Doğanın Aslında Kadın, Bilimin de Erkek Olduğunu Savunan Felsefe: Ekofeminizm

Ekofeminizm kadın ve doğayı birleştiren bir olgudur. Bu felsefe de kadın ve doğa sorunlarının temelinde ataerkil toplumlar olduğu düşünülüyor. Doğanın aslında kadın olduğunu savunan anlayış, bilimin ise erkek olduğunu savunur. Bu düşünceye göre kadın üretken, erkek ise hükmedicidir. Ekoloji ve feminizmi birleştiren felsefenin detayları içeriğimizde.👇

Ekofeminist felsefenin iki ilkesi vardır: Birincisi, bu bakış açısı kadın ve doğanın tarihsel olarak birbirine çok yakın ve benzer olduğunu savunmaktadır. İkinci ilke ise ataerkil sistemin kadınlar ve doğa üzerinde olumsuzluklar yarattığı üzerinde durarak bu sistemin yıkılması gerektiğini vurgulamaktadır.

Ekofeminizm, bu iki temel ilke doğrultusunda dört ana kola ayrılmaktadır: Kültürel, sosyalist, liberal ve toplumsal ekofeminizm.

1974 yılında Fransız feminist Françoise d’Eaubonne ile ortaya çıkan ekofeminist felsefesi, ekolojik bozukluk ve toplumsal cinsiyet problemi arasında bir bağ kurarak bu problemlerin çözüme ulaşması için çabalamaktadır.

1792 yılında doğa ve kadın arasındaki ilişkiyi anlamlandırmak isteyen İngiliz yazar Mary Wollstonecraft, Kadın Haklarının Gerekçelendirilmesi adlı kitabını yazarak, bu olgu üzerinde büyük ses getirecek düzeyde durdu fakat ‘ekofeminizm’ felsefesi 1970’li yıllarda anca ortaya çıkabildi.

Bu bakış açısıyla kadın ve doğa problemlerinin temelinde ataerkil toplumlar ve erkek egemenliği olduğunu vurgulanmakta ve bu durumun önüne geçmek için kadınların örgütlenmesi gerektiği düşünülüyor.

Ekofeminist anlayışı çevrecilik, bilim felsefesi, anti-kapitalizm ve sosyalizm gibi birçok akımla beraber hareket ederek, kadınlar ve doğa konusundaki sınırları aşmaya çalışır.

Ataerkil toplum yüzünden ortaya çıkmış hiyerarşik ikicilik düzeni kültürleri ve erkeği merkeze alırken, kadın ve ‘çevre’ kelimesi ile doğayı "diğer" olarak adlandırıyor.

Ülkemizde ise ekofeminizme giriş 1990’lı yıllarda artmış olsa da herhangi bir dergide ya da gazetede bu anlayışla ilgili bir yazı bulunmuyor. Çünkü bu felsefe Türkiye’de beklenen ilgiyi göremedi.

Ekofeminizm aslında doğa ve kadının korunması gerektiğini belirten bir anlayış olarak hayata geçmektedir. Çünkü insanlığın bir sonu gelecekse bu ya kadının yok olması ya da doğanın yok olmasından kaynaklanır.

Bu içerikler de ilgini çekebilir.

Birçok Şeyin Başlangıcı Olan İlk Kadın Futbol Takımı: Dostlukspor
Fotoğraflarınız Beğeni Rekoru Kıracak! Instagram'ın Popüler 15 Pozu
Bildiğiniz Bütün Güzellik Yarışmalarını Unutun! 1971'de Yapılan Bi' Acayip Bacak Güzeli Yarışması
Tarihe Adını Yazdırmış Birçok İnsana İlham Olan Başarılı Kadınlar
Biraz da Moda Konuşalım! Stil Denilince Aklımıza Gelen Ünlülerin Aşırı Renkli Tarzları

Popüler İçerikler

Kızılcık Şerbeti Yapımcısından Müjdat Gezen'in Olay İddiasına Sert Yanıt!
Türkiye'den İsrail Kararı: Türkiye, İsrail ile Tüm Ticari İlişkilerini Durdurdu
İlk Buluşmada Alman Usulü Hesap Ödediği İçin Buluştuğu Kişinin Cimriliğinden Dem Vuran Kadın Tartışma Yarattı
YORUMLAR
26.08.2021

Buram buram iticilik. Yeni nesil feministlerin gerçek sorunları görmesi gerekiyor. Bu boş duyarcılık ve gereksiz akım üretmek ile hiç bir yere varamadıkları gibi kadın haklarına daha da önemlisi kadın haklılığına zarar veriyorlar. "Anne sütü emen erkek çocuk kadını sömürüyordur" düşüncesinin ötesine geçmenin vakti gelmiştir diye umut ediyorum.

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ