçuş ile gizliliğe bir arada sahip olmak çok zor. Elbette yapılan gizli jetler var ama bunlar için milyarlarca dolar harcanıyor. Bir an için 'Fark edilmeden neredeyse tamamen sessizlikte herhangi bir yere uçabilir miyiz?' diye düşünün. Bu baykuşun normal doğası içinde sahip olduğu bir özellik. Tamamen fark edilmeden ve sessizce uçar, avını ise hiç sektirmeden yakalayabilir. Bu büyük bir yüzey alanına sahip geniş kanat yapısından kaynaklanıyor. Bu yapı sayesinde baykuş kanatlarını sık sık çırpmak zorunda kalmıyor ve neredeyse gürültüsüz bir uçuş gerçekleştiriyor. Daha da ilginç olanı ise baykuşların en uçta bulunan tüyleri tırtıklı bir şekildedir ve bu türbülansı engeller. Aynı zamanda bu tüylerin kenarları havada ses oluşmasını engelleyerek hava sesini dağıtır.
Zifiri karanlık içinde olduğunuzu ve hiçbir şey algılayamadığınızı bir düşünün. Eğer bu durumda birini arıyor olsaydınız, bunu nasıl başarırdınız? Biz insanlar beş duyu ile sınırlıyız: Görme, dokunma, tat alma, duyma ve koku alma. Mevcut yeteneklerimizle bu durumda birisini tespit etmek gerçekten zor olurdu. İşte burada yine doğa karşımıza inanılmaz özellikleri ile ornitorenkleri çıkarıyor. Canlıların kalpleri, beyinleri ve sinir sistemleri aracılığıyla ürettikleri bir elektrik var. Bir ornitorenk gagası ile karanlık ve soğuk suda bu sinyalleri algılayabilir. Ornitorengin gagası, avdaki elektriği tespit etmek için elektrik sinyalleri gönderen çizgili gözeneklere sahiptir. Ayrıca mekanik reseptörler avın nereye gideceğini tespit eden ve tahmin eden sinyaller gönderir.
Badjao kabilesinin bir üyesini, suyun 20 metre altında yaklaşık 5 dakika kadar kalabileceği belirlendi. Bu derinlikte su vücudumuza çok fazla basınç yapar. Nefesimizi o kadar uzun bir süre boyunca, herhangi bir ekipman olmadan o basınç altında tutabilmek ise hiç kolay değildir.Birinin nefesini en uzun süre tuttuğu süre ise 24 dakika 3 saniyedir. 28 Şubat 2016 tarihinde, İspanya'nın Barselona kentinde, Aleix Segura Vendrell tarafından Guinness Dünya Rekorları'na girebilmek için gerçekleştirilmiştir. Şimdi, nefesinizi iki saate yakın tutabilmeyi düşünün. İspermeçet balinaları, doğal yaşamının bir parçası olarak bunu yaparlar.
Yaygın olarak yanlış bilinen şey ise, balinanın devasa akciğerlere sahip olduğudur. Bir balinanın akciğerleri, herhangi bir kara memelisinden çok daha büyük değildir. Bunun yerine, balina modifiye bir dolaşım sistemine sahip olması ile bunu başarır. İlk olarak, bir ispermeçet balinasının dolaşım sistemi, diğer memelilere göre çok daha fazla alyuvar taşır. Ayrıca, bir balina suyun altındayken, kalp atışları daha yavaş olur. Daha fazla havaya maruz kaldığında hafifçe yükselmeye başlar. Dalış yaparken kan akışı sınırlanır, neredeyse bazı bölgelerde durur. Buna rağmen, balina yaşamaya devam eder, çünkü kaslarında büyük miktarda oksijen depolanmıştır.
Şu güzelliğe bak, her biri ansiklopedi gibi öğrenebildiğin kadar öğren. Ama zekasıyla(!) övünüp hayvanları aşağılayan insanoğlu, bunca güzelliği Yaratan'a minnet duyup, kıymet bilmek yerine "bütün bu güzellikleri nasıl yok ederim" derdinde.
eskiden evrimi hep piramit olarak dusunup kendimizi en tepeye en mukemmel, evrimin en son urunu olarak koyardik. eski semavi dinlerden kalma bir aliskanlik kendimizi herseyin merkezinde, en tepesinde gormemizin sonucu. ama bugun var olabiliyorsa her canli bunu farkli bir yetenekde ozelleserek, orda uzmanlasarak basariyor demektir. bu insan icin yuksek zeka, alet yapma becerisi, memeli icin hizli metabolizma, surungen icin zor sartlarda, minimal besin ve su ile varolma, kus icin ucma, ispermecet balinasi icin 2bin metre derinlikde 90 dakika nefes tutabilmedir. her canlinin kendi ustun yetenegi vardir. bir canli eger bugun var olabiliyorsa en az diger tum canlilar, insan kadar evrimlesip bir ozellikde en tepe noktaya ulasabildigi icindir.
Ağaç kurbağası gibi bir kurbağa türü daha vardı ya hatırlayamadım ismini. Yassı bir tür. Kışın ölüyor. Baya baya kalbi falan duruyormuş hayvanın. Ilkbaharda alın kısmına güneş vurunca, güneşten aldığı enerjiyi kalbini şoklamada kullanıp hayata dönüyor. Harika bir özellik