Çünkü ecel dediğiniz şey, Yaradan ile yaptığınız bir anlaşma... Ve bu anlaşma sizin sözünüzle ve sizin ihtiyaçlarınıza göre yapıldı.
Nerede iman sahipleri?
Nerede güvenenler?
Gerçekten tam bir imanla göğsümüz hazır; bugün çağırılsa, ölüme gideriz. Varsa vaktimiz, ağaç dikeriz; varsa vaktimiz, sevgiyle birbirimize dua ederiz.
Bu dünya geçici bir yer ve defalarca hatırlatılıyor. Bu dünyanın geçiciliğini bilerek, diğer taraftan da bu dünyanın kıymetini yine hatırlayarak, bu dünyayı, bu hayatı, bu bedeni, bu canı korumak durumundayız. Korumayı sahibine emanet ederek, gücün sahibine, gücün sahibinin himayesine emanet ederek burada olalım.
Her birimizin şu anda vazifeleri var: Öncelikle canımızın kıymetini bilmek ve sonra kalbimizle bağlantıya geçerek birbirimize güzel dualar etmek.
Birbirini telaşa, galeyana getiren dostlar! Uzak durun! Çünkü bunlar size döner. Herhangi bir kişiye vereceğiniz olumsuz bir frekans, bir korku, bir endişe, bir panik, sizlerin hayatına da bumerang gibi gelir. Bundan sakının!
Sevgiyle, şefkatle birbirimize güzel dua ve dilekler yollayalım. Vefat edenlere Allah’tan rahmet dileyelim. Kalanlara, bu hayat içerisinde kaldıkları süre içerisinde akıl ve şuurla, kalpleriyle bağlantıya geçebilmelerini dileyelim.
Bu dünya kıymetli, bu can kıymetli, hepimiz kıymetliyiz.
Evet değer vereceğiz. Ancak bu dünyaya niye geldik?
Bu dünyaya gelmendeki amacın ne?
Sadece yaşamak mı?
Sadece dünyada kalmak mı?
Sadece yemek içmek ya da bir şeyleri tatmak mı?
Bu dünyanın bilgisini de almak durumundayız.
Bu dünyada sunulanları, bizim için geliştirici hal ve durumları da yaşamak durumundayız. Acısı olanlar var. Onların acılarını paylaşabilirsiniz.
Her bir kişi kendi tekamülü, kendi kabı kadar bu konuyu anlayacak.
Kimisi kendi bedenini ya da aklını, şuurunu dahi kaybedebilir. Saygı duyacağız.
Kimin neye ihtiyacı olduğunu bilemezsiniz. Bu anda ve zamanda, en kıymetli şey; şahitliğe geçebilmektir.
Şahit olabilmek için bildiklerinde, geçmişte şehit olmayı kabul etmek lazım.
Eğer sen bu şehitliği kabul ediyorsan, geçmişte ölebiliyorsan, o zaman burada, şimdide şahit olursun. Şahitlikte yargı yoktur.
Acımak yoktur.
Onun için acımaktan uzak dur.
Oysa ki tespitlerde sevgi, şefkat ve kucaklamayla sarıp sarmalamak vardır.
Birbirimizi bugün de sarıp sarmalayalım.
Sevdiğimizi hissettirelim. “Yanındayız” diyelim. Birbirimizin yanındayız, varız desteğiz ama her birinizin Allah’ı var!
Oraya sığının...
Dışarıda arayacaklarınla değil; gönlünde, kalbinde hissettiğinle, hissettirilene bak.
Bırak, sıksın bıraksın!
Kimin vakti geldiyse gidecek. Sen de vakti geldiğinde gideceksin.
Doğa konuştu, hepimiz sustuk. Susacağız!
Acısı olanlara saygıyla eğileceğiz, selamlayacağız.
Belki bu hatırlatılan yeni dönemde, bir daha “kendimize gelmeye” ihtiyacımız var.
Bir daha aklımızı başımıza almaya ihtiyacımız var.
Ne oluyor, neler oluyor, neden oluyor?
Ve bu dünyanın, bu memleketin, bu milletin belki de hakkını ve kıymetini bilerek; yeniden, yepyeni bir duruş ile, onurlu bir duruş ile birbirimize sahip çıkarak burada olacağız.
Hepinizi sevgiyle kucaklıyorum, selamlar ediyorum. Her birinize kucak dolusu sevgiler dostlarım.
Hoşça kalın.
Instagram
Twitter
YouTube
Facebook
Web
Frekansı çok yüksek bir yazı olmuş bana da iyi geldi kaleminize sağlık..